Sakarya Barosu Başkanı Avukat Zafer Kazan, yargıya da bir kayyum atanmasının zamanı geldiğini belirterek “Görüyorsunuz bazı şirketlere kayyum atıyorlar, bence bu yargıya da artık bir kayyum lazım. Yargı iflas etmiştir. Sadece şirketler iflas etmez. Görüyoruz ki yargı da iflas edebiliyormuş.” dedi.
Kazan, yaptığı açıklamada, gazeteci Can Dündar’ın tutuklanmasını değerlendirdi. Bu tutuklamanın apaçık bir intikam olduğunu belirten Kazan, Can Dündar’ı tutuklayanın bir mahkeme olmadığını savundu. Şeklen bir mahkeme olsa da hukukun ilkeleri ilçesinde bir mahkeme olmadığını ileri süren Kazan, şunları kaydetti: “Buna tanıklık etmiş bir Baro Başkanı olarak kendimi çok talihsiz görüyorum. Görüyorsunuz bazı şirketlere kayyum atıyorlar, bence bu yargıya da artık bir kayyum lazım. Yargı iflas etmiştir. Sadece şirketler iflas etmez. Görüyoruz ki yargı da iflas edebiliyormuş."
MİT TIR'larına ilişkin görüntülerin Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmasının üzerinden yaklaşık 5 aya aşkın bir zaman geçtiğini hatırlatan Kazan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Tutuklama kararı bir tedbirdir, ancak Türk yargı sisteminde ‘tutuklama’ gibi suistimale uğramış, iğfal edilmiş başka bir uygulama da yoktur. Peki, geçen bu kadar zaman içinde Can Dündar adına ne değişti? Şimdi değişen ne? Can Dündar canlı bomba mı? Bir zamanlar ‘Bazı kitaplar bombadan daha tehlikelidir’ diyerek, o günkü gazetecileri tutuklayanları hatırlıyorum. Bugün ne durumda olduklarını görüyorsunuz! Burada TIR'ların engellemesini değil, gazetecilik faaliyetini konuşuyoruz. Hukuki bir tartışmayı siyasi bir çatışma durumundan ayırmak gerekiyor. Şu an Can Dündar’ın tutuklanmasını hiçbir hukuki izah ile açıklayamazsınız.”
SİYASİ BİR KARAR
Gazeteciliğin bir kamu hizmeti olduğunu, halkın haber alma hakkı bulunduğunu, bunun anayasal bir hak olduğunu belirten Kazan, şöyle konuştu: “Can Dündar’ın tutuklanması hukuki olarak açıklayamadığımız, izah edemediğimiz bu karar doğrudan doğruya siyasi bir karardır. Halkın adalete inancının sıfırlandığı bir dönemdeyiz. Belki ironi ama ‘kayyum atansın’ dediğimiz bir noktada hukukun üstünlüğünden, bağımsızlığından bahsedebilir miyiz? Can Dündar’ın tutuklanması olayı açık bir intikamdır. Hukuk ile açıklayamadığım, izah edemediğim bu olayı nasıl ifade edebilirim? Bunun başka bir açıklaması yok! Hukuk, kişisel duyguların bir tatmin aracı değildir. Din, dil, ırk, mezhep ayırt eden bir olgu değildir. Bu nedenle güven verir insanlara. Düzeni sağlar. Hukuk iki insan arasındaki iletişimdir. Toplumları asgari yaşama zorunlulukları içeren şartlar bütünüdür.”