"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Suriye’nin taksimi” protokolü

Cevher İLHAN
14 Mart 2025, Cuma
Suriye’nin Lazkiye-Tartus hattında Alevîlere yönelik kanlı saldırılarla -Cumhurbaşkanı’nın ikrarıyla- “Suriye’de mezhep temelli yeni bir fitne ateşi yakılırken”, Heyet Tahrirü’ş-Şam Örgütü (HTŞ) ile PYD/YPG’nin oluşturduğu “Suriye Demokratik Güçleri (SGD)” arasındaki “anlaşma”nın arka plânı tartışılıyor.

Ne var ki Şam’ın emperyal ecnebilerin güdümündeki taşeronları HTŞ’ye “teslimi”ni günlerce “zafer!” ve “fetih!” olarak propaganda eden “yandaş medya”nın âlây-ı vâlâ ile övgüler dizdiği “anlaşma”nın kodlarında iddia edildiği gibi “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasî birliği”nin değil, tam tersine “Suriye’yi tefrika plânı”nın devreye sokulduğu görülüyor.

Her ne kadar “PYD/YPG’nin “silâh bırakarak Suriye devletine entegre olacağı, militanlarının Suriye ordusuna katılacağı” söylense de, SDG elebaşı “Mazlum Kobani” kod adlı Abdi Şahin’le başına on milyon dolar ödül koyan ABD’nin “Suriye geçici hükûmeti”nin başına geçirdiği HTŞ lideri Colani’nin El Şara olarak imzaladığı “sekiz maddelik anlaşma” paravanda daha sonra “Suriye anayasası”nda “yasallaştırılacak” “özerk yönetimler”le Suriye’nin etnik ve mezhebî iftiraklarla taksimiyle emperyal güçlerin taşeronu örgütlere peşkeşi fitnesinin altyapısı hazırlanıyor.

ADI KONMAYAN “ÖZERKLİK-OTONOMİ” PERDESİNDE…

Aslında Cumhurbaşkanı’na “akıllı ol, aptal olma, general Kobani’yle görüş!” tavsiyesini salık veren Trump’un Beyaz Saray’daki göreve başlama törenine çağrılan Abdi’nin öncesinde BOP tefrikasını sahada uygulayan Amerikan Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Michael Kurilla’yla görüşmesi, “anlaşma”nın “ABD’nin tâlimatı”yla dayatıldığını açığa çıkarıyor.

“Protokol”de “Kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askerî kurumlarıyla sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahalarının devlet yönetimine alınması”ndan bahsedilse de, Amerikan helikopteriyle Şam’a götürülen SDG Komutanı’nın “bölge yönetimlerine merkezî yönetimin önemli yetkilerinin devri”ni şart koşması gizli şifreleri çözdürüyor. (gazeteler; Al Majalla dergisi, 11.3.25)

Zira bir yandan ABD’nin emperyal ortaklarıyla “IŞİD’le mücadele müttefiki” olarak lanse ettiği, on binlerce TIR dolusu silâhla silâhlandırarak eğitip donattığı mâmulleri ve baş işbirlikçileri PYD/YPG’nin 130 bin militanı “Suriye ordusunun bir parçası” gibi gösterilirken, diğer yandan Fırat’ın doğusu ve batısındaki yerlerini terk etmeyen unsurların “kuzeydoğu Suriye ordusu” adı altında görev alanının kantonlarıyla kontrol ettiği sahayla kalması, emir komutasının doğrudan “örgüt liderliği”nde olması vaziyeti ele veriyor.

Belli ki “protokol”un detaylarıyla nasıl uygulanacağı bilinmezken, sınır kapılarında Suriye Bayrağının sembolik çekilmesiyle kalınıyor; “idarî ve siyasî yapının değiştirilmesi” perdesinde bütün yetki örgüte verilerek ülkenin “federasyon”la “otonomi-özerklik”le parçalanmasının ateşi harlanıyor.  

Nitekim “Tüm bölgelerde yerel yönetim istiyoruz” diyen Mazlum Abdi’nin “SDG Suriye ordusuna dahil edilirse süreçte örgütün söz sahibi olacağı” şartını koşması oldubittinin ifadesi. Bundandır ki Washington, memnuniyetini bildiriyor.

Ve daha düne kadar kamuoyuna “silâh bırakmayıp tasfiye olmaması hâlinde mutlaka müdahale edileceği”nden dem vurdukları sözkonusu terör örgütüne askerî operasyonların, Mehmetçiğin Suriye topraklarında konuşlanmasının “gerekçeleri” ortadan kaldırılıyor.

PKK’NIN SURİYE KOLU “DEVLETLEŞTİRİLİYOR!”

Çarpık olan, iktidardakilerin PYD/YPG’nin terörist başının “silâh bırakma çağrısı”nın örgütü bağlamadığını defalarca deklâre etmesine ve Türkiye’nin yanıbaşında Kuzey Irak ve Kandil’deki bir kısım teröristin nakledileceği “PKK terör devleti”ne suskun kalmaları. ABD, İsrail, İngiltere ve Fransa’nın başını çektiği ecnebîlerle Körfez ülkelerinin, Suriye’yi Irak ve Yugoslavya gibi bölmeye sürüklemelerine karşı, PYD/YPG’nin “silâh bırakıp kendini feshettiği” yanıltmasını yaymaları.

Her fırsatta “şayet verilen sözler tutulmaz, sürekli oyalama, göz boyama, isim değiştirme kurnazlıklarına evrilmeye çalışılırsa taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmayız” tehditlerini savuran Cumhurbaşkanı ile “Saray’a iliştirilmiş medya yorumcuları” ve “maaşlı troller”in tam bir garabetle “Şara-Kobani mutâbakatı’nın eksiksiz uygulanması”nı istemeleri.

Yine terör örgütünün Irak’ın kuzeyinden kısmen taşınması göz boyamasına, PKK’nın “Suriye kolu”na “devlet” kurdurulmasına “Saray iktidarı”nın destek vermesi. AKP hükûmetinin arka çıktığı 2003’teki Amerikan işgaliyle Irak’ın bölünmesindeki gibi “tek kişilik otoriter rejim”de Ankara’nın “resmen” Suriye’nin de bölünmesini kabullenmeleri.

Hâsılı, Ankara’dakilerin “son terörist bertaraf edilene kadar operasyonlarımızı sürdürürüz!” söyleminden “Amerika ve İsrail’in Suriye’yi parçalama projesi”ne çarkları doğrusu “pes!” dedirtiyor.

Peki neden?  

Okunma Sayısı: 1535
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Kaşlıoğlu

    15.3.2025 00:14:13

    " Kendisi himmete muhtaç dede, Nasıl başkasına himmet ede ? " " Kel ilaç bulabilse önce kendi kafasına sürer " Çalışabileceği bir iş arayan milyonlarca işsiz, açlıktan ölmemek için emekli maaşıyla geçinmeye çalışan ihtiyar ve ihtyareler,hapishanelerde adalet bekleyen binlerce masûm kadın,erkek,çocuk,toprağını işleyemeyen çiftçi,hayvanı para etmeyen besici,ormanları madenciler tarafından yağmalanan orman köylüsü,otel yangınlarında,iş kazalarında hayatını kaybeden insanlar,ardı arkası kesilmeyen vergi ve zamlarla her gün daha da artan hayat pahalılığı yüzünden çıldırma derecesine gelen güzel yurdumun idarecileri dünyaya nizam vermeye çalışıyor. Biz de bu dolmayı yedik !?!

  • Nihat doğan

    14.3.2025 20:19:54

    Sence çözüm nedir ? Müslümanlar neden akıl ve bilim Gerçekliği ele alıp Hak ve hukuk temelinde çözüm üretmiyorlar Neden ? Çözüm nedir Nasıl olmalı Cemaleddin Afgani Gibi Yerinden yönetim neden düşünülmüyor

  • selma

    14.3.2025 17:05:37

    Sahipsiz ülke Suriye !!! İsrail istediği gibi at koşturuyor, doğal kaynakları yağmalanıyor, parçalama planları yapılıyor. ABD boşuna mı binlerce tır yardımla, pkk' yı ordu haline getirdi? Kuran-ı Kerim' de denildiği gibi "hiç akıl etmez misiniz?"

  • Nedim Nar

    14.3.2025 12:31:10

    Eset iktidara geri gelse herşey düzelecek gibi yazmışsınız.

  • Said Yazar

    14.3.2025 05:56:20

    Tebrikler harika bir yazı olmuş emeğinize sağlık

  • HÇeşitcioğlu

    14.3.2025 00:11:32

    Sual: Nasıl iyilikten fenalık gelir? Cevap: Muhali talep etmek, kendine fenalık etmektir. Zerrâtı günahkârlardan mürekkep bir hükûmet tamamıyla mâsum olamaz. Demek, nokta-i nazar, hükûmetin hasenâtı, seyyiatına tereccuhudur. Yoksa, seyyiesiz hükûmet muhal-i âdidir. Ben öyle adamlara anarşist nazarıyla bakıyorum. Zira onlardan birisi—Allah etmesin—bin sene yaşayacak olsa, âdetâ mümkün hükûmetin hangi sûretini görse, hülya ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meylü’t-tahrip ile, o sûreti bozmaya çalışacak. Şu halde, böylelerin fena zannettikleri Jön Türklerin nazarlarında dahi, mel’un, anarşist ve iğtişaşçı fırkasından addolunurlar. Meslekleri ihtilâl ve fesattır. Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar? Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl... Münazarat.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı