"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Moraliniz bozuksa, tesbih yapılmaz

11 Aralık 2017, Pazartesi 00:01
Tesbih ustası Mehmet Çerçi ile tesbih ustalığı üzerine konuştuk...

Tesbih ustası Mehmet Çerçi: “Moraliniz bozuk olduğu demlerde tesbih yaparsanız o zaman o tornadan çıkan tesbihler de bozuk olur… Bu yüzden moralinizin yerinde olması gerekir. Ayrıca maddÎ ve manevÎ olarak da çok iyi olmanız lazımdır.”

Tesbih, asırlar boyunca dilden dile gönülden gönüle aktarılan duâlarda önemli bir kültür mirası ögesi olarak her zaman yer alır… İslâm-Türk medeniyetinde tesbih, kültür motifi ve duâ aracı olarak önemli bir kilometre taşı olma hüviyetine sahiptir.

Gönüllerinde her daim ukba iklimine yönelik açık kapılar bulunan mü’min ve mütevekkil tesbih ustalarımız, asırlar boyunca tesbih yapımını, eskimez medeniyetimizin bir san’at konusu hâline getirmiştir. Yine, yüzyıllar boyunca tesbih ustalarının parmakları arasından dökülen duâ taneleri, şüphesiz önce inanç sahiplerinin, daha sonra da ticarî ya da gayrı ticarî koleksiyonerlerin vazgeçemediği bir unsur olagelmiş; yürekleri duâdan incelmiş Hak erleri her daim tesbihine sahip çıkmıştır! Hemen herkesin evinde birkaç tane 99’luk; yine birkaç tane 33’lük tesbih bulunur… Zikirle özel meşguliyeti olanların ise 500’lük, 1000’lik tesbihleri parmaklarının ucunda asılı durur… Tesbih yapımında değerli taşlar, kehribar, yılanağacı, narçıl, abanoz, fildişi, mercan, sedef, inci, kaplumbağa kabuğu, mors balığı dişi, balina kemiği gibi birbirinden kıymetli malzemeler kullanılır. Her bir tesbih, ustasından izler taşır. Ve her bir tesbihin imamesi, durağı, tepeliği, pulu, kamçısı birbirinden farklıdır. Bazı imamelerde kişinin mesleğinin ipuçları gizlidir. Tesbih taneleri arasında dizilen duraklar, nişaneler, pullar; tesbihin başlama ile bitiş noktası arasına konuşlandırılan imameler birer san’at eseri gibidir…

Taşların arasından, ağaçların dallarından, meyvelerin çekirdeklerinden çıkıp gelen her bir tesbihin ayrı bir hikâyesi vardır. Ağaçtan imal edilmiş, kemane ismiyle müsemma mütevazı tornalar, sadece tesbihi değil; dertleri de delip geçer… Tesbih tanelerinin gövdesinde delikler açıldıkça ustasının yufka gibi incelmiş yüreğinden neler gelip geçer! Gönülleri yanık tesbih ustaları, kemane denilen, ağaçtan mamul hususî bir torna kullanır. Kimi ustalar kendi tornasını kendi imal eder, ya da ustasından kendisine miras kalan tornayı bir vefa numunesi olarak kullanır. Kemanenin, çarguşe diye isimlendirilen delici bölümü vardır. Mafala denen kalıp, ustanın sol elinde sıkıca tuttuğu kemane ile mütemadiyen döndürülür… Usta, bir yandan puntalar arasını ayağıyla sıkıştı- rırken, diğer yandan sağ eliyle, rende denilen kesici aleti kullanarak tesbihi çeker. San’atkâr dedelerimiz tarih boyunca birbirinden zarif tesbihleri işte böyle mütevazı tornaların içinden çıkarmıştır… Tesbih zanaatı günümüzde sayıları gittikçe azalan ustaların ellerinde hayatiyetini sürdürme çabasında… Tesbih ustaları, ustasından öğrendiklerini aktaracak ve bu geleneği / zanaatı devam ettirecek tesbih çıraklarını bulamamaktan yakınıyor. Günümüz tesbih zanaatının önemli temsilcilerinden Mehmet Çerçi ile tesbih ve tesbihçilik üzerine yaptığımız sohbete buyrun...

Mehmet Usta’yı tanıyabilir miyiz?

1990 yılında Kayseri’de doğmuşum. Tesbih ustasıyım. Tesbih çekerim. Buradaki “çekmek” fiili yapmak, imal etmek manasındadır. İslâm-Türk san’atlarını severim. Bir zaman, tesbih zanaatına meraklandım. O gün bugündür tesbihle meşgul oluyorum.

Tesbih sizde nasıl bir çağrışım yapıyor?

Tesbih deyince zikir, zikir deyince tesbih akla gelir. Benim için bu böyle… Tesbih bir kültürdür. Bugün tesbih ustalığı unutulmak üzere olan bir zanaat. Osmanlı’dan günümüze kadar uzanan kültür mirasları arasında bulunan, ipe sarılan zarif duâ tanelerine sahip çıkmaya çalışıyorum.

Tesbih ustalığına başlamanızın hikâyesi kısaca nasıldır?

Küçüklüğümde elime bir tesbih geçti. Tesbihin ipini değiştirmek istedim. Uzun bir süre uğraştım, fakat ipi değiştirmeye muvaffak olamadım. Bu durum bende zamanla tesbihe karşı merak uyandırdı. Tesbihi ipe nasıl dizebilirim diye günlerce düşündüm. Ustalarını araştırmaya başladım O zamanlar tesbih çıraklığında ücret diye bir şey yoktu. Ücretsiz çalışıyorduk. Tesbih zanaatına işte böyle başladım.

Tornanızdan geçen tesbihlerde hangi malzemeleri kullanıyorsunuz?

Tesbihlerimde kehribar, katalin, fildişi, balık dişi, mors balığı dişi, abanoz ağacı, yılan ağacı, gül ağacı, demir hindi ağacı, narçıl, kuka, maun ağacı, tik ağacı, oltu taşı, mercan, bağa (deniz kaplumbağası) kabuğu, sedef ve şu anda isimlerini hatırlayamadığım yüzlerce malzeme kullanıyorum.

Saydığınız malzemeler arasında ağaç da var, değerli taşlar da balık dişleri de kaplumbağa kabukları da… Bu kadar malzemeyi nasıl ve nereden temin ediyorsunuz?

Malzemelerimizin çoğunluğu yurt dışından temin edilmekle birlikte yurt içinden de bulduğumuz malzemeler var.

Meselâ Deniz kaplumbağası kabuğu nasıl elde ediliyor?

Büyük deniz kaplumbağaları Kızıldeniz’de yaşıyor. Buradaki kaplumbağalar bir yerlere çarpınca darbe alıp ölüyor ve karaya vuruyor. Kabukları böylelikle temin ediliyor. Deniz kaplumbağasının kabuk rengi çok güzel olduğu için biz tesbihte kullanıyoruz, Amerikalılar da bunu gözlük çerçevesinde kullanıyor.

En çok hangi malzemeden tesbih tercih ediliyor?

Kehribar çok tercih edilen bir malzeme… Ben de en çok kehribarı işlemeyi seviyorum.

Kehribarı bu kadar tercih ettiren özellik nedir?

Kehribar, uzun sürede oluşan bir fosildir aslında. Daha çok Baltık ülkelerinde büyük çam ağaçlarının ürettiği sıvıdan meydana geliyor. Çam ağaçlarının sıvıları yere damla damla dökülüyor. Uzun yıllar geçtikten sonra o damlalar kehribar oluyor. Araştırmacılar, kehribarın oluşumunda binlerce yıldan bahsediyor. Kehribarın kendine özgü çok güzel bir çam kokusu var… Büyük kehribar parçalarını kesiyoruz. İçinden limon sarısı renginde kehribar parçacıkları çıkıyor. Bu parçalardan tesbih yapıyoruz. Çok enteresandır, 5 sene sonra kehribar renk değiştirmeye başlıyor ve netice itibarıyla 15 yılda kendi ana rengine dönüşüyor.

Tesbihin taştan ipe dizilinceye kadar geçirdiği süreçten bahsetsek....

Sözü fazla uzatmaya hacet yok! Kısaca arz edeyim. Önce gelen malzemeyi tornadan geçirip şekil veriyorum. Türlü türlü şekiller… Daha sonrada her bir tesbih tanesini cilâlayıp parlatarak ipe diziyorum. Tesbihçilikte san’at ve estetik iç içedir. Elips tane, sığırcık tane, arpa tane gibi farklı şekillerde tesbih yapım teknikleri var. Her bir tesbih tekniğinin dikkat edilmesi gereken incelikleri vardır. İmame ve duraklar da aynı tekniklerle yapılır.

Tesbih yaparken en çok nelere dikkat etmek gerekir?

Moraliniz bozuk olduğu demlerde tesbih yaparsanız o zaman o tornadan çıkan tesbihler de bozuk olur… Bu yüzden moralinizin yerinde olması gerekir. Ayrıca maddî ve manevî olarak da çok iyi olmanız lâzımdır.

    

RÖPORTAJ: MUSA AYDIN

Etiketler: tesbih
Okunma Sayısı: 7478
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı