Türkiye’nin, Avrupa Birliğine doğru yürüyüşü, kim ne derse desin, kim ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın sürüyor. Son yaşanan gelişmeler, bu “ince uzun yolun” ne kadar güçlüklerle aşılacağını gösteriyor. Ancak, hepimiz çok sabırsızız. Herşeyin bir an önce olup bitmesini istiyoruz. En ufak bir güçlükle karşılaştığımız zaman hemen ümitsizliğe kapılıyoruz. Oysa bu iş çok uzun soluklu. Üstelik, Türkiye’yi durdurabilmek için mücadele verenlen son derece etkinler.
DIŞARDAKİ HAYIR’CILAR:
Türkiye ile müzakerelerin yavaşlatılmasını, sık sık ertelenmesini isteyen ülkelerin başında Kıbrıs var.
Kendileri açısından haklı gerekçelerle, Türkiye’den her aşamada bir dilim kesmeye çalışıyorlar. Tam üye olmanın teknik avantajlarından yararlanma çabasındalar. Salam politikası ile ellerinden geleni arkalarına bırakmıyorlar.
İkinci cepheyi Fransızlar oluşturuyor.
Fransa, Türkiye aleyhtarlığından değil, önümüzdeki yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminden dolayı ayak sürüyor. Tamamen iç politika nedeniyle, Türkiye ile müzakerelerde “ince eleyip sık dokuyan ülke” konumunda olmak istiyor. Nedeni de, Chirac’ın destekleyeceği adayın “Genişlemeyi hızlandıran Türkiye’yi gizlice arka kapıdan sokmaya çalışan” bir kişi olarak görünmemesi.
Fransa trenine, Avusturya, Almanya ve Hollanda da takılıyorlar. Özetle, dışarda Türkiye oldukça yanlız görünüyor.
İÇERDEKİ HAYIR’CILAR:
Türkiye’deki HAYIR CEPHESİ şu sıralarda çok etkin. İlginçtir, hiç tahmin edemeyeceğiniz kişilerden oluşuyor: Tatlı kardan vazgeçecek olan bazı iş çevreleri ve İktidarda olmamasına rağmen ülke yönetiminde yıllardır etkili rol alan ancak AB nedeniyle bu etkinliklerini yitirecek olan muhafazakar (Üniversiteli, asker ve yargı) çevreler önemli bir direniş gösteriyorlar. AK Partiye muhalefet için AB’ye karşıt ve “vatan elden gidiyor” sloganıyla sert muhalefet yapıyorlar.
Türkiye-AB treni işte böylesine dalgalı sularda yoluna devam ediyor. Bu duruma bakıp paniklememek gerekir. Zor olacak, ancak Türkiye direndikçe ve kendi ev görevlerini yerine getirdiği sürece tren yoluna devam edecektir. Krizler yaşanacak hatta bazen müzakereler askıya alınabilecek. Fakat uzun vadede bu tren ana istasyona girecek.
Posta, 13.6.2006
|