Mühürsüz oy pusulası kullanıldığının delilini ortaya koyma imkanı da YSK’nın kararıyla kaldırıldı” diyen Feyzioğlu, “Bunun Türk seçim hukukundaki adı “tam kanunsuzluk” halidir” dedi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, “Hukuka aykırılık yapılmakla kalmadı, mühürsüz oy pusulası kullanıldığının delilini ortaya koyma imkânı da YSK’nın kararıyla kaldırıldı. Bunun Türk seçim hukukundaki adı “tam kanunsuzluk” halidir” diyen Feyzioğlu, bu durumda kanuna aykırılığın sonucu etkilediğini ispatlama ihtiyacının bulunmadığına dikkat çekti. Feyzioğlu, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) konuyu gündemine alarak 10-15 gün içinde açıklığa kavuşturması gerektiğini vurguladı.
Aradım, ama hukukî bir gerekçe bulamadım
Metin Feyzioğlu, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) mühürsüz oy kararının hukuka aykırı olduğunu ve yanlış bir kararla tüm sistemin üzerine gölge düşürüldüğünü söyledi. Mührün oy pusulasının dışarıdan getirilmesini önlemek için kanunca öngörülmüş bir tedbir olduğunu hatırlatan Feyzioğlu, YSK’nın ‘dışarıdan getirildiği ispatlanmadıkça mühürsüz oylar geçerlidir’ kararının çelişki olduğunu kaydetti. ‘YSK’nın mühürsüz oy pusulaları ve zarflarla ilgili kararının gerekçesini bir hukukçu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusu üzerine Metin Feyzioğlu: Ben hukuki bir gerekçe bulamadım bu kararda. 4,5 sayfada aradım ama tartışabileceğim bir hukuki gerekçe bulamadım. En sonunda şunu söylüyor: ‘Anayasa’ya göre ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No.lu protokole göre ben emredici kanun hükmünü görmezden geldim, diyor.
AİHM bakmalı
“YSK kararları nihaî karar olarak geçiyor kanunlarda” diyen Feyzioğlu, DW’de yer alan röportajda, “Ancak AYM’nin daha önceki kararlarında hissettirdiği yaklaşımı, ‘geneli ilgilendiren bir seçime müdahale ederim’ şeklindeydi. Bunu açıkça söylemedi, ama hissettirdi. Çünkü AİHM’yi esas alıyor. AİHM de ‘yerel seçimlere girmem, ama genel seçimle ilgili bir usulsüzlük olursa bu beni ilgilendirir, çünkü sözleşmenin uygulanmasını ilgilendirir’ diyor. Dolayısıyla AYM de AİHM gibi ‘yerele bakmam, ama geneli ilgilendiren seçimlere bakarım’ demelidir. Sonuçta bu bir genel seçim değil, ama herkesi genel seçimden daha fazla ilgilendiriyor. Bu gelecek nesilleri de ilgilendiren bir tercih olduğu için genel seçimden misliyle daha önemli ve etkileyici. Bu sebeple de AİHM içtihadını benimsemeye devam ederse bakması lâzım. Bizim göremediğimiz bir farklı nokta varsa da bunu ikna edici bir şekilde açıklaması lazım” ifadelerini kullandı.
‘YSK’nın fonksiyonu, kanunu uygulamaktan ibarettir’
Metin Feyzioğlu, “Hakkın özüne nasıl dokunulur? Hakkın özüne sahteciliğe izin verirseniz dokunulur. Eğer sahteciliği önlemenin önündeki en etkili yol olan mühür lüzumsuz kabul edilirse seçme-seçilme hakkının özüne dokunulmuş olur. YSK’nın kanuna göre verilemeyecek olan bir kararı verdiği açıktır. Kanunun ‘oy pusulasının arkası mühürlü olur, olmazsa oy pusulası geçersizdir’ diye açık bir hükmü var. Bu size, bana, YSK’ya ya da AİHM’e falan bir takdir yetkisi vermiyor. YSK yargı fonksiyonu görüyor. Yasama fonksiyonunu gören meclis mühür şartı koymuş, ‘mühürsüz olanlar geçersizdir’ demiş. YSK’nın fonksiyonu bu kanunu uygulamaktan ibarettir. Bu kanun kendisine lüzumsuz gelse de, yürürlükte olduğu sürece uygulanır. Yoksa kanunları işinize gelenler, işinize gelmeyenler diye ikiye ayırmanız gerekir” şeklinde konuştu.