"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Derin fitne ve cemaatler

Kâzım GÜLEÇYÜZ
14 Haziran 2024, Cuma
Yaşadığımız “derin fitne” sürecindeki acı ve ibretli hadise ve tecrübeler bir kez daha gösterdi ki, siyaset, ticaret ve dünyevîleşme tuzakları hem cemaatleri yoldan çıkarıp dejenere ediyor hem toplum nezdinde büyük itibar ve güven kaybetmelerine yol açıyor hem de siyaseti tahrip ediyor.

O tuzaklara düşülmesinin her alandaki bedeli ise taşınamayacak kadar ağır oluyor.

Eğer cemaatler manevî hizmetler olarak ifade edilen çerçevede kalıp inançlı ve şuurlu nesiller yetiştirmek, toplumun manevî hayatını geliştirmek ve zenginleştirmek, iman, salih amel ve ahlâk eksenli bir hayat anlayışını kitlelere mal etmek, haram-helâl hassasiyetini vicdanlara yerleştirmek, bu fâni dünyanın ebedî bir hayata hazırlanma yeri olduğu bilincini kuvvetlendirmek gibi temel hedeflere yoğunlaşsalardı, bu haller yaşanmazdı.

Siyasetle mesafeli bir duruş menzilinde kalabilselerdi, çıkarcı politikaların getirdiği kirlenme ve yozlaşmalardan etkilenmezlerdi.

Öte yandan, siyaseti topuza, iman hizmetini nura benzeten Üstad boşuna “Yüz elimiz dahi olsa nura ancak kâfi gelir” demiyor. Zira yine Üstadın ifadesiyle dünyaya çağıran çok, ama ahireti hatırlatan yok denecek kadar az. Ve cemaatlerin asıl gündemi ve işlevi nazarları ahirete çevirip, insanları “Dünya ahiretin tarlasıdır” şuuruyla yaşamaya teşvik etmek olmalı.

Oysa ticarîleşme, siyasîleşme ve dünyevîleşme tuzakları cemaatleri de bu aslî görevlerinden uzaklaştırıyor ve yozlaştırıyor.

Tarafgirlik ve rekabet işin içine girdiğinde ise, adalet ve hakkaniyet hassasiyeti ve kardeşlik hukuku da erozyona uğruyor.

Hep dediğimiz gibi, bu durumdan artık bir an önce çıkılıp, tecrübelerden ders alınarak aslî hizmetlere dönülmeli, hasar tesbiti yapılarak mümkün olan en kısa sürede tamiri için seferber olunmalı ve bu onarım süreci önce cemaatlerin kendi içinde başarılmalı.

Daha sonra da toplumun manevî dokusunda açılan yaraların fert fert sarılması, iyice aşınan ahlâkî duyarlılıkların takviyesi, inanç ve fikir dünyalarındaki derin zaaf ve boşlukların kuvvetlendirilip doldurulması için topyekûn bir “manevî harekât” başlatılmalı.

Bilhassa gençliğin çok derinleşen manevî bir boşluğa düştüğü ve “alevleri göklere yükselen müthiş yangın”ın nice gencin hem dünya hem ahiret hayatını tehdit ettiği bir ortamda bu seferberlik çok daha büyük bir önem ve âciliyet kazanmış durumda.

Toplumun manevî dinamikleri olan, öyle olmaları ve öyle de kalmaları gereken cemaatlerin en önemli gündemi bu olmalı.

Okunma Sayısı: 3061
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • süleyman ALIÇ

    14.6.2024 14:56:58

    Allah razı olsun Kazım bey harika bir tespit bu tarz yazılara ve hatırlatmalara Çooook çok ihtiyacımız var. Üstadımızın; "Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor." diye feryat ettiği o yangın bu gün bütün müslümanların evlerinin ortasına düşmüş evlatlarımızın Kalbini Ruhunu cayır cayır yakıyor bu yangını söndürmenin yolu da sadece ve sadece iman hizmetleri ile olacaktır yoksa ne siyaset, ne ticaret ne makam ne mevkiler bu yangını söndüremez. sizin de ifade ettiğiniz gibi "topyekûn bir “manevî harekât” başlatılmalı" dır

  • Şerafettin Birol

    14.6.2024 12:32:34

    Elhak doğru ene ve nefsin desiseleriyle mücadele ederek bu temennileri başarmalıyız

  • Semanur Tunoğlu

    14.6.2024 00:21:54

    Çok güzel bir bakış açısı. Bizim iktidarı belirleme vazifemiz yok. Seçimden seçime oy atarız. İman hizmetine odaklanmamız lazım. İman olmadan devlet olsa ne olur ki! Devleti ele geçirmekle hizmet olmayacağını her camaatin idrak etmesi gerekiyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı