İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Türkiye Masası Sorumlusu Jonathan Sugden, Türkiye’nin birçok alanda reform gerçekleştirdiğini ancak sadece başörtüsü yasağı konusunda hiçbir gelişmenin olmamasını eleştirdi. Sugden, askerlerin başörtüsü yasağının sürdürülmesi için hükümetlere baskı yaptığını da söyledi.
Jonathan Sugden, Yeni Asya’ya yaptığı açıklamada, daha önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Terörle Mücadele Kanunu (TMK) Tasarısı ve insan haklarıyla ilgili mektup gönderdiklerini belirterek, TMK Tasarısı ile teröre karşı hazırlandığı ile sürülen önlemlerin, hükümetin gerçekleştirdiği temel insan hakları gelişmelerini yok edeceğini hatırlattı. Son yıllarda Türkiye’de birçok reformun yapıldığını vurgulayan Sugden, bu reformlar içinde sadece başörtüsü yasağı ile ilgili herhangi bir gelişmenin gerçekleştirilmediğine dikkat çekti. Sugden, “İnsanların başlarını örtme hürriyetleri ile ilgili sürekli bir geriye gidiş yaşanıyor. Danıştay’ın kararları, çocuklarının mezuniyet törenlerine alınmayan başörtülü annelerin durumu, kamusal alan adı altında getirilen sınırlamalar bunların başında geliyor” dedi.
“YASAĞA DA, ZORLA ÖRTÜNMEYE DE KARŞIYIZ”
İnsan hakları ihlâlleriyle ilgili Türkiye’yi her zaman uyardıklarını da ifade eden Sugden, “Türkiye’de kamu görevlileri, öğrenciler, özel ve devlete bağlı üniversitelerde çalışanlar anayasanın laiklik ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle başörtüsü takamıyor. Bu yasağın kökeni, 1960’lı yıllara dayanmakla birlikte, Türk Ordusu 1977’den başlayarak yasağın tüm hükümetlerce git gide artan bir zorlamayla uygulanmasını talep ediyor” şeklinde konuştu.
Sugden, yasağın kuramsal olarak yalnızca devlet kurumlarında uygulandığını ancak son zamanlarda özel yaşamlarında başörtüsü takan kamu çalışanlarına da ceza verildiğini kaydederek, HRW’nin başörtüsü yasağına da zorla örtünmeye de karşı çıktığını, bu iki durumu da kadınların din ve ifade özgürlüğüne, eğitim hakkına yönelik ayrımcı ihlâller olarak kabul ettiklerini vurguladı. Sugden, “Türkiye’de başörtüsü yasağına muhalefet edenler, daha çok, şiddete başvurmayan, seslerini mahkemeler, medya ve hükümetlerarası örgütler aracılığıyla duyurmayı seçen birey ve sivil toplum örgütleridir. Dolayısıyla bu gruplar hiçbir zaman şiddete başvurmuyorlar” diye konuştu.
Daha önce kendisinin sınır dışı edildiğini ve bu konuyla ilgili görüşmeler yaptıklarını da açıklayan Sugden, insan hakları ile ilgili çalışmalarını sürdürdüklerini de belirtti.
|