TİHEK Üyesi Prof. Dr. Halil Kalabalık, Asr-ı Saadet döneminde insan haklarına çok büyük önem verildiğini belirterek, bu hakların aslında inancımızın da bir gereği olduğunu söyledi.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu (TİHEK) Üyesi Prof. Dr. Halil Kalabalık, insan haklarının evrensel olduğunu belirterek, “Çünkü dünyanın neresinde olursanız olun, Arakan, Kanada, Amerika, Türkiye fark etmez insanlar bu haklara sahiptir. İnsana Cenâb-ı Allah tarafından bahşedilen haklardır. Bu haklar bize herhangi bir ödevin karşılığı olarak verilmemiştir, insan olduğumuz için verilmiştir. O yüzden insan hakları vazgeçilmez, devredilmezdir” dedi. İslâm Dünyası STK’ları Birliği (İDSB), Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın (TGTV) iş birliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Yenikapı’daki Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenen 2. Uluslararası STK Fuarı ikinci gününde çeşitli başlıklardaki sunumlarla devam ediyor.
İç mesele olmaktan çıkarıldı
Fuar kapsamında “İnsan Haklarını Yeniden Düşünmek” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Kalabalık, dünyayı 2. Dünya Savaşı’na götüren nedenlerden birinin de insan hakları ihlâlleri olduğunu, o dönemde kitleler halinde kıyım yapıldığını ve insan haklarının ihlâl edildiğini ifade etti. Prof. Dr. Kalabalık, 2. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra uluslararası güvenlik ve barışın sağlanması yanında, bütün dünyada insan haklarının korunması, geliştirilmesi amacıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) kurulduğunu anlattı. Kalabalık, “Dünya, uluslararası toplum bir daha böyle bir kıyım, soykırım, insanlığa karşı savaş suçları yaşamasın diye 1945’te BM kuruldu ve insan hakları sorunu, insan hakları ihlalleri her devletin, milletin, her ulusun kendi iç meselesi olmaktan çıkarıldı” diye konuştu.
İslâm âleminde insan hakları daha ileri düzeyde olmalı
Kalabalık, “Asr-ı Saadet döneminde insan haklarına çok büyük önem verildi. Ama ne yazık ki Batılılar bizim filozoflarımızdan Farabi’den, İbn-i Sina’dan, Asr-ı Saadet döneminden aldılar bunları kendi felsefeleri doğrultusunda yorumladılar bize insan hakları diye yutturdular. Aslında inancımız gereği, İslam aleminde insan hakları gerçekten batıdan çok çok daha ileri düzeyde olmalıdır. Ne yazık ki bu anlatılamıyor” dedi. Prof. Dr. Kalabalık, insan haklarının muhataplarının devletler ve kişiler olduğunu dile getirerek, insan haklarının tarihten beri devlete karşı ileri sürülen talepler niteliğinde kabul edildiğini anlatıp, insan haklarının korunması konusunda da bilgi verdi.
AA