Bozdağ, yatırım yapılan ülkede yolsuzluğun olmayacağını iddia etti.

Bozdağ, Afyonkarahisar’da AK Parti Merkez İlçez Kongresi'nde yaptığı konuşmada 17-25 Aralık’ın Türkiye’deki istikrarı bozmak için bir kılıf olarak kullanıldığını ileri sürdü. Bozdağ, “17-25 Aralık yolsuzluk olsaydı sadece eğer, buna en büyük müeyyideyi biz uygulardık emin olun. Ancak yolsuzluk merhalesiyle, yolsuzluk kılıfıyla, Türkiye’nin iktidarını yitirmek istikrarını yok etmek, Türkiye’nin başı dik olan yürüyüşünü başını eğik bir yürüyüşe döndürmek Türkiye’yi yeniden yönetilemez bir ülkeye dönüştürmek isteyenler olunca, bunların karşısında bizde elbette bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada duracağız.” dedi.

“YATIRIM VARSA YOLSUZLUK YOKTUR”

Bakan Bozdağ, yatırım olan bir ülkede yolsuzluğun olmayacağını ifade ederek, bugün Türkiye’nin 234 milyar dolardan 820 milyar dolarlık bütçeye geldiğini, geldiyse bunun yolsuzluğun olduğu yerde olamayacağını kaydetti. Bozdağ, “Bizim nüfusumuz 65 milyondan 76 milyona çıktı. Gökten ne para indi nede yerden define bulduk biz. Nasıl oldu bu. Hazineyi adam gibi bekledik Milletin kör kuruşuna sahip çıktık. Bu kadar baraj, yol hızlı tren, havaalanları, hastaneler, bunlar yolsuzlukla Türkiye bunların onda birini değil yüzde birini yapabilir mi?” diye konuştu.

Bozdağ, kendilerinin iktidardan gitmesi halinde CHP ve MHP’nin ülkeyi 6 ay yönetemeyeceğini ileri sürdü. Bozdağ, şunları söyledi: “Eğer kazara bir gün değişim olsun samimi söylüyorum, çok net söylüyorum. 6 ay bizim kurduğumuz düzenin ne bu Bahçeli, ne bu Kılıçdaroğlu sürdüremez. 6 ay boyunca. Çünkü onların yaptıkları bizim yaptıklarımıza ermiyor. Her şeyi yanlış yaptığımızı düşünüyorlar. Doğruları da görmüyorlar. Dünya görüyor ancak onlar dönen dünyanın hala farkında değiller. Biz dünyanın döndüğüne inanıyor ve bu farkındalıkla dünya nereye gidiyorsa oraya Türkiye daha önce gitsin diye koşuyoruz.”

“Ben 17 Aralık’ın, 25 Aralık’ın gerçek yüzleri milletin görmesi bakımından önemli bir fonksiyon icra ettiğini düşünüyorum” diyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü; “ Milletimizin dil ve hizmet eğitimleriyle uğraştığını düşündüğü, iyi insan yetiştirmekle uğraştığını düşündüğü, başka yerlerde okullar açmakla uğraştığını düşündüğü bazı çevrelerin nelerle uğraştığına dair bir fikir sahibi olma bakımından çok büyük faydası oldu. Herkes hoşgörülü, ılımlı, olumlu, şiddetten, tehditten, küfürden, hakaretten uzak insanlar diye değerlendirmeler yapıyor. Kendilerini öyle takdim ediyorlardı. Peki şimdi Cumhurbaşkanımıza küfürler yapanlar, hakaretler yapanlar, tweet’lerinden, televizyonlarından, köşelerinden, mikrofonlarından konuşanlar soruyorum, hangi ılımlı anlayışa bu uyuyor? Hangi hoşgörü kitabında bu yazıyor? Kur’an’ın, hadisin neresinde bu yazıyor? Sevin sevmeyin, sayın saymayın insanların anasına, avratına, ailesine, mezhebine sövmek, hakaret etmek, küfür etmek hangi kitapta doğru kabul ediliyor? İslam’da doğru kabul edilmez. Hıristiyanlıkta da yok. Yahudilikte de yok. Budizmde de yok. Hiçbir yerde yok. Öte yandan dindarlık diyeceksiniz, öte yandan biz Elhamdülillah biz Müslüman’ız diyeceksiniz öte yandan da küfrün, hakaretin en alasını yapacaksınız. Bunun adı ikiyüzlülüktür. Onun için ben 17 Aralık’ta Cenab-ı Allah’ın perdeyi kaldırıp; bakın eğitim, din gibi iyi şeylerle uğraştığını düşündüğünü kişiler neler uğraşıyor diye millete bir gerçek takdimi yapıldığını düşünüyorum.”