Lem'alar - page 859

İlâhî! Hastalıklardan kurtaracak havl ve afiyet verecek
kuvvet, ancak senin havl ve kuvvetindir
yâ Şâfî, yâ Muafî!
İlâhî! elemlerden kurtaracak havl ve emellere kavuştu-
racak kuvvet, ancak senin havl ve kuvvetindir
yâ Müncî,
yâ Muğîs!
İlâhî! zulümattan kurtaracak havl ve envara kavuştura-
cak kuvvet, ancak senin havl ve kuvvetindir
yâ Nur, yâ
Hâdî!
İlâhî! Şerlerden mutlak kurtaracak havl ve hayırların as-
lına kavuşturacak kuvvet, ancak senin havl ve kuvvetin-
dir ey bütün hayırlar elinde bulunan ve her şeye gücü ye-
ten kadîr, ey ibadını her hâliyle gören
Basîr,
ey mahlû-
katının bütün ihtiyaçlarından haberdar olan
Habîr!
İlâhî! Maasiden koruyacak senin ismetinden başka havl
ve taate muvaffak kılacak senin tevfikinden başka kuvvet
yoktur
yâ Muvaffık, yâ Muîn!
İlâhî! nev’im olan insanlara ve cinsim olan hayvanata
duyduğum şiddetli alâka münasebetiyle,
(1)
p
är
ƒn
Ÿr
G o
án
?p
F B Gn
P m
¢ùr
Øn
f t
?o
c
ayetinin tehditkârâne ikazları
nev’ime ve cinsime müteallik bütün emellerimi söndürü-
yor. Ve onların ölümünü bana haykırıyor. İşte bu mevt
ve firaktan neş’et eden hüzn-i elîmden kurtaracak ancak
senin havlin, zeval bulanların kalb ve ruhumdaki yerini
teselli ile dolduracak ancak senin kuvvetindir. Çünkü sen
her şeye kâfisin ve hiçbir şey senin yerini tutamaz.
Lem’aLar | 859 |
Y
irmi
d
okuzuncu
l
em
a
neş’et:
meydana gelme, hasıl
olma.
nevi:
tür, çeşit.
ruh:
can, insandaki canlılığın ve
diriliğin, iradeyle ilgili ve irade dışı
hareketlerin ve idrak kabiliyetinin
kaynağı, nefis.
şer:
kötülük.
taat:
itaat etme, boyun eğme,
emre uyma.
tehditkârâne:
tehdit savurarak,
korkutarak.
teselli:
avutma.
tevfik:
yardım.
yâ Hâdî:
ey mazluma yardım
eden Allah.
yâ muafi:
ey afiyet verici, belâ ve
musibeti def eden Allah.
yâ mugîs:
ey yardım eden Allah.
yâ muîn:
ey yardım eden Allah.
yâ muvaffık:
ey başarıya ulaştı-
ran; Allah.
yâ müncî:
ey necat veren, sıkıntı-
dan kurtaran Allah.
yâ Nur:
ey nur sahibi Allah.
yâ Şâfî:
ey şifa veren Allah.
zeval:
sona erme, yok olma.
zulümat:
karanlıklar, dinsizlik, zu-
lüm ve küfür.
afiyet:
sağlık, esenlik.
alâka:
ilgi, ilişki.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cüm-
lesi.
Basîr:
gören, görücü mana-
sında İlâhî isimlerden.
elem:
dert, üzüntü, kaygı, acı.
emel:
ümit, umma, arzu.
envar:
nurlar, ışıklar.
firak:
ayrılık, ayrılma, hicran.
haberdar:
haberi olan, bilen.
Habîr:
her şeyi bilen, her şey-
den haberi, bilgisi olan Allah.
havl:
güç, kuvvet.
hayır:
iyilik.
hayvanat:
hayvanlar.
hüzn-i elîm:
acı veren üzüntü.
ibad:
kullar, ibadet edenler.
ikaz:
dikkat çekme, uyarma,
uyandırma.
İlâhî:
ey Allah’ım!
ismet:
günahsızlık, masumluk.
Kadîr:
kudret sahibi olan ve
her şeye gücü yeten Allah.
kâfi:
yeter, yetecek.
mahlûkat:
yaratılmışlar, yara-
tıklar.
maasi:
günah.
mevt:
ölüm, vefat.
mutlak:
kayıtsız, şartsız, ke-
sin.
muvaffak:
neticeye varan, so-
nuç alan.
münasebet:
uygunluk.
müteallik:
ilgili, ilişiği olan,
alâka.
1.
Her nefis ölümü tadıcıdır. (Âl-i İmran Suresi: 185.)
1...,849,850,851,852,853,854,855,856,857,858 860,861,862,863,864,865,866,867,868,869,...1406
Powered by FlippingBook