hürmet etmişlerdir. O, “Bilmiyorsanız zikir ehline sorunuz” (Enbiya Suresi, 7.) ayet-i kerimesini, ilim
adamlarına danışmayı emrettiği şeklinde tefsir etmiştir. Şah-ı Nakşibend ile büyük kuvvet bulan
tarikatı, Orta Asya, Horasan ve çevresinin Sünnileşmesinde çok etkili olmuştur.
ŞÂMuL:
Yemen kralı Tübba zamanında yaşamış âlim bir kişidir. Tübba gibi oda Hazret-i İbrahim’in
dinine mensuptu. Mekkeden bir peygamber çıkacağını öğrenen Tübba yakın danışanlarından Şâmul’u
son peygambere bağlılığını bildiren bir mektup vererek Medine’ye yerleştirmişti. Şâmul’dan sonra
nesiller boyunca elden ele aktarılan bu mektup en son Ebu Eyyubi’l-Ensarî’ye kadar gelmiştir.
ŞeM’uN-İ SaFÂ:
İsa’nın (
AS
) havarilerindendir. Şem’un-i Safa’nın mezarı Antakya’da Habib-i Neccar
camisinin avlusunda, yine Hz. İsa’nın havarîlerinden olan Yahya (Yuhanna) ve Yunus’un (Pavlos)
mezarları ile birliktedir.
ŞeYbe bİN OSMaNİ’L-HaCebİYYe:
Kâbe’nin anahtarı elinde bulunduğu ve Kâbe teşrifatçısı olduğu
için Hz. Şeybe, İslâm kaynaklarında “Hâcibu’l-Kâbe” ünvanıyla bilinmektedir. Bu vazifeyi ona
Peygamber Efendimiz (
ASM
) vermişti. Annesi, Sahabîlerden Mus’ab bin Umeyr’in (
RA
) kardeşiydi. Babası
Osman bin Ebî Talha ise Uhud Harbinde Hz. Hamza (
RA
) tarafından öldürülmüştü. Şeybe babasının
intikamını almak için Peygamber Efendimizi (
ASM
) öldürmeye karar verdi ve Huneyn savaşında bu
fırsatı yakaladı. Peygamber Efendimizin (
ASM
) arkasından yaklaşıp Kılıcını vurmak istedi fakat
Peygamberimiz (
ASM
) başını ona çevirerek ona gülümsedi ve “Ey Şeybe! Bana doğru yaklaş” dedi.
Mübarek elini Şeybe’nin göğsüne koydu ve “Allah’ım! Bundan şeytanın desisesini gider” diye dua etti.
Şeybe o andan itibaren Müslüman oldu ve müşriklerle savaşmaya başladı. Hicrî 59 yılında Hakkın
rahmetine kavuştu.
ŞeYH-İ GeYLÂNî:
Bakınız ABDÜLKADIR GEYLÂNÎ.
ŞIkk:
İslâmiyetten önce bu isimde yaşamış iki kahin bulunmaktadır. Bunlardan birincisi
Araplardaki ilk kahindir. Alnının ortasında yalnız birgözü olduğu yada alnının ikiye ayıran bir alev
olduğu rivayet edilmektedir. El-Yeşkarî olarak bilinen ikinci Şık ise yine bir kahin olan Satih ile birlikte
devrinin en meşhur kahiniydi. Bunların vücutları yalnız bir bacak ve bir kolu olan yarım insan şeklinde
idi. Şık ve Satih, her ikiside Peygamber Efendimizin (
ASM
) geleceğini haber vererek müjdelemişlerdi.
ŞİRVİYe PeRVİZ:
İran’da hüküm süren Sasanî Devletinin hükümdarlarından yirmi üçüncüsüdür.
İran Kisrası Hüsrev Perviz’in oğludur. Hüsrev Perviz küstahlık yaparak Peygamber Efendimizin (
ASM
)
İslâma davet mektubunu yırtınca. Peygamberimiz (
ASM
) “Yâ Rab! Nasıl mektubumu paraladı, Sen de
onu ve onun mülkünü parça parça et.” şeklinde Hüsrev Pervize beddua etti. Bunun üzerine Kisranın
oğlu Şirviye Perviz 38 sene hükümdarlık yapan babası Hüsrev Perviz’i öldürdü ve 628 yılında tahta
oturdu. Peygamberimiz daha sonra bir mucize olarak Şirviye Perviz’in babasını öldürdüğünü haber
vermiştir.
ŞuaYb:
Hz. Şuayb Tur-i Sina’nın doğusunda bulunan Medyen ve Eyke ahalisine peygamber olarak
görevlendirilmiştir. Soyu Hz. İbrahim (
AS
) ve Hz. Salih’e (
AS
) uzanır. Hz. Musa (
AS
) Mısır’dan ayrıldıktan
sonra Hz. Şuayb’ın (
AS
) yanında on yıl kadar kalmış ve büyük kızı ile evlenmiştir. Gönderildiği Medyen
ve Eyke halkı Hz. Şuayb’ı (
AS
) dinlemedikleri gibi onu alaya almışlardır. Bunun sonucu olarak Medyen
halkı büyük bir zelzele ile, Eyke halkı ise serinlemek üzere altına koştukları buluttan üzerlerine yağan
ateşle helak olmuşlardır. Hz. Şuayb (
AS
) kendine inananlarla birlikte Mekke’ye gitmiş ve orada bir
müddet yaşamıştır. Üç yüz yaşlarında Mekke’de vefat ederek Rükn ve Makam arasında yer alan
bölgeye defnedilmiştir.
— t —
tabeRaNî:
Ebu Cafer Muhammed bin Carir bin Yezid. (839. 923) İslâm tarihçisi ve müfessiri olup h.
224 yılı sonunda Taberistan’da Amul şehrinde doğmuştur. Genç yaşlarda ilim tahsiline başlayan
Taberi, 7 yaşında iken Kur’ân’ı ezberlemiş, daha sonra ilim öğrenmek için ilim merkezlerini dolaşmaya
başlamıştır. Genç yaşlardan itibaren bütün gayretini hadis malzemesine hakim olmaya sarf eden
Mektubat | 927 |
ş
aHıS
B
ilgileri