KIYAMET DOSYASIYLA MAYIS SAYISINI ÇIKARTAN İLİM VE İRFAN DERGİSİBU AY, ’ÖLÜM VE KIYAMET DEHŞETİ’ KONUSUNU İŞLEDİ.
Ölüm, kabir ve kıyamet gerçeğini kapağına taşıyan İlim ve İrfan dergisi’nde, Kıyamet Kur’ân diliyle anlatıldı. Dosya kapsamında farklı kişilerin yazıları yer alıyor. Doç. Dr. Ahmet Albayrak ölüm kavramından hareketle bu kavramın ve anın insan için oluş ve önemini hatırlatıyor. Doç. Dr. Albayrak, ölüm ve ahiret için en önemli hazırlığın ruhumuzu manevî gıdalarla beslemek olduğuna işaret ediyor.
Kıyamet ahiret hayatının başlangıcıdır
Kalıcı yurdumuzun ahiret yurdu olduğunu yazısında söyleyen Prof. Dr. Ali Akpınar, “Kıyamet, bizim geçici yurttan kalıcı yurdumuza hicretin aracıdır” diyerek âyet-i kerimeyi hatırlattı, “Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Asıl hayat ahiret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler!” _Ankebut, 64_
Kıyametin ahiret hayatının başlangıcı olduğunu söyleyen Akpınar, “Dolayısıyla, insanlık için çok önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü kıyametle birlikte, ilk yaratılıştan itibaren, kıyamete kadar yaşamış ve ölüp gitmiş, isimleri unutulmuş, kemikleri çürümüş toprak olmuş bütün canlılar diriltilip ayağa kalkacaklardır. En önemlisi de kâinatın efendisi, yeryüzünün halifesi insanın diriltilip ayağa kalkmasıdır kıyamet. O güne kadar geçici bir süre de olsa zalimlerin, azmanların dedikleri olmuş, birtakım haksızlıklara fırsat verilmiştir. Ancak o gün her konuda ve herkes için yalnızca Cenâb-ı Hakk’ın hükmü geçerli olacaktır. Zira o gün hükümranlık, bütünüyle yalnızca kahhar olan yüce Allah’a ait olacak ve bu gerçeği, inanan inanmayan herkes görecek ve kabul edecektir. İşte bütün bu sebeplerden dolayı o günün adı kıyamettir. Canlıların kıyam ettiği, hakkın hakim ve kaim olduğu gün. Batılın sesinin bütünüyle kısıldığı ve yalnızca hakkın gündemde olduğu gün” dedi.
Vaiz olarak ölüm yeter
İnsanın imtihan için gönderilmiş olduğu dünyanın hakikati, dünya hayatının sonu olan ölüm hadisesi ve ölüm sonrası başlayan ahiret hayatının keyfiyeti dinin ana konularından olduğunu söyleyen Dr. İbrahim Baz, her nefsin ölümü tadacağı âyetini hatırlatarak yazısına şöyle devam etti, “Bireysel kıyamet olan ölüm ve dünya hayatının son bulması olan kıyamet, haşr ve ahiretteki Cennet ve Cehennem hayatı ibretle bakanlar için dehşet verici şekilde tasvir edilmiştir. Galetle geçen günlerin geri dönüşü olmadığının idraki ile kıyamet gelmeden kalbi bir kıyam oluşturmak ve kalan ömrünü Allah rızasına göre tanzim etmenin gayretinde olmak konusunda günümüz insanı daha fazla hassasiyet göstermeye muhtaçtır. Zira maddeyi, makineyi, aklı ve dünya hayatının lezzetlerini merkeze alan günümüz Batı dünyasının şekillendirdiği hayat tarzı, bütün insanlığı kuşatmaya başlamıştır. Bu seküler sistem, hümanizm felsefesi ile, Allah’a karşı insanı kutsarken, Allah’ı dünyadan uzaklaştırmaya ve gökyüzüne göndermeye çalışmaktadır. Dünya boyutlu bu hayat anlayışı, tabiî olarak hayatın sonunu, hakkı ve hesabı unutturan, fırsatları değerlendirme düşüncesinde olan, haz peşinde koşan, kanun ve adaleti yalnız bu dünyalık düşünen bir anlayışı yaygın hale getirmektedir. Bunun neticesinde; günahı günah görmeyen, kimse görmezse her işi mübah sayan, bütün yapıp ettiklerini özgürlük kavramı içerisine sıkıştıran ve nihayet ölümsüzmüş gibi yaşamaya çalışan bir insan topluluğu doğmaktadır. Tasavvuf ehli, her devirde değişik boyutlarda yaşanan bu yoldan saplamalara karşı irfan ve hikmet dairesinde dünyayı, ölümü ve ahiret hayatının hakikatini detaylı şekilde izah etmiş, yol arkadaşlarını ve insanları uyarmaya ve uyandırmaya çalışmıştır.”
Erhan Akkaya - İstanbul