Hadisin rivayetlerinde vardır ki:
Cenab-ı Hak nefse demiş ki: “Ben neyim, sen nesin?”
nefis demiş: “Ben benim, sen sensin!”
Azap vermiş, cehenneme atmış, yine sormuş. Yine
demiş: “ene ene, ente ente!” Hangi nevi azabı vermiş,
enaniyetten vazgeçmemiş.
sonra açlık ile azap vermiş, yani aç bırakmış. Yine
sormuş: “Men ene vemâ ente?”
nefis demiş:
o
õp
LÉn
©r
dG n
?o
ór
Ñn
Y Én
fn
Gn
h o
º«/
Ms
ôdG n
»
pq
Hn
Q n
âr
fn
G
Yani,
“
SenbenimRabb-iRahîm’imsin;benseninâcizbirab-
dinim
.”
(1)
k
ABÉ°n
Vp
Q n
?n
d o
¿ƒo
µn
J k
Iƒ'
?n
°U m
ós
ªn
ëo
e Én
fp
óp
q
«°n
S '
¤n
Y r
ºu
?°n
Sn
h p
q
?n
°U s
ºo
¡
s
?dn
G
n
¿Én
°†n
en
Q p
ör
¡n
°T ? /
a p
¿'
Gr
ôo
?r
dG p
±ho
ôo
M p
ÜGn
ƒn
K p
On
ón
©p
H k
AB Gn
On
G =p
¬`p
q
?n
ëp
dn
h
(2)
r
ºu
?°n
Sn
h /
¬p
Ñr
ën
°Un
h /
¬p
d'
G '
¤n
Yn
h
@ n
Ú/
?n
°Sr
ôo
Ÿr
G n
¤n
Y l
?n
Ón
°Sn
h@ n
¿ƒo
Ø°p
ün
j És
ªn
Y p
Is
õp
©r
dG u
Ün
Q n
?p
q
Hn
Q n
¿Én
ërÑ°oS
(3)
n
Ú/
e'
G @ n
Ú/
ªn
dÉn
©r
dG u
Ün
Q! o
ór
ªn
ër
dGn
h
İtizar:
Şu İkinci kısım, kırk dakikada sür’atle yazılma-
sından, ben ve müsvedde yazan kâtip, ikimiz de hasta ol-
duğumuzdan, elbette içinde müşevveşiyet ve kusur bulu-
nacaktır. nazar-ı müsamaha ile bakmalarını ihvanları-
mızdan bekleriz. Münasip gördüklerini tashih edebilirler.
@@@
abd:
kul.
âciz:
zayıf, güçsüz.
Âl ve ashap:
Peygamberimizin
aile fertleri ve Sahabeler.
âmin:
“Yâ Rabbi! Öyle olsun, ka-
bul eyle!” anlamında dua.
azap:
ceza, işkence, eziyet.
enaniyet:
bencillik, benlik, gurur.
ene:
ben.
ente:
sen.
hadis:
Hz. Muhammed’e ait söz,
emir, fiiller.
hak:
pay, hisse; doğru.
hamd:
methetme, övme.
ifa:
yerine getirme.
ihvan:
kardeşler.
itizar:
özür dileme.
izzet:
şeref, yücelik.
kâtip:
yazan, yazıcı.
kısım:
parça, bölüm.
mahsus:
lâyık, uygun.
Men ene vemâ ente:
Ben neyim,
sen nesin?
minnet:
iyiliğe karşı duyulan şü-
kür hissi.
münasip:
uygun.
münezzeh:
tenzih edilmiş, uzak,
beri.
müsvedde:
ilk nüsha, yazılan ilk
metin.
müşevveşiyet:
karışıklık.
Nazar-ı müsamaha:
hoş gören
nazar, bakış.
nefis:
kötü vasıfları kendisinde
toplayan hayırlı işlerden alıkoyan
kötülüğe sevk eden güç.
nevi:
çeşit, tür.
peygamber:
Allah’ın elçisi.
Rab:
yaratan, büyüten, besle-
yen, idare ve terbiye eden Al-
lah.
Rabb-i Rahîm:
şefkat ve
merhamet sahibi, her şeyin
sevk ve idarecisi olan Allah.
Ramazan:
oruç ayı.
rıza:
razı olma, hoşnut olma.
rivayet:
Peygamber Efendi-
mizden bir haber, söz veya
olayı nakletme.
selâm:
selâmet, esenlik.
sevap:
mükâfat, ödül.
sür’at:
çabukluk, acele.
şükür:
minnettarlık ifade et-
me, teşekkür.
tashih:
düzeltme.
vasıta:
aracılık.
1.
Havbevî, Dürretü’l-Vaizîn, s. 11.
2.
Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e ve onun Âl ve Ashabına, Ramazan ayında okunan Kur’ân
harflerinin sevabı adedince, Senin rızanın vasıtası, onun üzerimizdeki hakkının ifası olacak
salât ve selâm eyle. Âmin.
3.
İzzet sahibi Rabbin, onların yakıştırdıklarından münezzehtir. • Bütün Peygamberlere selâm
olsun. • Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Âlemlerin Rabbi olan Al-
lah’a mahsustur. (Saffat Suresi: 180-182.) • Âmin.
Y
irmi
d
okuzuncu
m
ekTup
| 686 | Mektubat