Hikmet yüklü bak; arz, sebze, meyvenin rengine,
Toprak bilmez, ağaç bilmez, dal bilmez, kök bilmez!
Var iman-ı tahkikle her işin nirengine,
Yağmur bilmez, bulut bilmez, cev bilmez, gök bilmez!
Kör, sağır atomlar nasıl nakış, nakış olur?
Dünya çevrilmezse nasıl bahar, yaz, kış olur?
Nice hadsiz cana rahmet rahmet akış olur!
Derviş bilmez, tâlip az bilmez, âlim çok bilmez!
Nasıl dokur eşyayı şu şuursuz anâsır?
Muhteşem canlı saraylar, katrilyonla kasır,
Milim aksamaz işler geçse yüz milyar asır!
Havas bilmez, avam bilmez, sâlik, aşık bilmez!
Baklava, şurup akar odun, ağaçtan, daldan!
Sarıdan, yeşilden, pembeden, aldan,
Geçmezse de tatları kalmaz aşağı baldan,
Yiyen bilmez, içen bilmez, aç bilmez, tok bilmez!
Süzülür uzayda yıldızlar, kuşlar, sinekler,
Nimetlenir arzda karınca, koyun, inekler,
Koşar tosbağa, salyangoz, kuala pinekler!
Pire bilmez, arı bilmez, at bilmez, fok bilmez!
Birçok gayeyle her şey gönderilir hedefe,
Kim yaptırmış inciyi, kim koydurmuş sedefe?
Dokunur top top kumaş hem ipek, hem kadife!
Dut bilmez, böcek, neml bilmez, aklı düşük bilmez!
Sor ey enesi büyük, bilene hem kendine,
Muhtaç değil misin imana, Kur’ân’a, dine?
Güvenme sakın zerrecik ilmine, fendine!
Echel bilmez bilmediğini, hayret, şok bilmez!
Dikkat eder arif olan sağına, soluna,
Beş paralık değer vermez dünyanın malına,
Yat, at ne ki, Burak uçurur Tuba dalına,
Hased bilmez, riya bilmez, zulme şak-şak bilmez!
Kaynar yüz milyonlarca tencereler, kazanlar,
Yemeği pişiren güneş, aşçıya kızanlar,
Türlü türlü nimete şükretmeyip azanlar,
Mutfak bilmez, tabak bilmez, kepçe, kaşık bilmez!
Kim semayı yıldızla süsleyip tavan yaptı!?
Bütün unsurları birbirine avan yaptı,
Türlü türlü mahlukata koltuk, divan yaptı,
Yerin altı bilmez, üstü bilmez, döşek bilmez!
Kâinat sayısız fabrika, çalışır hâmûş,
Yeryüzüne bak, kim sofra-ı ni’met eylemiş?
Lâyehtesib me’külât, meşrubat, keten, kumaş,
Seven bilmez, sevilenler bilmez, âşık bilmez!
Dünya dönüyor, hiçbir şeyin başı dönmüyor!
Tükenmiş ömür sermayesi, aşı dönmüyor!
Hile, hurdacı, nasipsizin işi dönmüyor,
Ruh bilmez, bütün duygular delik-deşik bilmez!
Fânîdir âlem bil ki, gelmedik “Han” olmaya,
Gönderildik beka için imtihan olmaya,
Değil ebedâ lâyık bu dünya han olmaya,
Varı bilmez, Cennette yok yok, işlek bilmez!
Gel gönül oruç, zikr, şükr ile Hakka gidelim,
Tevbe-i nasuh, ihlâsla istiğfar edelim!
Nefis, şeytan, tağut, zâlim, tüm şerle cedelim!
Kör hisler nimet bilmez, nur bilmez, ışık bilmez!