Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, “Yazdıklarından dolayı bir örgüte yardım etmek, örgüt mensubu sayılmak bu Türkiye’ye özgü bir olaydır. Modern dünyada böyle bir şey yoktur” dedi.
Gazeteci Çağlar Cilara’nın Biz10 TV isimli kanalında konuşan Hukuk fakültesi mezunu emekli Emniyet Müdürü Hanefi Avcı örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri gerekçesiyle hapis cezası alıp tahliye edilen Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın tahliyeleri konusunu hukukun çerçevesinde değerlendirdi. Çağlar Cilara’nın sorularını cevaplayan Avcı, Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan’ın tahliyesi konusunda gördüğü tabloyu şöyle aktardı, “Modern dünyada gelinen nokta şudur ki basın özgürlüğü en birinci meseledir. Bir toplumun huzurlu, rahat yaşayabilmesi için birkaç tane kutsal değer vardır. Bunların en tepesinde basın özgürlüğünü koymak lazım. Basın özgürlüğünün yanına hukuku, bağımsız, tarafsız yargıyı koymak lazım. Onun yanına da demokrasiyi koymak lazım. Basının bir kamu hizmeti olarak yaptığı görev dolayısıyla hiçbir şekilde bu tür suçlarla suçlanmaması gerekir”
Basın mensupları yazdıklarından dolayı suçlanamaz
Basının yazdıklarından, söylediklerinden dolayı hiçbir şekilde kamu hukukuna göre yargı konusu edilemeyeceğinin altını çizen Avcı bunun sadece Türkiye’ye özgü bir olay olduğunu ifade etti. Avcı hukuk sisteminde olması gerekeni şu şekilde söyledi, “Yazdıklarından dolayı bir örgüte yardım etmek, örgüt mensubu sayılmak bu Türkiye’ye özgü bir olaydır. Modern dünyada böyle bir şey yoktur. Üç tane suç vardır. Birincisi örgüt mensubu olmak, ikincisi yardım etmek, sonuncusu örgüt propagandası yapmak. Basın mensuplarına Türkiye’de yazdıklarından dolayı örgüt mensubu denemez, örgüte yardım etmiş denemez, örgüt propagandası yapıyorsunuz diye dava açılamaz. Açılmaması gerekir” dedi.
Avcı, basın mensubu olan kişilerin örgütlerle organik bağı olması durumunun ayrı bir olay olduğunu belirtti. Avcı, Cilara’nın Ilıcak ve Altan için haksız yere cezalar mı, tutuklanmaları mağduriyet oluşturdu mu? Kişi hak ve hürriyetinin kısıtlanması anlamına gelir mi?” sorusunu şöyle cevaplandırdı, “Bu insanların yazdıklarını beğenmeyebilirsiniz. Bu yazdıklarından zarar da görmüş olabilirsiniz. Ama temel esas hiç kimse yazdığından dolayı örgüte yardım etmekten veya örgüt propagandası yapmaktan yargılanmaması gerekir. Bu dünyadaki evrensel kuraldır. Ülkemiz de eninde sonunda bu noktaya gelmek mecburiyetindedir.
Türkiye birçok problemini halledemiyor
Ahmet Altan tahliye olduğu davasının savunmasında kullandığı “Ben hâlâ balyoz darbe planının gerçek bir darbe planı olduğuna inanıyorum ve siz beni yargıç olarak bir şeye inanmaktan dolayı suçluyorsunuz” ifadesinden yola çıkarak hak ihlâli söz konusu mu sorusunu ise Avcı “Türkiye birçok problemini halledemiyor. Tarihsel süreçte yaşanan her olayda Türkiye ikiye bölünüyor. Gülen cemaati olayından başlayın 28 Şubat’a gidin, 60 ihtilâline gidin, ta cumhuriyete kadar gidin hep ikiye bölünmüş durumdayız. Niye halledemiyoruz? Çünkü bir dönem gücü eline geçiren kendini haklı kabul edip karşı fikirleri susturuyor. Konuşma yasaklıyor, savunma yasaklıyor” şeklinde cevaplandırdı. Ülke olarak toplumsal manada kanaat sahibi olabilmemiz için her şeyi açıkça konuşup tartışabilir olmamız gerektiğini vurgulayan Avcı, tartışmadığımız zaman meselenin hep içeride kalacağını söyledi. Bu durum sonucunda olacakları anlatan Avcı, “Herkes ben haklıyım sadece karşı taraf güçlü ve beni bastırıyor der ve kendi içinde hesabını tutar. Bir gün de gücü ele geçirirse bu defa da kendi intikamını almaya kalkar. Halbuki yaşadığımız her süreci açık tartışırsak açık konuşursak bir müddet sonra büyük bir kitle olayın doğrusunu görür, doğru bir kanaat sahibi oluruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
İstanbul - Yeni Asya