Lem'alar - page 753

kâinatın tanzimatındaki hikmet-i amme; tezyinatında-
ki inayet-i tamme; taltifatındaki rahmet-i vâsia; terbiye-
sindeki erzak ve iaşe-i şamile;
Fâtır
’ının şuunat-ı zati-
yesine mazhariyetiyle acip bir sanat izhar eden hayatı;
tahsinatındaki mehasin-i kastiye; mevcudatının zevaliyle
beraber onlarda in’ikâs eden tecelliyat-ı cemaliyenin de-
vamı; kâinatın kalbinde,
Ma’bud’
una karşı sadık aşk;
cezbelerinde zahir olan incizap; kâinattaki bütün kâmil-
lerin, onun
Fâtır’
ının vahdetine dair ittifakları; eczasında
fayda ve maslahatları gözeten tasarrufat; nebatatındaki
hakîmâne tedbir; hayvanatındaki kerîmâne terbiye; er-
kânının tagayyüratındaki mükemmel intizam; külliyetinin
intizamında gözetilen cesim gayeler; maddeye ve zama-
na muhtaç olmayarak ve gayet kemaldeki bir hüsn-i sa-
natla def’aten icat edilmesi; sınırsız imkânat içinde mü-
tereddit mevcudatına verilen hakîmâne teşahhusat; ga-
yet kesretli ve mütenevvi hacetlerinin, ellerinin yetişme-
diği en küçük matlâplarına kadar, umulmadık tarzda ve
hesapsız bir şekilde, lâyık ve münasip vakitte kaza edil-
mesi; zaafında tecelli eden kuvvet-i mutlaka; aczinde te-
celli eden kudret-i mutlaka; cümudunda tezahür eden
hayat; cehline rağmen her şeyi her şe’niyle ihata eden
küllî şuur; tagayyürden münezzeh bir tağyir edicinin vü-
cudunu istilzam eden tagayyüratındaki intizam-ı mükem-
mel; bir merkez etrafındaki mütedahil daireler gibi müt-
tefik tesbihatları; istidat lisanıyla, ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla ve
ıztırar lisanıyla edilen üç nevi duaların makbuliyeti; mev-
cudatın münacatları ve ibadetleriyle mazhar oldukları
Lem’aLar | 753 |
Y
irmi
d
okuzuncu
l
em
a
yalvarma.
münasip:
uygun, ilgili, orantılı.
münezzeh:
muhtaç olmayan,
arınmış, temiz, arı, pak, kusurdan
uzak, berî.
mütedahil:
birbirine geçen, birbi-
rine geçmiş, karışmış.
mütenevvi:
türlü, çeşitli, muhte-
lif.
mütereddit:
kararsız.
müttefik:
birleşen, anlaşan, an-
tlaşma ile bağlanan.
nebatat:
bitkiler.
nevi:
çeşit.
rahmet-i vâsia:
bütün mahlûkatı
içine alan genişlikte ve bol rah-
met.
sadık:
doğru, gerçek.
sanat:
bir şeyi yapmada gösterilen
ustalık, ustalık, hüner.
şekil:
biçim.
şe’n:
iş, hâl, durum, şan, bir şeyin
özelliğinin fiili görünümü, sonucu.
şuunat-ı zatiye:
Allah’ın zatına
has işleri ve emir dairesine ait ka-
nunları.
şuur:
bir şeyi kavrama gücü; an-
layış, idrak, bilinç.
tagayyür:
değişme, başkalaşma.
tagayyürat:
başkalaşmalar, değiş-
meler.
tağyir edici:
değiştirici.
tahsinat:
beğenmeler, güzel bul-
malar.
taltifat:
taltifler, iltifatlar.
tanzimat:
intizamlar, düzenleme-
ler, düzenlilikler.
tarz:
biçim.
tasarrufat:
tasarruflar, idare et-
meler, kullanımlar.
tecelli:
belirme, bilinme, görünme.
tecelliyat-ı cemaliye:
Cenab-ı
Hakkın şefkat, merhamet, rahmet
ve muhabbet gibi manaları ihtiva
eden Cemal isminin tecellileri.
tedbir:
önlem.
terbiye:
yetiştirme, besleyip bü-
yütme, eğitme.
tesbihat:
Cenab-ı Hakkın bütün
noksan sıfatlardan uzak ve bütün
kemal sıfatlara sahip olduğunu
ifade eden sözler.
teşahhusat:
şahıs hâline girmeler,
şekillenmeler.
tezahür eden:
ortaya çıkan, beli-
ren, görünen.
tezyinat:
süsler, süslemeler.
vahdet:
birlik.
vücut:
var olma, varlık.
zaaf:
zayıflık, iktidarsızlık, güçsüz-
lük.
zahir:
görünen, görünürdeki.
zeval:
sona erme, yok olma.
istilzam etme:
gerektirme.
ittifak:
birleşme, birlik.
izhar:
açığa vurma, meydana
çıkarma.
ıztırar:
zorunluluk, çaresizlik,
ihtiyaç.
kâinat:
yaratılmış olan şeyle-
rin tamamı, bütün âlemler, ev-
ren.
kâmil:
noksansız, mükemmel.
kaza:
olacağı Cenab-ı Hak ta-
rafından bilinen ve takdir olu-
nan şeylerin zamanı gelince
yaratılması.
kemal:
tam ve eksiksiz olma;
erginlik, mükemmellik.
kerîmâne:
cömertçe, bol ih-
san ve ikram ile.
kesretli:
çokça, çokluk.
kudret-i mutlaka:
sonsuz ve
sınırsız kudret.
kuvvet-i mutlaka:
sınırsız,
gerçek kuvvet.
küllî:
umumî, bütün, hepsi.
külliyet:
bütünlük, tümlük.
lâyık:
yakışan, yaraşır, uygun.
lisan:
dil.
ma’bud:
kendisine tapınılan,
kulluk edilen Allah.
makbuliyet:
beğenilmişlik, ge-
çerlilik.
maslahat:
faydalı iş, maksat,
güzel davranış.
matlâp:
istenilen şey, istek.
mazhar olmak:
iyi bir şeye er-
mek, ulaşmak.
mazhariyet:
mazharlık, ayna
olma, görünme yeri olma.
mehasin-i kastiye:
kastedi-
lendeki güzellikler.
mevcudat:
var olan her şey,
mahlûklar, yaratılmış şeylerin
tamamı.
mükemmel:
tam, eksiksiz.
münacat:
Allah’a dua etme,
1...,743,744,745,746,747,748,749,750,751,752 754,755,756,757,758,759,760,761,762,763,...1406
Powered by FlippingBook