“Sosyal Münasebetler Açısından Bediüzzaman’ın Örnek Şahsiyeti” seminerinde konuşan Eğitimci-Yazar Mustafa Öztürkçü, “Said NursÎ, insanları değerlendirirken, insanî ve islamî kriterleri esas almıştır” dedi.
Yeni Asya Vakfı’nda organize edilen “Sosyal Münasebetler Açısından Bediüzzaman’ın Örnek Şahsiyeti” semineri, Eğitimci-Yazar Mustafa Öztürkçü tarafından gerçekleşti. Açılış konuşmasını yapan Demokrat Eğitimciler Derneği Sekreteri M. Hanefi Örnek, “Sosyal ilişkilerde yaşayışı ve eserleri ile örnek bir şahsiyet olan Bediüzzaman, asr-ı saadeti nefsinde yaşayan bir Müslüman, bu ve gelecek asırları aydınlatacak olan bir ilim deryasıdır. 7’den 70’e kadar bütün sosyal katmanlara asrın mesajını sunarak hakka, hakikate, adalete, iman ve islama davet ederek yaşayan Allame-i cihandır” dedi.
İnsanÎ ilişkilerde nezihtir
Said Nursî’nin, insan ilişkilerinde nezihane davranmayı esas aldığını söyleyen Mustafa Öztürkçü, “Said Nursî, İnsanları değerlendirirken, insanî ve islamî kriterlerdeki değer ölçüleriyle yaklaşımını sürdürmüştür. Ondaki bu hususiyet kendini dost ve düşmana takdire mazhar etmiştir. Mesela, İstanbul’un Fatih semtinde kaldığı yıllarda sabah kahvaltısını yapmak için alacağı peyniri farklı dinden olan bir esnaftan alması, O’nun bu hususiyetindeki realiteyi ve insanî ilişkilerindeki nezaketi sergilemede açık bir misal teşkil etmektedir. ‘Bu hocaefendi çok mükemmel bir insandır, bunun kıymeti Türkiye’de bilinmiyor. Bizim ülkemizde olsa bu değerli insan, kıymeti paha biçilmez bir seviyede görülür’ diyerek teveccühü açıkça belirtmiştir. İnsanî ilişkilerdeki yolunu ‘Kavl-i leyyin’(yumuşak, enaniyeti olmayan söz) teşkil etmiştir.”
Devlet Şahs-ı manevÎ olmalıdır
“Said Nursî, bir devlet adamı değildir, fakat devlet ve milletlere fikirleriyle yön veren bir şahsiyettir. Fikirleri ve tespitleri devlet unsurlarının hayrına seyreden mahiyetleri taşımaktadır, ‘Bütünlüğü, birliği muhafaza şeklindeki pratik gayeye dayalı merkezi otoriteye sahip, ferdi haklarının teminatta olduğu, istibdattan uzak ve hürriyetlerin işlediği güçlü bir teşkilat olmalıdır.’ Devlet unsurunun bir ‘şahs-ı manevî’ olmasına dayalı bir bütünlük arz etmesi gereğini vurgular.”
MaddÎ ve manevÎ olarak kalkınmalıyız
Kalkınmada esas olan unsurun, ferdin dürüst bir niyetle göstereceği gayretle de eşdeğer olduğu kriterlerle hareket eden Üstad’ın, ülke ve insanların iyi sonuca varabileceklerinin mutlaklığını vurguladığını söyleyen Öztürkçü, “Kalkınmada esas olan ana kriterin maddî, ilmî ve teknik gelişmeleri alırken kişinin manevîyatına dair manevî değerlerine de önem verilmesi gerektiğine işaret eder. Kalkınmadaki değerlerin halli olması, ilmî ve teknik gelişmelere bigane kalınmaması hususunda rehber olmuştur. Bu hususta Japonları örnek vermesi de manidardır. Avrupa’yı tahlil ederken de Avrupa’nın güzelliklerini tavsiye etmiştir. Maddî ve manevî kalkınmayı esas alır. İlmî gelişmelerin faydalılığına dikkat çeker.”
Müsbet Hareket çizgisinden ayrılmamıştır
Said Nursî’nin toplumsal hadiselerdeki tavrının daima “Müspet Hareket” çizgisinde olduğunu ifade eden Öztürkçü, “Said Nursî, hayatında cereyan eden meselelerde daima toplumun ve devletin menfaatini ön planda tutarak, birinci derecede maruz kaldığı şahsi tehlikeleri dahi düşünmeden ekseriyetin menfaati noktasında hareketi esas almıştır. Mesela, kendine yapılan saygısızca işkence ve haksızlığa mukabil, bunu yapanlara beddua bile etmemesi Said Nursî deki bu hususiyetin enginliğini gösteren unsurlardan sadece biridir.”
HABER: KÜBRA ÖRNEK- İSTANBUL
Haber Merkezi