İlâhî! korku duyduğum ve kurtulamadığım zevale kar-
şı nokta-i istinadım olacak havl ve hayatımdan kaybolup
giden ve beni tahassüre sevk eden şeyleri bana tekrar ve-
recek kuvvet, ancak senin havl ve kuvvetindir
yâ Bâkî-i
Sermedî!
İlâhî! zulümat-ı ademden kurtaracak havl ve nur-i vü-
cudu kazandıracak kuvvet, ancak senin havl ve kuvvetin-
dir
yâ Mucîd, yâ Mevcûd, yâ Kadîm!
İlâhî! Hayatla beraber gelen zararlardan beni kurtara-
cak havl ve hayatın lâzımı olan süruru celp edecek kuv-
vet ancak senin havl ve kuvvetindir
yâ Müdebbir, yâ Ha-
kîm!
İlâhî! zîşuurları âlâmın hücumundan kurtaracak havl ve
his sahiplerini metalibinin lezzetlerine eriştirecek kuvvet,
ancak senin havl ve kuvvetindir
yâ Mürebbî, yâ Kerîm!
İlâhî! zevi’l-ukule arız olan fenalıklardan koruyacak havl
ve sahib-i himmeti tezyin eden mehasine eriştirecek kuv-
vet, ancak senin havl ve kuvvetindir
yâ Muhsîn, yâ Ke-
rîm!
İlâhî! ehl-i isyana verdiğin nikmetlerden beni muhafa-
za edecek olan havl ve ehl-i taate erişen nimetlere kavuş-
turacak olan kuvvet, ancak senin havl ve kuvvetindir
yâ
Gafûr, yâ Mün’im!
İlâhî! Hüzünlerden kurtaracak havl ve feraha eriştire-
cek kuvvet, ancak senin havl ve kuvvetindir. zira güldü-
ren de sensin, ağlatan da ancak sen
yâ Cemîl, yâ Celîl!
Lem’aLar | 857 |
Y
irmi
d
okuzuncu
l
em
’
a
yâ Gafûr:
ey suç bağışlayan, mer-
hamet eden, günahları bağışlayan
Allah.
yâ Hakîm:
ey her şeyi bir mak-
satla uygun ve faydalı yaratan,
hikmet sahibi Allah.
yâ Kadîm:
ey başlangıcı, evveli ve
sonu olmayan Allah.
yâ mevcûd:
ey var olan Allah.
yâ mucîd:
ey yaratan, yoktan var
eden Allah.
yâ muhsîn:
ey iyilik yapan, ba-
ğışta bulunan Allah.
yâ müdebbir:
ey tedbirli olan ve
her şeyin sonunu gözeterek iş ya-
pan Allah.
yâ mün’im:
ey nimet veren, ikram
eden, yedirip içiren Allah.
zeval:
sona erme, yok olma, ölme,
ölüm.
zevi’l-ukul:
akıl sahibi.
zîşuur:
şuurlu, şuur ve bilinç sa-
hibi.
zulümat-ı adem:
yokluk ve hiçlik
karanlıkları.
âlâm:
elemler, acılar, sızılar.
arız:
gelen, sonradan ortaya
çıkan.
Bâkî-i Sermedî:
ezel ve ebedî
kuşatan sonsuzluk sahibi Al-
lah.
celp:
çekme, çekiş.
ehl-i isyan:
isyan edenler.
ehl-i taat:
Allah’ın emirlerini
yerine getirenler.
ey Kerîm:
ey ikram ve ihsanı
bol olan Allah.
ey mürebbî:
ey terbiye eden
ve yetiştiren Allah.
fenalık:
kötülük.
ferah:
iç, gönül açıklığı, sevinç,
sevinme.
havl:
güç, kuvvet.
hüzün:
keder, hüzün.
İlâhî:
ey Allah’ım!
mehasin:
güzellikler, iyilikler.
metalip:
istekler, arzular.
muhafaza:
koruma, saklama.
nikmet:
şiddetli ceza, eza ve-
rerek cezalandırma.
nimet:
iyilik, lütuf, ihsan.
nokta-i istinat:
dayanak nok-
tası.
nur-i vücut:
varlık nuru, nurun
kendi vücudu.
sahib-i himmet:
himmet ve
gayret sahibi. Allah rızasına
yönelik kalb isteğei ile ciddî
çalışan kimse.
sevk:
gönderme, yollama,
ulaştırma.
sürur:
sevinç.
tahassür:
hasret çekme, öz-
lem.
tezyin etmek:
süslemek, ziy-
netlendirmek.
yâ Celîl:
ey sonsuz büyüklük
ve heybet sahibi olan Allah.
yâ Cemîl:
ey çok güzel olan
Allah.