CHP yönetiminde görev üstlenen Prof. Dr. Sencer Ayata, “Seçim kazanmanın yolu ise artık ittifaklardan geçiyor” dedi.
‘Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi’ olarak yürürlüğe giren yeni sistemde, cumhurbaşkanı seçiminin oylamaya katılanların en az yüzde 50+1’inin desteğine bağlanması; seçim barajları sebebiyle Türkiye’de geçmiş seçimlerde de gündeme gelen ittifakları çok daha kritik bir eşiğe getirdi. Siyasal ittifaklar artık, Türkiye’de siyasetin en önemli seçim stratejisini oluşturuyor, sonuçlarını inşa ediyor. CHP yönetiminde görev üstlenen Prof. Dr. Sencer Ayata konu ile ilgili T24’ün sorularını cevapladı.
Kutuplaşmayı keskinleştirdi
Başkanlık sisteminin siyasetin parametrelerini değiştirdiğini söyleyen Ayata, “Başkan yasama yetkisine ortak oldu. Devleti tepeden tırnağa düzenleyebiliyor. Yargının üst düzey görevlilerini atıyor. Bütçe yapıyor. Kamunun kaynaklarını istediği biçimde dağıtabiliyor. Bu kendisine siyasî gücün yanı sıra büyük bir ekonomik güç kazandırıyor. Başkanın yetkilerinin artması siyasî iktidarın otoriterleşme eğilimini büsbütün arttırdı. Kutuplaşmayı daha da keskinleştirdi. Böylesine büyük bir güce sahip olmak, 50+1 diye ifade edilen oy oranının yakalamakla mümkün oluyor. Bu başkanlık sisteminin getirdiği önemli bir değişiklik. Seçim kazanmanın yolu ise artık ittifaklardan geçiyor. İkincisi, ittifakların zorunlu hale gelmesi baraj engelini fiilen ortadan kaldırdı. Yeni partiler kuruldu, yeni partiler kurulabilir. Siyasetin çok merak edilen sorularına yenileri eklendi. Kimler başkan adayı olacak? İttifaklar ne kadar kalıcı? Eskisinden çok farklı bir siyasî ortam ve iklim oluşmuş durumda. Partiler, kurumlar ve siyasî kamuoyu aslında hukuki tutarsızlıklar, muğlaklıklar ve eksiklerle dolu olan bu sisteme yönelik yeni yaklaşımlar geliştirmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
Parlamento komisyonları zayıflatıldı
“Başkanlık sisteminde gücün aşırı merkezileşmesi muhalefet partileri için açılan demokratik alanları daraltıyor” diyen Ayata şunları söyledi: “Nitekim Türkiye’de anayasa değişiklikleri ile parlamentonun yalnız denetleme değil yasama yetkileri de törpülendi. Parlamento komisyonları zayıflatıldı, bilgiye erişim olanakları kısıtlandı. Bütçe dahi yapamıyor. Yargının siyasallaşması muhalefet partilerinin özgürlük, hak, adalet arama kanallarını önemli ölçüde tıkadı. Cumhurbaşkanı devlet yönetiminde ve siyasette oyunun kurallarını gereğinde esneterek istediği yönde, istediği içerikte ve istediği zamanda değiştirebiliyor. Sonuçta iktidar partisi dahil tüm siyasi partiler yasal ve kurumsal güç kaybına uğramış durumda.”