Lem'alar - page 861

İlâhî! evim ve menzilim olan dünyaya şiddetli alâkadar-
lığım cihetiyle,
(1)
p
?n
Gôr
c
p
’r
Gn
h p
?n
Ón
÷r
Gho
P n
?u
Hn
Q o
¬r
Ln
h »'
?r
Ñn
jn
h @ m
¿Én
a Én
¡r
«n
?n
Y r
øn
e t
?o
c
âyâtının, bu evimin harap olacağını ve yıkılmaya mah-
kûm o evin sakinleri olan mahbuplarımın zeval bulacağı-
nı ilân edişi ruhumda yaralar açıyor. İşte bu dehşet verici
musibete ve göçüp giden ahbabımın firaklarına ancak se-
nin havlin ile karşı konulur; ve bu musibet ve firaklara kar-
şı beni teselli edecek ve bütün onların yerini tutacak olan,
ancak senin kuvvetindir ey tecelliyat-ı rahmetinden bir
tek cilve, benden ayrılan her şeyin yerini tutan zat!
İlâhî! Mahiyetimin camiiyeti ve bana in’am ettiğin ci-
hazatımın kesreti itibarıyla pek çok alâkalarım
(HaşİYe)
ve
kâinata ve bütün envaına uzanan şiddetli ihtiyaçlarım var.
Hâlbuki,
(2)
n
¿ƒo
©n
Lr
ôo
J p
¬r
«n
dp
Gn
h o
ºr
µ`o
?r
G o
¬n
d o
¬n
¡r
Ln
h s
’p
G l
?p
dÉn
g m
Ar
?n
T t
?o
c
ayeti beni tehdit eder ve mevcudatın pek çoğuyla olan
alâkamı keser. Ve her bir alâkanın kesilmesiyle, ruhum-
da bir yara ve manevî bir elem tevellüt eder. İşte bu niha-
yetsiz yaralara karşı nokta-i istinat ancak senin havlin;
onları tedavi edecek ise, ancak senin kuvvetindir ey her
şeye kâfi gelen ve bütün eşya bir tek şey için onun
Lem’aLar | 861 |
Y
irmi
d
okuzuncu
l
em
a
fânî:
geçici, ölümlü olan.
firak:
ayrılık.
hakikat:
gerçek, doğru.
harap:
eskime, yıpranma, bo-
zulma.
haşiye:
dipnot, açıklayıcı not.
havl:
güç, kuvvet.
helâk olmak:
yıkılmak, bitmek,
ölmek.
ihtiyaç:
gereklilik, lüzumluluk hâli.
İlâhî:
ey Allah’ım!
ilân:
açıklamak, ilân etmek, her-
kese duyurmak.
in’am:
nimetlendirme, ihsan etme,
iyilik yapma.
kâfi:
yeter, yetecek.
kâinat:
yaratılmış olan şeylerin ta-
mamı, evren.
kesret:
çokluk, bolluk, fazlalık.
lâ havle velâ kuvvete illâ bill
â-
hi’l-aliyyi’l-azîm: kuvvet ve kudret,
ancak büyük ve yüce olan Allah’a
mahsustur.
mahbup:
sevilmiş, sevilen,
mahiyet:
aslı, iç yüz, esas, içerik.
mahkûm:
kendisine hükmolunan,
hükümlü.
menzil:
yer, dünya, ev.
mertebe:
derece, basamak.
mevcudat:
var olan her şey, mah-
lûklar, yaratılmış şeylerin tamamı.
musibet:
büyük belâ, dert, sıkıntı.
müstesna:
istisna olan, benzeri ol-
mayan, seçkin, ayrı tutulan, hariç.
nihayetsiz:
sonsuz.
nokta-i istinat:
dayanak noktası.
rab:
yaratan, besleyen, büyütüp
eğiten Allah.
rububiyet:
Cenab-ı Allah’ın her za-
man her yerde yaratılmış varlık-
lara muhtaç olduğu şeyleri ver-
mesi, onları eğitip idare etmesi.
sakin:
oturan, ikamet eden.
tecelliyat-ı rahmet:
şefkat, mer-
hamet, muhabbet gibi manaları
içeren Allah’ın Rahmet sıfâtının te-
cellileri, görüntüleri.
tedavi:
hastalığı iyileştirme için
yapılan bakım.
tehdit:
hiddet etme, korkutma.
teselli:
avunma, avutma.
tevellüt:
doğma, doğum.
vahdaniyet:
Allah’ın birliği ve var-
lığı; Allah’ın bir oluşu.
zat:
kişi, şahıs.
zeval:
sona erme, yok olma.
zikretmek:
sözünü söylemek, an-
mak.
ahbap:
dostlar, sevilen dost-
lar.
alâka:
ilgi, ilişki.
alâkadar:
ilgili, ilişkili.
ayat:
Kur’ân ayetleri; deliller.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cüm-
lesi.
bab:
kısım, bölüm.
Bâkî:
yok olmayan, sürekli ve
kalıcı olan; bütün varlıklar yok
olduktan sonra da zatıyla var
olan tek varlık, Allah.
bürhan:
delil, şahit, ispat.
camiiyet:
toplayıcı, kuşatıcılık,
kapsayıcılık.
celâl:
heybet, haşmet, büyük-
lük.
cihazat:
azalar, organlar.
cihet:
yön, taraf.
cilve:
eşya ve insanda, İlâhî
kudret eserlerinin belirip gö-
rünmesi.
dair:
alâkalı, ait.
dehşet:
korkma, ürkme, ola-
ğanüstü heyecan verici.
elem:
dert, üzüntü, acı.
enva:
çeşitler, türler, neviler.
1.
Yeryüzündeki her şey fânîdir. • Bâkî olan, yalnız, celâl ve ikram sahibi olan Rabbinin zatı-
dır. (Rahman Suresi: 26-27.)
2.
Her şey helâk olup gidicidir -Ona bakan yüzü müstesna. Hüküm ve hükümranlık Onundur;
siz de Ona döndürüleceksiniz. (Kasas Suresi: 88.)
HaşİYe:
Bu
lâ havle ve lâ kuvvete’
ye dair mertebelerde, hakikatlerine
yalnız işaretler edildi. Bürhanlar, deliller zikredilmedi. Çünkü geçmiş
bablarda zikredilen yüzer, belki binler vahdaniyet bürhanları ve rububi-
yet delilleri, umumiyetle
lâ havle ve lâ kuvvete’
nin hakikatlerine delil-
lerdir. onun için ayrı ayrı deliller zikredilmedi.
1...,851,852,853,854,855,856,857,858,859,860 862,863,864,865,866,867,868,869,870,871,...1406
Powered by FlippingBook