Şualar - page 399

gibi tevhidi ve ahireti ifade eden fezlekeler ve hatimeler-
de ne kadar yüksek bir belâgat ve meziyetler ve cezalet-
ler ve nükteler bulunduğunu, Yirmi Beşinci sözün İkinci
Şulesinin İkinci nurunda, o fezleke ve hatimelerin pek
çok nüktelerinden ve meziyetlerinden on tanesini beyan
ederek, o hülâsalarda bir mu’cize-i kübra bulunduğunu
muannitlere de ispat etmiş.
evet, kur’ân o teferruat-ı şer’iye ve kavanin-i içtima-
iyenin beyanı içinde, birden muhatabın nazarını en yük-
sek ve küllî noktalara kaldırıp, sade üslûbu bir ulvî üslûba
ve şeriat dersinden tevhid dersine çevirerek, kur’ân’ı hem
bir kitab-ı şeriat ve ahkâm ve hikmet, hem bir kitab-ı aki-
de ve iman ve zikir ve fikir ve dua ve davet olduğunu gös-
terip, her makamda çok makasıd-ı irşadiye-i kur’âniyeyi
ders vermesiyle, Mekkiye ayetlerin tarz-ı belâgatlerinden
ayrı ve parlak mu’cizâne bir cezalet izhar eder. Bazen iki
kelimede, meselâ
(1)
n
Ú/
ª n
dÉ n
© r
dG t
Ün
Q
ve
(2)
n
? t
`Hn
Q
’de
n
? t
`Hn
Q
tabi-
riyle ehadiyeti ve
n
Ú/
ª n
dÉn
© r
dG t
Ün
Q
ile vahidiyeti bildirir; ehadi-
yet içinde vahidiyeti ifade eder. Hatta bir cümlede, bir
zerreyi bir göz bebeğinde gördüğü ve yerleştirdiği gibi,
güneşi dahi aynı ayetle, aynı çekiçle göğün göz bebeğin-
de yerleştirir ve göğe bir göz yapar.
Meselâ,
(3)
¢n
Vr
Qn
’r
G n
h p
äG n
ƒ '
ª° s
ùdG n
? n
?`n
N
ayetinden sonra
(4)
p
?r
«s
dG p
n
QÉn
¡s
ædG o
èp
dƒo
jn
h p
QÉn
¡s
ædG p
n
?r
«s
dG o
èp
dƒo
j
ayetinin akabinde
(5)
p
Qho
ó° t
üdG p
äGn
òp
H l
º«/
?n
Y n
ƒo
gn
h
der. “zemin ve göklerin
Şualar
o
n
B
irinci
Ş
ua
| 399 |
MEYVE RİSALESİ
dinî kanunlar kitabı.
makasıd-ı irşadiye-i Kur’âniye:
Kur’ân-ı Kerîm’in doğruluğu gös-
terme maksatları, Kur’ân-ı Kerîm’in
uyarma maksatları.
meselâ:
örneğin.
meziyet:
bir şeyi başkalarından
ayıran vasıf, üstünlük ve değerlilik
vasfı.
muannit:
inatçı, ayak direyen.
mu’cizâne:
mu’cizeli bir şekilde.
mu’cize-i kübra:
en büyük mu’ci-
ze.
nazar:
bakış, dikkat.
nükte:
ince manalı, düşündürücü
söz.
tabir:
ifade, söz.
tarz-ı belâgat:
belâgat şekli, tarzı.
teferruat-ı şer’iye:
şeriat ile ligili
ayrıntılar, şeriatın esaslarıyla ilgili
olmayan hükümler.
vahidiyet:
Cenab-ı Hakkın isim ve
sıfatlarının birliği ve kâinatı ku-
şatması.
zemin:
yeryüzü.
zerre:
maddenin en küçük parçası,
molekül, atom.
ahir:
son.
akabinde:
arkası sıra, peşinden,
peşi sıra, ardından, ardı sıra.
cezalet:
ahenkli, akıcı ve güzel
ifade.
davet:
dua, niyaz, çağrı.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehadiyet:
Allah’ın her bir şeyde
birliğinin tecelli etmesi, görün-
mesi.
hülâsa:
bir şeyin özü, esası,
özeti.
izhar:
ortaya koyma, açığa çı-
karma, gösterme.
kavanin-i içtimaiye:
sosyal
prensipler, toplumla ilgili kai-
deler.
kitab-ı akide:
akait kitabı,
inanç esaslarını ele alıp açık-
layan kitap.
kitab-ı şeriat:
şeriat kitabı,
1.
Âlemlerin Rabbi. (Fatiha Suresi: 2; Bakara Suresi: 131; Maide Suresi: 28; En‘am Suresi: 45,
v.d.)
2.
Senin Rabbin. (Bakara Suresi: 30, 68, 147, 149, v.d.)
3.
Gökleri ve yeri yarattı. (Hadid Suresi: 4.)
4.
O geceyi gündüze, gündüzü de geceye geçirir. (Hadid Suresi: 6.)
5.
Gönüllerde saklı olanı hakkıyla bilen de Odur. (Hadid Suresi: 6.)
1...,389,390,391,392,393,394,395,396,397,398 400,401,402,403,404,405,406,407,408,409,...1581
Powered by FlippingBook