|
|
Şiştiniz mi?
Mahsus yazmadım, bekledim. Tepkileri görmek istedim. Tam da tahmin ettiğim gibi, tık yok. Dincilerden de yok, Kemalist kesimden de yok. Çünkü gerçek, iki tarafın da işine gelmedi. Ayrıca basınımız ‘baldızını becerirken kaynanasına denk düştü’ türünden konulara daha çok önem verir.
|
|
AB katarı yol alıyor
Avrupa Birliği, kararlarını “konsensüs” ile aldığı ve kararlar “Avrupa siyasi iradesi”ni yansıttığı için. Yani, 12 Haziran 2006 günü, 17 Aralık 2004 ve 3 Ekim 2005 ölçüsünde “dramatik” bir karar günü değil. 17 Aralık’ta Türkiye ile “tam üyelik” müzakerelerinin başlaması kararlaştırılmıştı. Müzakerelerin başlama tarihi olarak 3 Ekim 2005’e “randevu” verilmişti. 3 Ekim 2005’te taraflar “randevu”ya geldiler ve “tarama süreci” başladı.
|
|
Kopenhag Kriterlerine veda mı ediliyor?
AVRUPA Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, “Türkiye’nin reformlarda yavaşladığını” söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rehn’e “Bunu neye dayanarak söylüyor, anlamakta zorlanıyorum” yanıtını verdi.
|
|
AB treni yola devam ediyor
Türkiye’nin, Avrupa Birliğine doğru yürüyüşü, kim ne derse desin, kim ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın sürüyor. Son yaşanan gelişmeler, bu “ince uzun yolun” ne kadar güçlüklerle aşılacağını gösteriyor. Ancak, hepimiz çok sabırsızız. Herşeyin bir an önce olup bitmesini istiyoruz. En ufak bir güçlükle karşılaştığımız zaman hemen ümitsizliğe kapılıyoruz. Oysa bu iş çok uzun soluklu. Üstelik, Türkiye’yi durdurabilmek için mücadele verenlen son derece etkinler.
|
|
Başbakanları da aldatırlar
Yıllar önce, Başbakanlık yapmış siyasetçilerimizden biriyle sohbet ederken; Bizden daha güçlü ülkeler devletimiz üzerindeki baskılarını nasıl hissettiriyorlar diye sormuştum. Bu değerli siyasetçimiz, görev yaptığı yılların ülkemizin sıcak harbin eşiğine en çok yaklaştığı döneme denk geldiğini söyledikten sonra; Başbakanlık yaptığım süre içinde doğrudan hiçbir baskıyla karşılaşmadım.
|
|
|
|
|