ULUSLARARASI ŞEFFAFLIK DERNEĞİ TÜRKİYE BAŞKANI OYA ÖZARSLAN: ANLAŞMA İKİ ÖZEL ŞİRKET ARASINDA OLSAYDI BİZİ İLGİLENDİRMEZDİ, AMA KAMU PARASI KULLANILIYOR.
Yüklü miktarda para var
McKınsey’le yapılan anlaşmanın birçok açıdan belirsizlik içerdiğini belirten Özarslan: “Danışmanlık sözleşmesinin iki tarafı var. Biri devlet, diğeri özel sektör. İki özel şirket arasında olsaydı bizi ilgilendirmeyebilirdi, ama kamu parası kullanılıyor. Ve burada yüklü miktarda para olduğunu tahmin ediyoruz.”
Anlaşmanın kapsamı ne?
“Bu para harcanırken bizi yönetenler dikkatli davranmak zorunda. Öncelikle kapsam ne? Bunlar ekonomiyi mi yönetecek? Yoksa dışarıdaki kreditörlere ön eleme jürisi gibi bilgi veya rapor mu verecek? Denetleme görevi mi yapacak? Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin organizasyonu mu yapacak?”
***
McKınsey soruları cevap bekliyor
Ekonomik program kapsamında ABD yönetim danışmanlık şirketi McKınsey’le anlaşıldığının açıklanmasının ardından birçok cevapsız soru ortaya çıktı. Uzmanlar anlaşmanın muğlak ve şeffaf olmadığını söylüyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, Yeni Ekonomik Program kapsamında, Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde kurulacak “Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi”nin, ABD yönetim danışmanlık şirketi McKinsey’le çalışacağını açıklaması sonrasında başlayan tepkiler dinmiyor. Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Oya Özarslan, anlaşmanın birçok açıdan belirsizlik ihtiva ettiğini söyledi. Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Özarslan, “Danışmanlık sözleşmesinin iki tarafı var. Taraflardan biri devlet, diğeri özel sektör. Eğer bu iki özel şirket arasında olsaydı bizi ilgilendirmeyebilirdi, ancak kamu parası kullanılıyor. Üstelik burada yüklü miktarda para olduğunu tahmin ediyoruz. Bu yüklü para harcanırken bizi yönetenler dikkatli davranmak zorunda. Öncelikle kapsam nedir? Bu maalesef muğlak. Bunlar ekonomiyi mi yönetecek? Yoksa dışarıdaki kreditörlere ön eleme jürisi gibi bir bilgi veya rapor mu verecek? Bir denetleme görevi mi yapacak? Yoksa Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin organizasyonu mu yapacak? Bu soruların yanıt bulması için şeffaflık içermeli” dedi.
***
IMF gelse bunlardan daha kötü olmaz
Türkiye, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın McKinsey’den danışmanlık hizmeti almasıyla AKP’liler tarafından da tepkiyle karşılandı.
Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, AKP’yi McKinsey konusunda uyarırken, “Partiye yazık olacak” dedi. Dilipak yayınladığı videoda şunları söyledi; “Ya ben kendimi inkâr edeceğim ve AK Partililere şirin gözükeceğim, ya da susmayacağım. Bu iktidara hep destek oldum, ama yanlışa karşı çıkarım. McKinsey’in FETÖ’den farkı yoktur. ENRON’a danışmanlık yapan bir kirli şirketi Türkiye’ye sokamazsınız. Bunu yapamazsınız. Sokarsanız Cehennemin dibine kadar yolunuz var. Geçmişte Irak tezkeresine karşı çıkmıştım. Doğru bildiğimi yaparım ve yapmaya devam edeceğim. Bunlar ne savunma sanayinizi bırakırlar ne tarımınızı. IMF gelse bunlardan daha kötü olmaz. Bunlar sahtekâr, bunlar dolandırıcı. Bunlar Rorschild’lerin truva atı.”
Suudi Arabistan’a benzetecekler
“Büyük bir komplo ile karşı karşıyayız. Ben McKinsey’e karşı çıkarken Tayyip Erdoğan’ı savunuyorum. Bu böyle devam edemez. Yanlış atamalar var. Bu atamalar da komplonun bir parçası. Türkiye’yi Birleşik Arap Emirlikleri’ne ve Suudi Arabistan’a benzetecekler. Erdoğan’ın da buna izin vermeyeceğine inanıyorum. Bu kafayla giderlerse teğet meğet gitmeyecek. Türk ekonomisi batacak. Eğer önlem alınmazsa Türkiye’ye de Tayyip Erdoğan’a da yazık olacak.’’ “Bunlar geldikten sonra önerdikleri çözümler acı reçeteler toplumu baskılıyor. Çekilip gittikten sonra da, çünkü toplumdan tepkiler de oluşuyor. Arkasından darbe oluyor. İç karışıklıklar yaşanıyor.”
***
Süreç şeffaf değil
Eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz ise McKinsey ile yürütülen sürecin şeffaf olmadığına dikkat çekti.
Yılmaz, “Dışarıdan döviz ya da yatırımcı çekmek için ekonominize güven duyulmasını istiyor, bunun için de sizin dışınızda dışarıdan bir kuruma icraatlarınızı denetletmek istiyorsanız öncelikle bu kuruma herkesin kesin olarak güven duyması gerekir. IMF bu anlamda uluslar arası düzeyde güven duyulan bir kurumdur. IMF’de nelerin yapıldığını şeffaf olarak görürsünüz. O yüzden herkes IMF’ye güven duyar. Ancak bu işi IMF yerine bir şirkete verirseniz orada şeffaflık, açıklık olmaz. Şirket rapor yayımlamaz, gerçek durumu bütün açıklığıyla kamuoyuna da dünyaya da bildirmez. IMF ile anlaşma yapılsa, bugün acil ihtiyaç duyulan kaynak IMF fonlarından sağlanabilirdi. Ancak McKinsey’in parası yok” dedi.