Kişi düşünceleriyle hayatını baştanbaşa inşa eder. “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” (Mektûbat, Hakikat Çekirdekleri.)
Düşünce akılda gelişir. Akıl, anlama ve kavrama merkezi olan zihnimizin kullandığı bir araçtır. Bütün tabiî, maddî gerçeklikler gibi oda bir enerji alanıdır. Şahısların, hareket ve faaliyet olan hayatında yaşadığı olaylar bu tit- reşimlerin farklı seviyelerde görülen hareketidir. Titreşim dalgaları fikrin olumlu veya olumsuz olmasıyla değişken yapılara dönüşür.
Zihin müsbet düşüncede istikrarlı ve düzenli olarak yönlendirilirse, zamanla, bütün yaşanan deneyimlerin biriktiği tortu olan bilinçaltında pozitif enerji alanına bağlanılmasını sağlar. Olumlu enerji kalıntıları geri dönüşüme girer ve aynı tarz fikriyatı tekrardan meydana getirir. Aynı şekilde menfi enerji birikintileri de negatif senaryoları tekrar tekrar göz önüne getirir. Bu yüzdendir ki Risâle-i Nur, hakîkatleri menfiyi nazara vermeden anlatır.
Zihnin manyetik özelliği de vardır. Her şeyi, ya çekmekte veya itmektedir. Şahıslar birbirleri hakkında olan düşüncelerini sevgi ve saygı çerçevesinde tasarlar ise birbirlerine yakınlaşır, güzel bir ortam oluştururlar. Fikirlerini düşmanlık, kıskançlık gibi habis duygular perspektifinde oluştururlarsa birbirlerinden uzaklaşırlar. Aynı ortamda huzurlu bir şekilde yaşamaları zorlaşır. Dolayısıyla zihinde baskın titreşim olan titreşim alanı kişinin kendisine nasıl bir hayatı, şartları ve insanları çekeceğini veya iteceğini belirler.
Zihin gördüklerinden, işittiklerinden ve okuduklarından beslenir. Bu açıdan insan meşgul olduğu şeyleri gözden geçirmelidir. Medyanın menfi haber ve yönlendirmelerine mesafeli durmalı ve mihenge vurmalıdır. “Evet, bu zamanda merakla radyo vasıtasıyla ciddî alâkadarâne küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve manevî pek çok zararları vardır. Ya aklını dağıtır, mânevî bir divane olur; ya kalbini dağıtır, manevî bir dinsiz olur; ya fikrini dağıtır, mânevî bir ecnebî olur.”(Kastamonu Lâhikası, 30. Mektup)
Netice-i kelâm: Başarıyı talep eden evvelâ bu isteği zihnin telgraf tellerinde yayınlamalıdır. Kötü yaşanmışlıkların tesiri altında kalmamalı, müsbet düşünmeli ve iyimser olmalıdır. Beynine olumlu komutlar vermeli ve iyi enerji yaymalıdır. Kendi kendine -eğer ki yapılabilir bir şeyse- “ben bunu yapabilirim, göre- vimde iyiyim, sözümde dururum, kimseyi gücendirmem, dâvâma sahip çıkarım” demeli. Olumlu düşünceyi alışkanlık haline getirmeli. Zira inanıyorsak güçlüyüz demektir. Bu iddianın binlerce delili gözükmekle birlikte en büyük delili el ve kolsuz olarak doğan vaiz - araştırmacı - yazar Nick Vujicic’in hayatıdır.