Kastamonu Lahikası - page 19

Ben, daha ziyade yazacaktım, fakat şimdi birisi posta-
haneye gitmek üzere olduğu için acele ettiğinden kısa
kestim.
duanıza muhtaç
.´.¢S
2
·
(2)
z/
?p
ó r
ªn
ë
p
H
o
íu
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
A r
Àn
T r
øp
e r
¿p
Gn
h{
(1)
@ /
¬p
ª°r
SÉp
H
p
?p
FÉn
bn
O p
än
ôp
°TÉn
Y p
On
ón
©p
H o
¬o
JÉn
c n
ôn
Hn
h $G o
án
ª r
Mn
Qn
h r
ºo
µ` r
«n
?n
Y o
?n
Ó° s
ùdn
G
(3)
p
¥Gn
ôp
Ør
dG p
?És
`jn
G
Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Hizmet-i Kur’âni-
yedeKuvvetli, DirayetliArkadaşlarım!
Bu zaman cemaat zamanıdır. Ehemmiyet ve kıymet,
şahs-ı manevîye göre olur. Maddî ve ferdî ve fânî şahsın
mahiyeti nazara alınmamalı.
Hususan benim gibi bir bî-
çarenin kıymetinden bin derece ziyade ehemmiyet ver-
mekle bir batmanı kaldırmayan zaif omuzuna, binler bat-
man ağırlığı yüklense, altında ezilir.
lillâhilhamd,
Risaletü’n-Nur bu asrı, belki gelen istik-
bali tenvir edebilir bir mu’cize-i Kur’âniye olduğunu
çok
tecrübeler ve vakıalar ile körlere de göstermiş. ona ait
methüsenanız tam yerindedir. Fakat, bana verdiğinizden
binden birine de kendimi lâyık göremem. Yalnız, pek
K
astamonu
L
âhiKası
| 19 |
maddî:
madde ile alâkalı, cisma-
nî.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası, ni-
teliği.
methüsena:
methedip övmek.
mu’cize-i Kur’âniye:
Kur’ân’a ait
mu’cize.
nazar:
bakış, dikkat.
Risaletü’n-nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eserleri-
nin adı.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
şahs-ı manevî:
manevî şahıs,
belli bir kişi olmayıp bir cemaat-
teb meydana gelen manevî şahıs.
tenvir:
nurlandırma, aydınlatma,
ışıklandırma.
vakıa:
olay.
zaif:
zayıf.
ziyade:
çok, fazla.
asır:
yüzyıl.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
batman:
eski ağırlık ölçüle-
rinden olup, iki okka ile sekiz
okka arasında değişen ağırlık
ölçüsü.
bîçare:
çaresiz, zavallı.
cemaat:
topluluk, aralarında
çeşitli bağlar bulunan insanlar
topluluğu.
dirayetli:
bilgili, kavrayışlı.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehemmiyet:
önem, değer,
kıymet.
fânî:
ölümlü, geçici.
ferdî:
şahsî, bireysel.
hizmet-i Kur’âniye:
Kur’ân
hizmeti.
hususan:
bilhassa, özellikle.
istikbal:
gelecek zaman.
kıymet:
değer.
lillâhilhamd:
Allah’a hamd ol-
sun ki!.
1.
Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki, Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı, ayrılık günlerinin dakikalarının aşireleri adedince üze-
rinize olsun.
1...,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18 20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,...478
Powered by FlippingBook