İzmir'de sağlığını ve işini kaybeden, ardından da yuvası dağılan iki çocuk babası İbrahim Öztürk, 3,5 yıldır belediyeye ait kullanılmayan bir umumi tuvalette yaşam mücadelesi veriyor.
"Burası benim sarayım." diyen Öztürk, soğuk kış günlerinde ısınmak için kahvehaneye gittiğini, esnafın yardımlarıyla karnını doyurduğunu anlattı. Öztürk, "Bu hale geleceğim hiç aklıma gelmemişti. Gerçekten düşme, düştükten sonra bitiyorsun, her şey senin için tersine gidiyor. Allah, her şeyini alsın ama sağlığını almasın." dedi.
Çiğli ilçesi, İstasyonaltı Mahallesi'ndeki umumi tuvalette hayatını sürdüren 47 yaşındaki İbrahim Öztürk, sağlığını ve işini kaybetti. Bel fıtığı ve omuriliğindeki kemiğin düzleşmesi sebebiyle üç kez ameliyat geçirdi. Yuvası dağılan Öztürk, ortada kaldı. Başını sokacak yer ararken, Çiğli Belediyesi'ne ait, kullanılmayan bir umumi tuvalet bularak orada yaşamaya başladı. Sigortası ve Yeşil Kart'ı olmayan Öztürk, en büyük sıkıntısının sağlık olduğunu, çalışamadığı için parası olmadığını, karnını doyurmakta bile zorlandığını anlattı.
Yardım için kaymakamlık ve vakfa gittiğinde kendisinden adres istediklerini ifade eden Öztürk, "Gelin görün, adresim tuvalet diyorum, kabul etmiyorlar. Ben ne yapabilirim? 3,5 yıldır burada yaşıyorum. Burası benim sarayım. Bulursam yemek yiyebiliyorum. Karnımı doyurmam için yardım edenlerden Allah bin kere razı olsun. Şu an en büyük sıkıntım sağlığım, sağlığım olsa bunların hiçbiri olmayacak. Takılan platin nedeniyle sağ ayağımın üzerine basamaz hale geldim. Dengemi sağlayamıyorum, sağ ayak üzerine basınca düşüyorum. Çalışmak bir yana çorabımı, ayakkabımı giyemiyorum." dedi.
Hayatında 3,5 yıl önceye kadar her şeyin normal olduğunu belirten Öztürk, bir sefer çark tersine döndükten sonra her şeyin peşpeşe geldiğini söyledi. Sağlığının yerinde olduğu dönemde bir zımpara fabrikasında çalıştığını kaydeden Öztürk, şunları anlattı: "Her şeyi geçtim de bu ülkede Suriye, Irak vatandaşı kadar değerimizin olmadığını düşünüyorum. Onlara da bir şey diyemiyorum, savaştan kaçıyorlar ama bizim o insanlar kadar bile değerimiz yok. Valiliğe gittim, belediyeye gittim, kaymakamlıktan hiç çıkmadım. Bir seferliğe mahsus 400 TL yatırdılar."
Tuvalette su bulunduğunu ancak elektrik olmadığı belirten Öztürk, soğuk suyla duş aldığını, üşüdüğü zaman da ısınmak için kahvehaneye gittiğini dile getirdi.
"HER ŞEYİ BIRAKIN, 'AÇIM' DİYORUM"
Devletten ümidini kestiğini ifade eden İbrahim Öztürk, "Her şeyi bırakın, açım diyorum. Kalacak yer olarak buraya razıyım, açım diyorum; hattâ Başbakanlık'ı bile aradım. Devletin bu kadar duyarsız kalacağını beklemiyordum. Gerçekten de ben görünmez bir insanım, bunu anladım. İyi günlerimde, bu hale geleceğim hiç aklıma gelmemişti. Gerçekten düşme, düştükten sonra bitiyorsun, her şey senin için tersine gidiyor. Allah, her şeyini alsın ama sağlığını almasın. Sağlığın gittikten sonra yapabileceğin bir şey yok. Çorabımı çıkaramıyorum, o şekilde yıkıyorum. Çorabımı giyme şansım yok. Koltuk değneğimle yürümeye çalışıyorum." sözleriyle yaşadıklarını anlattı.
Kendisine geçici olarak kalması için yer gösterildiğini ancak kaldığı yeri kaybetmemek için gitmediğini belirten Öztürk, çaresiz olduğunu, başını sokacak tuvaletin olmaması halinde sokaklarda yaşayacağını sözlerine ekledi.