Asâ-yı Mûsa - page 79

tevbe kapısıyla gir.” tâ cehennemin vücudu, değil kor-
kutmak, belki sana cennetin lezzetlerini tam bildirsin ve
senin ve hukuklarına tecavüz edilen hadsiz mahlûkatın
intikamlarını alsın, sizi keyiflendirsin. eğer sen dalâlette
boğulup çıkamıyorsan, yine
cehennemin vücudu bin de-
rece idam-ı ebedîden hayırlıdır. Ve kâfirlere de bir nevi
merhamettir
. Çünkü insan, hatta yavrulu hayvanat dahi,
akrabasının ve evlâdının ve ahbabının lezzetleriyle ve sa-
adetleriyle lezzetlenir, bir cihette mes’ut olur. Şu hâlde
sen, ey mülhit, dalâletin itibarıyla ya idam-ı ebedî ile ade-
me düşeceksin veya cehenneme gireceksin! Şerr-i mahz
olan adem ise, senin bütün sevdiklerin ve saadetleriyle
memnun ve bir derece mes’ut olduğun umum akraba ve
asıl ve neslin seninle beraber idam olmasından binler de-
rece cehennemden ziyade senin ruhunu ve kalbini ve
mahiyet-i insaniyeni yandırır. Çünkü,
cehennem olmaz-
sa, cennet de olmaz
. Her şey senin küfrün ile ademe dü-
şer. eğer sen cehenneme girsen, vücut dairesinde kal-
san, senin sevdiklerin ve akrabaların ya cennette mes’ut
veya vücut dairelerinde bir cihette merhametlere mazhar
olurlar. demek, her hâlde cehennemin vücuduna taraf-
tar olmak sana lâzımdır.
cehennem aleyhinde bulunmak,
ademe taraftar olmaktır
ki, hadsiz dostlarının saadetleri-
nin hiç olmasına taraftarlıktır.
evet, cehennem ise, hayr-ı mahz olan daire-i vü-
cudun Hâkim-i zülcelâl’inin hakîmâne ve âdilâne bir
hapishane vazifesini gören dehşetli ve celâlli bir mevcut
AsA-yı MûsA
M
eYve
R
isalesi
| 79 |
sekiZinCi mesele
küfür:
Allah’ın varlığına, birliğine
inanmama, müşriklik, imansızlık.
mahiyet-i insaniye:
insanın esası,
iç yüzü, vasfı, aslı, hakikati.
mahlûkat:
Allah tarafından yaratı-
lanlar.
mazhar:
nail olma, şereflenme.
memnun:
hoşnut, razı.
merhamet:
acımak, şefkat göster-
mek, korumak, esirgemek.
mes’ut:
saadetli, bahtlı, mutlu.
mevcut:
var olan, bulunan, olan.
mülhit:
İslam dininden ayrılan, Al-
lah’ı inkar eden, dinsiz, imansız.
nesil:
soy-sop, zürriyet.
nevi:
çeşit, tür.
ruh:
dirilik kaynağı, hayatın temeli
ve sebebi olan manevî varlık.
saadet:
mutluluk.
sure:
Kur’ân-ı Kerîm’in ayrıldığı
114 bölümden her biri.
şerr-i mahz:
tamamen kötülük, iyi
tarafı hiç olmayan; zararı, fenalığı
yüzde yüz olan şer ve musibet.
taraftar:
taraflı, birinin veya bir
grubun tarafını tutan, bir tarafı
destekleyen.
tecavüz:
saldırma, sataşma, baş-
kasının hakkına dokunma.
tevbe:
işlenmiş bir günahtan piş-
manlık duyup Allah’tan af dileme
ve bir daha işlememek üzere söz
verme.
umum:
bütün.
vazife:
görev.
vücut:
var olma, varlık.
Zuhruf:
Kur’ân-ı Kerîm’in 43. sure-
sidir. Mekke’de nazil olmuştur (54.
ayeti Medine’de). 89 ayettir.
adem:
yokluk.
âdilâne:
adaletli olana yakışır
bir surette, doğrulukla, âdilce-
sine.
ahbap:
dostlar.
aleyh:
karşı, karşıt.
asıl:
soy, nesep.
celâl:
sonsuz büyüklük, haş-
met, ululuk, yücelik ve haş-
met sahibi olan Allah.
cihet:
yön.
daire-i vücut:
varlık dairesi.
dalâlet:
iman ve İslâmiyetten
ayrılmak, azmak, doğru yol-
dan ayrılma, azma, batıla yö-
nelme.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
evlât:
veletler, çocuklar.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
hakimâne:
hikmetli bir şekil-
de.
Hâkim-i Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük ve haşmet sahibi olan,
her şeye hükmeden, Allah
(c.c).
hayr-ı mahz:
mutlak hayır,
hayrın ta kendisi.
hayvanat:
hayvanlar.
hukuk:
haklar.
idam:
yok olma.
idam-ı ebedî:
dirilmemek
üzere yok oluş, ahiret inancı
olmadığı için ölümü ebedî
yokluğa gitmek olarak görme.
intikam:
öç alma, kendisine,
bulunduğu topluluğa veya be-
nimsediği bir şeye karşı yapı-
lan tecavüze, kötülüğe karşılık
verme, misillemede bulunma.
itibar:
değer.
kafir:
Allah’ı ve İslamiyeti in-
kar eden, dinsiz.
1...,69,70,71,72,73,74,75,76,77,78 80,81,82,83,84,85,86,87,88,89,...570
Powered by FlippingBook