Dünya bir köy hâline geldiğine göre, başka ülkelerde yaşanan gelişmelerin bizi etkilememesi mümkün değil. Bir bakıma ‘kelebek etkisi’ söz konusu. Yani başka bir kıt’ada kelebek kanat çırpsa, bizde fırtına olması mümkündür.
Ekonomik meseleler de böyledir. Dünyada kriz varsa, doğrudan ya da dolaylı olarak bizi de itkiler. Nitekim salgın döneminde bütün ülkeler az ya da çok krize yakalandı ve “Bana kriz dokunmaz” diyenler yanıldı.
Elbette ekonomileri sağlam temeller üzerinde bina edilmiş olan ülkeler, dünyanın başka ülkelerindeki krizlerden daha az etkilenirler. En çok etkilenenler de “dünya gerçekleri”ne gözünü kapayan idarecilerin hükmettiği ülkeler olur.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel gıda fiyatlarının şeker, bitkisel yağlar ve süt ürünlerindeki artışların etkisiyle şubat 2025’de bir önceki aya göre yüzde 1,6 yükseldiğini açıklamış. Elbette yüksek bir nispet, ama ülkemiz için rakamların çok daha yüksek olduğunu hatırlatmaya her halde ihtiyaç yok.
FAO’dan yapılan açıklamaya göre, gıda ürünlerinin uluslararası fiyatlarındaki artış oranı geçen yılın şubat ayına göre ise yüzde 8,2 olarak gerçekleşmiş. Bununla birlikte, Tahıl Fiyat Endeksi, yükselen buğday ve mısır fiyatlarının etkisiyle aylık yüzde 0,7 artarken, yıllık ise yüzde 1,1 düşüş göstermiş. Ayrıca dünya pirinç fiyatları Şubat 2025’de yüzde 6,8 düşmüş. Aynı habere göre Şeker Fiyat Endeksi, büyük ihracatçılar Hindistan ve Brezilya’daki olumsuz üretim beklentileri sebebiyle bir önceki aya göre yüzde 6,6 düşüş göstermiş. FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi güçlü küresel talebin desteğiyle yüzde 4 artarken, Et Fiyat Endeksi’nde ise yüzde 0,1 düşüş görülmüş. (aa.com.tr, 7 Mart 2025)
Dünyadaki hâl ve gidiş bu tablo ile ortaya konulmuş durumda. Bazı ürünlerin fiyatı artarken, fiyatı düşen ürünler de olmuş. Meselâ, pirinç fiyatlarında düşüş yüzde 7’ye yakın.
Peki, ülkemize baktığımızda benzer bir tablo görebiliyor muyuz? Dünya ‘liste’sinde fiyatları düşenler ve yükselenler olduğu halde, Türkiye’de fiyatı düşen ürünlere rastlamak neredeyse imkânsız. Üstelik ‘yerli’ ürünlerin fiyatlarında değil düşüş, yerinde saymak bile rastlanan bir durum değil.
Geçen gün üç harfli marketlerden birine gittim ve 5 litrelik ‘yerli ürün’ bir su aldım. 20 TL uzattım. Kasiyer, “Fiyatı 23 TL oldu” dedi. “19.5 TL değil miydi?” diye etrafa baktım. Meğer suya da zam gelmiş, fakat benim haberim olmamış. “5 litre yerli su” bile 23 TL olduğuna göre gerisini varın siz hesap edin...
Demek ki bir şeyin ‘yerli’ olması yetmiyor. İyi bir ekonomi idaresi olmadıktan sonra ‘toprak’ bile paralı olur ve zaten de öyle...