"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sivil ve hür bir üniversite

Kâzım GÜLEÇYÜZ
08 Mart 2025, Cumartesi
Üstadın kurduğu Risale-i Nur Üniversitesi, binası, tesisleri, resmî kadro ve bütçesi olmayan, ama eserlerin okunduğu her ev ayrı bir şube, derslerin yapıldığı her salon müstakil bir anfi gibi hizmet veren, gönüllülük esasına dayalı, risaleleri okuyan herkese hem talebe, hem de—anlama derecesine göre—hoca vasfı kazandırarak kısa zamanda toplumun derinliklerinde kök salan tamamen sivil ve hür bir üniversite.

Bediüzzaman bu üniversiteyi dinamik, seyyal ve sivil bir temel üzerine inşa etti, ama kurumsal anlamda bir üniversite projesinin de peşini bırakmadı. 

Ve CHP diktatörlüğü 1950’de yıkılıp DP’nin iktidara gelmesinden sonra Reis-i Cumhur Bayar’la Başvekil Menderes’e yazdığı mektuplar ve gazetelere gönderdiği açıklamalarla, yeni hükümetin doğuda üniversite kurma girişimlerini destekledi. 

Kürtleri de kucaklamasını istediği bu üniversitenin ayrıca İran, Arap âlemi, Hint Yarımadası, Kafkasya ve Türkistan’ı içine alacak geniş bir coğrafyaya, uluslararası boyutta hizmet vermesini önerdi. 

Bu üniversitede verilecek eğitimin temel prensibini “dinî ilimlerle pozitif bilimleri kaynaştırmak” olarak tesbit ederken, ırkçılık fitnesine karşı İslâm kardeşliğine vurgu yapılmasını istedi. 

Onun geçen asrın başında “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz” sözüyle dile getirdiği orijinal yaklaşım çerçevesinde geliştirdiği Medresetüzzehra projesi, bugün hâlâ kıyısına dahi yaklaşılamamış son derece engin bir ufuk ve vizyonun somut ifadesiydi. 

Asırlık gecikmesi Türkiye’ye de, İslâm âlemine de, bütün dünyaya da çok pahalıya mal olan bu çok önemli ve özgün proje hâlâ doğru bir şekilde anlaşılmayı ve samimiyetle uygulanmayı bekliyor.

Onun 1910’lu yıllarda başlangıç olarak Bitlis, Van ve Diyarbakır’da kurulmasını istediği, hattâ Birinci Dünya Savaşı patlak vermeden önce Van Gölü kıyısında temelini attığı proje, yine onun düşündüğü temel ilkeler çerçevesinde hayata geçirilebilmiş olsaydı neler olurdu veya tersinden sorarsak neler olmazdı?

Okunma Sayısı: 1650
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Kurt

    8.3.2025 18:06:45

    Gerçek bir eğitim merkezi olurdu...

  • Said Yazar

    8.3.2025 12:28:16

    Harika bir tespit, Tebrikler

  • erhan

    8.3.2025 11:25:02

    O zaman o temeller inşa edilmiş olsaydı, bu gün belki de terör olmazdı, ırkçılık olmazdı. Yalancılık, haysiyetsizlik, onursuzluk, riya, takiye, zulümler, devletin malı deniz, vatandaş haksız, vatandaş hukuksuz, vatandaş müstemleke, gibi değerlendirilmez, sağlam kişilikler üstüne inşa edilmiş sağlam karakterli nesiller, Nur fabrikalarının, gül ürünleri olarak memlekete çeşit çeşit gül kokusu salarlardı.

  • Hasan S

    8.3.2025 06:06:10

    Asrın sahibine kulak verilse bu sorunlar yaşanır mı? Yine teröre karşı çözüm, ırkçılık değil, müspet hareket ve doğru İslamiyeti önceleyen Medrezetü-zehra projesinin hayata geçirilmesi ile mümkün. Selam ve dua ile...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı