Yeni Asya Medya Grup bünyesinde yayınlanan ve her sayısı okuyucularından takdir ve beğeni toplayan dergilerimiz 2013 yılı ile birlikte yeni bir yapılanmaya gitti. Bir süredir boş olan Dergiler Grup Koordinatörlüğüne Abdullah Eraçıkbaş getirildi. Bizim Aile, Genç Yorum, Can Kardeş ve Köprü dergilerinin muhteva koordinasyonunu üstlenen Eraçıkbaş, 1994 yılından beri gazetemizin Yayın Koordinatörlüğünü yürütüyordu. Neşriyat hizmetlerindeki görevine üniversite yıllarında Can Kardeş dergisinde başlayan Eraçıkbaş dergicilik geleneğinden geliyor.

Kadim okuyucularımız sizi tanıyordur, ama kısa da olsa kendinizi tanıtmanız mümkün mü?
20 Şubat 1960, Kastamonu/Tosya doğumluyum. İlk, orta ve liseyi Tosya’da bitirdikten sonra üniversite tahsili için İstanbul’a geldim. Geliş o geliş. Memleketimde yaşadığım yılların iki katına yakın bir zamandır İstanbul’un havasını teneffüs ediyorum. Risale-i Nur’la gerçek mânâda tanışmam da, neşriyat hizmetlerine ilk adımı atmam da üniversite yıllarına rastlar. Rakamların hayatımı istilâ etmesini istemediğim için midir, yoksa kitapların sırlı dünyasına yolculuk isteği midir bilinmez, ilk girdiğim ve 1 sene de okuduğum İşletme Fakültesinden, Edebiyat Fakültesine geçiş yaptım. Ailemin bilgisi dışında yaptığım bu tercih, beni, kaderin de sevkiyle bugünlere kadar getirdi. Hizmet merkezindeki ağabeylerin tavsiyesi, o günlerde neşriyat hizmetlerinde bulunanların isteğiyle basın-yayın dünyasına ilk adımımı atmış oldum. Üniversite yıllarında Can Kardeş dergisiyle başlayan bu serüven, yaptığım yüksek lisansa ve hocalarımın üniversiteye intisap etmem için yaptıkları ısrarlı çağrılara rağmen, neşriyat hizmetlerimizin çeşitli birimlerinde devam etti. Kısa bir süre Araştırma Merkezinde görev aldıktan sonra, 1988 yılında Bizim Aile yayın hayatına atıldı. Ben de, askerlik dönüşü bu derginin yazı işleri müdürü olarak görev aldım.

 

Evet, aşağı yukarı 20 seneye yaklaşan bir gazete yayın koordinatörlüğü görevim var. Neşriyat hizmetlerini bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, her bir yayın organımız da asrın Kur’ân tefsiri Risale-i Nurların ilânatını yapıyor. Gazete bunu günlük dilde yaparken, dergiler farklı bir veçheden yorumlayarak aylık dilde kendi okuyucu profiline ulaştırmaya çalışıyor. Cemil Meriç’in muazzam tesbitiyle “Hür tefekkürün kalesi” olan dergiler, günlük endişelerden uzak, hitap ettiği kitleyi dikkate alan bir dil kullanıyor. Çocuklara kendi seviyesinde, gençlere meşgul olduğu alanlarda, ailelere onların hassasiyetlerini dikkate alan bir yayın yapıyor. Akademik çevrelere hitap eden Köprü dergisinde daha bir entelektüel çaba görülüyor, daha bir analitik dil kullanıyor. Benim sorumluluk alanımda; Can Kardeş, Bizim Aile, Genç Yorum ve Köprü dergileri var. Her biri kendi kadroları tarafından hazırlanan dergilerin muhteva noktasında sevk ve idaresi var.

 

Gerek muhteva, gerekse şekil yönünden iyi bir noktadayız diyebilirim. Tabiî en iyi, iyinin düşmanıdır. “Bir günü bir gününe eşit olan zarardadır” hadisinin şuuruyla dergileri hem muhteva, hem satış noktasında daha ilerilere taşımanın gayreti içindeyiz. Daha ziyade abone sistemiyle ve bürolarımız vasıtasıyla satış yapmaktayız.
Muhtevada kaliteyi arttırmak, kalite çıtasını yükseltmek, gündem oluşturan dergiler olmak, internet ortamında var olarak sosyal medya yoluyla mesajlarımızı geniş kitlelere yaymak da hedeflerimiz arasında. En önemlisi de zamanında okuyucuya dergilerimizi ulaştırmaktır. Bütün bunlarla birlikte, haftalık ya da on beş günlük periyodda yayın yapacak bir haber dergisi, ileriye dönük projelerimiz arasında yer almakta.

 

Evet, Köprü dergisi ve onun ifa ettiği misyon 80’li yıllarda önemli işler yapmış, büyük başarılara imza atmış, yeri gelmiş gündem oluşturmuştur. O “ruh” etrafında hizmet veren gençler o parlak çalışmaların faili olarak alkışı hak etmişlerdir. Ancak burada unutulmaması gereken şey, onların arkasındaki şahs-ı manevinin desteğidir. Bugüne gelince... O günün hizmet elemanları bugün ayrı ayrı yerlerde, farklı sahalarda çalışmalarını sürdürmektedirler. Bir nostaljiyi ve ya da bir özlemi ifade eden bu kavramdan benim anladığım, bugünün gençlerinin de aynı şevk ve gayret ile neşriyat hizmetlerine sahip çıkmaları çağrısıdır.

 

Eski Köprü dergisinin fonksiyonunu Genç Yorum üstlenemez mi?

Şartlar ve ihtiyaçlar öyle gerektirdi ki Köprü dergisi bugünkü konumuna büründü. Bugünden bakıldığında iyi de olmuş, diyebiliriz. Bugünkü Köprü’de aktüel temel meseleler Risale-i Nur ışığında yorumlanıyor. Her bir sayısı Nurların şerhi hüviyetindedir diyebilirim.
Genç Yorum’a gelince... Genç Yaklaşım adıyla yayın hayatına atılan dergi eski Köprü dergisinin misyonunu üstlenmekle birlikte, günün taleplerine uygun ve kendi özgün içeriğiyle yayın hayatını sürdürüyor. Yeri gelmişken, Genç Yorum dergisi Genel Yayın Yönetmeni Tuba Nur Telci’nin “Köprü ruhu” yazılarını kaleme alan gazetemiz Genel Yayın Müdürü ve başyazar Kâzım Güleçyüz’e hitaben yazdığı ve gazetede yayınlanan bir açıklama yazısı var. Şöyle diyor Telci o yazının bir bölümünde: “9 yıldır aktif dergicilik vazifesi yapan ve bu işi henüz yeni yeni öğrenmeye çalışan bir kardeşiniz olarak, bütün çalışma hayatımız boyunca Köprü ruhundan fikir ve enerji aldık. Bu sebeple Köprü ruhunun yeniden inşası fikirleri, özellikle genç arkadaşlarımızın bu konudaki şevki, büyük bir coşku ve ümit vaad ediyor...
Öte yandan; Büyük ümitlerle, taze heyecanlarla, ciddî bir enerjiyle, yine “ilme, irfana, ümrana” idealinin hayaliyle yayın hayatına başlayan bir dergimiz var: Genç Yorum dergisi. 2012 Aralık’ında 100. sayısına ulaşmış dokuz yıllık genç bir gençlik dergisi... Doğru İslâm’ı ve İslâmiyet’e lâyık doğruluğu gençliğin ve insanlığın gündemine taşımak; bilimin akla, dinin vicdana hitap eden sentezini topluma sunmak, evrensel değerleri temel referans değerlerimiz ışığında yorumlamak ve daha pek çok amaç için yayın hayatına başladı. Türkiye’nin yaşadığı sosyal-manevî buhranlara Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri ışığında dikkat çekmeyi, meseleleri Risale-i Nur perspektifinden bakmayı görev bilen Genç Yorum’un bu yönüyle biz gençlerin fikir hayatına zenginlikler kazandırdığına, yeni ufuklar açtığına inanıyoruz. Çünkü Genç Yorum dergisi, Türkiye’deki gençlik dergiciliği kapsamında, yukarıda belirtmeye çalıştığım hedeflere sahip olması hasebiyle, alanında tek... 
Hal böyleyken, geçmişe özlem duymanın; o ihlâsı, şevki, gayreti ve ortaya çıkan muazzam başarıyı özlemenin, o ruhu yeniden canlandırmayı arzu etmenin ciddî samimiyetiyle birlikte, yeninin inşasına katkı sağlamanın, yeniye omuz vermenin, birlik ruhu oluşturarak şevk olmanın da ulvî bir hizmet olduğuna inanıyoruz... Köprü ruhunun inşasını arzulayan şevk dolu gençliğin, bir yandan da mevcut ruhun neşvünema bulması için gayret sarf etmesini arzuluyoruz.” Bu satırlar çok şeyi özetliyor.

 

Teknoloji bir alet, tıpkı bir bıçak gibi… Onu hayra ya da şerre kullanabilirsiniz. Tamir de var, tahrip de… Evet, teknoloji hayatı kolaylaştırmanın yanında, insanı yalnızlaştırdı. Bir miktar da tembelleştirdi. Kabiliyetler yanlış yolda kullanılıyor maalesef. Gençlerin de enerjilerini tecrübe ile harmanlayıp kabiliyetlerini hayırda kullanmaları en doğrusu. Bu enerji iyiye, doğruya, müsbete yönlendirilebilirse, dergilerimiz de üretilen bu değerlerden payını alacaktır.

 

İlgi duydukları alanlarda mesajı olan eserler üretsinler bize göndersinler, hem onların kabiliyetleri inkişaf edecek, hem dergilerimiz ve sair yayınlarımız kültürel zenginlik kazanacaktır.