İnsanın ve bilhassa Müslümanın ölçüsü İslam dininin temel esası olan Kur’an ve peygamberimizin hadisleri ile sünneti seniyyesidir.
Kur’an vasıtası ile Allah bize, “Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez” buyurmaktadır. Peygamberimiz ise, “Komşusu aç iken kendisi tok olan bizden değildir” buyurmaktadır. Bu ölçülere uyan müslüman zaten geçim sıkıntısı çekmez, iktisad eder onun için bereket bulur.
Helal haram demeden kazanan ve har vurup harman savuran insan kazancında bereket, evinde huzur bulabilir mi? Atalarımız, “haramın harmanı olmaz” demişler.
Bu günkü kargaşalık ve huzursuzluğun nedeni Bediüzzaman’ın tesbiti ile iki kelimedir. Birincisi “Ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölsün bana ne” ikincisi, “Sen çalış ben yiyeyim.” Bu iki kelimenin kökünü kazıyacak ise, zekatın verilmesi ve faizin yasaklanmasıdır.
Maalesef bugün dünyada ve ülkemizde her ikisi de mevcuttur. Faiz sonuna kadar kullanılmakta, zekat ise Allah’ın emrince yerine getirilmemektedir. Ayrıca Allah’ın yasakladığı israf alıp başını gitmiş, Allah’ın emri olan iktisattan uzaklaşılmıştır. Başta yöneticilerimiz olmak üzere herkes ölçüsüz harcama ile israfta boğulmaktadır.
Yöneticilerimiz ülke çapında tasarrufa yönelmeden ziyade israf içerisinde yüzmektedir. Millete de iktisat edip şükretmelerini telkin etmektedirler.
Fakir fukara kazandıkları ile geçinememekte bu nedenle bankalardan kredi alarak borç bataklığında yüzmekte, kullandığı kredilerinin faizine yetişememektedir. Aşırı şekilde harcama ise sanki teşvik edilmektedir. Bankalar önüne gelene kredi kartı vermekte, kredi kartını alanlar ise, geri ödemesini düşünmeden harcama yapmaktadır. Ödeme günü geldiğinde ise, bir çok kişi ödemekte güçlük çekmekte ve iflasa ve icraya kadar giden neticeler ortay çıkmaktadır.
Eskiden on kalem malzemeye ihtiyaç duyuyorduk şimdi yüz kalem belki de daha fazla şeye ihtiyaç duymaktayız. Hasılı ihtiyaçlar fazlalaşınca harcama artıyor gelir az harcama fazla ise her yıl açık veriliyor, gün geliyor borç yükünün altından kalkmak mümkün olmuyor. Kısacası iktisad eden bereket bulur ve geçim sıkıntısı çekmez.Yeter ki İslam’ın emirlerine uyalım.
Zenginlerimiz, mallarının zekatını, alimlerimiz de zekasının zekatını verseler, yani ilmini bu milletin yolunda kullansalar biz de medeni kalkınmış dünya ülkelerinin arkalarından yetişiriz. Haydi hep birlikte çalışalım gerisi devleti yönetenlere kalmış bir iştir onu da yetkililer düşünsün vesselam...