Mütefekkir Cemil Meriç'in "ebedi talebesi" ve yazar Ekrem Tahir, Osmanlıcanın ilkokuldan itibaren okutulması gerektiğini söyledi.
Türk mütefekkir Cemil Meriç'in "ebedi talebesi" ve yazar Ekrem Tahir, Osmanlıcanın ilkokuldan itibaren okutulması gerektiğini söyledi.
Tahir, Meriç'in doğumunun 100. yılına ithaf ettiği "Düşüncenin Vücudu&Yarı Türk" adlı kitabını Viyana'da düzenlediği konferansta tanıttı. Daha önce "Babil’deki Türkiye" ve "Varlık ve Hece" adlı iki kitabı yayımlanan Tahir, 34 yıldır Avusturya'nın başkenti Viyana'da yaşıyor.
"Bizim zihniyetimiz maalesef değiştirildi"
Meriç'in "ebedi talebesi" olduğunu söyleyen Tahir, yaptığı açıklamada, "Düşüncenin Vücudu" kavramını "insanları düşünmeye sevk etmek" amacıyla kullandığını belirterek, insanların aldığı gıda ve okuduğu kitap ve düşüncelerin "eseri ve esiri" olduğunu söyledi. Tahir, kitabında 2 asırdır topluma enjekte edilen "Batı düşüncesi mikrobuna" dikkati çekmek istediğini aktardı.
"Toprak kaybedebilirsiniz ama ruhu kaybederseniz her şey biter" diyen Tahir, "Biz İslam-vahiy medeniyetinin çocuğuyuz. O medeniyetin ruhunu taşıyoruz. Ama bizim zihniyetimiz maalesef değiştirildi. Yani vücudumuzun derisi değiştirildi." ifadelerini kullandı.
Yeni Asya Gazetesi Lahika sayfasında yayınlanan Risale-i Nur'dan Osmanlıca Vecize
Okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/lahika/gunun-osmanlica-vecizesi_396954
"Üniversitedeki profesörler bile Osmanlıca metni okuyamıyor"
İlkokuldan itibaren Latin alfabesiyle Osmanlıcanın paralel olarak öğretilmesi gerektiğini vurgulayan Tahir, şunları kaydetti:
"Okullarda Latin alfabesi ile Osmanlıca paralel olarak verilmelidir. Osmanlıcayı sadece lisede değil, ilkokul ve ortaokulda da okutacaksınız. Dedelerimizin yakılan kömürleşen ve çoğu talan edilen eserlerine erişme imkanımız olur. Koymazsanız ne olur? Metinleri okuyacak insan bulamayız. Mesela üniversitedeki koca koca profesörler bile Osmanlıca metni okuyamıyor. Bilenler de öldü zaten. Mesela Cemil Meriç, Necip Fazıl gibi Osmanlı döneminde eğitim görenler biliyorlardı. Gittikçe kayboluyor. Bu çok önemli. Dönersek aslımıza rücu ederiz. Bugün başlarsak en geç 50 sene sonra sarsılmaz bir nesil gelir."
Cemil Meriç ve Üstad Bediüzzaman Said Nursî
Cemil Meriç, ancak hayatının ileri yaşlarında tanıyabildiği Said Nursî’yi böyle tarif etti. Onu, deccal karşısında imanın remzi, işareti; mü’minin duruşunu temsil eden asil bir sembol olarak gördüğü için de, soruldukça ekseriyetle o cihetini nazara verdi.
Cemil Meriç, Said Nursi´yi anlatıyor
Okumak için tıklayınız:
http://www.sorularlasaidnursi.com/cemil-meric-said-nursiyi-anlatiyor/
Hakikatin peşinde yalın ayak koşan bir mürid: Cemil Meriç
Düşünce hayatımızın geçtiği aşamaları anlatmak malûmu ilâmdan öteye geçmeyecektir. Bu ülkede büyük sıkıntılar çekilmiştir ve ağır bedeller ödenmiştir. Hatta bazılarında insan hayatları dahi hiçe sayılmıştır. İşte bunlardan kaderin hükmüyle sıyrılıp günümüze kadar gelenlerden biridir Cemil Meriç.
Düşünce hayatımızın velûd mütefekkirlerindendir. Ama üzerine çok fazla kafa yorulmadan genel olarak ceffel kalem yazılarla sathî bir pencereden anlatılmıştır hep. Cemil Meriç ile tanışmam kıymetli ağabeyim Ercihan Çakmak’ın kütüphanesindeki ‘Bu Ülke’ kitabının ilgimi celb etmesiyle olmuştur. Sonrasında ise fakülte hocalarımdan Kurtuluş Kayalı’nın derslerinde derinlemesine tanıma fırsatım oldu Cemil Meriç’i. Ankara’da çok sık olmasa da üniversitelerin konferanslarında ismini peyderpey duymaya başlamıştım. Fikirlerine olan ilgim bir taraftan onu daha yakından tanıma isteğimi de artırmıştı. Kelimelerinden tutun da cümlelerine kadar söylediği şeyler zaman zaman beyni dumura uğratacak cinstendi.
Bu ilgim üniversiteyi bitirdikten sonra da devam etti. Ve kafamda önce tahayyülle başlayan sonrasında gerçeğe dönüşecek olan bir çalışma tasavvur ettim. Niyetim geniş kapsamlı bir Cemil Meriç bibliyografyası hazırlamaktı.
Çalışmaya başladığımda Meriç hakkında yazılanları bir araya getirdikçe, daha çok yolumun olduğunu fark ettim. Bu çalışma yaklaşık iki yılımı aldı. Yavaş yavaş, fakat sabırla yazı künyelerini bir araya getiriyordum. Çalışma ahirine ulaştığında kıymetli insan Yusuf Turan Günaydın’ın eklemeleriyle Hece Dergisinin 2011 Ocak özel sayısı olan Bir Entelektüel Tedirgin: Cemil Meriç / (2011)’de bibliyografya yayımlandı.
Bu arada Cemil Meriç Türkiye’de etkili olan fikrî çalışmalara da öncülük etmişti. Meselâ vesile olduğu çalışmalardan biri Şerif Mardin’in kaleme aldığı ‘Bediüzzaman Said Nursî Olayı’ kitabıdır. Meriç hakkında yazılanların, özellikle 2005 yılından sonra yapılan çalışmaların sayısında da ciddî bir artış meydana gelmiştir. Bu tecessüs Dücane Cündioğlu’nun Cemil Meriç üçlemesiyle daha da artmıştır.
Tabiî ki Cemil Meriç düşünce serüveni içinde belli değişimler geçirmiştir. Hakikatin peşinden koşması ve hakikati arama sevdası Meriç’in hayatını tarumar etmiştir adeta. Bu arayışta kimi zaman yalnız kalarak, kimi zaman da dışlanarak büyük bedeller ödemiştir. Çünkü düşünmenin bedeli ağırdır bu ülkede…
Cemil Meriç’in hayatında gözünü kaybetmesi bir dönüm noktası olmuştur. Artık zorla gördüğü dünyayı da göremeyecektir. Ama ömrünün sonunda Risale-i Nur’la tanışması farklı bir dünyanın kapılarını aralamıştır Meriç’e.
Cemil Meriç hakkında yazılan biyografiler genel olarak bu tanışmayı kısa bir şekilde anlatırlar. Ve çok fazla üzerinde durmazlar. Selâhaddin Yaşar’ın Yeni Asya Neşriyat’tan çıkan “Kültürümüzün Kırk Ambarı / Cemil Meriç” isimli kitabı imdadınıza yetişiyor bu konuda. Daha öncede kitaplarından takip ettiğimiz ve bizzat tanışma imkânı bulduğum Selâhaddin Yaşar, Cemil Meriç hakkında çok sade ve bir çırpıda okunabilecek bir eser hazırlamış. Biyografi tarzında kaleme alınan eser belli ki büyük bir emeğin ürünü. Bu emek Sayın Yaşar’ın üslûbuyla da birleşince harika bir eser ortaya çıkmış ve dileriz bu tür çalışmaların devamı mutlaka gelsin. Kitap, Cemil Meriç’in Risalelerle olan ilgisini anlamak için de bir başvuru eseri. Konuya ilgisi olanlara bu kitabı da okuma listelerine almasını temenni ederiz. Sayın Yaşar’ın sonraki çalışmalarında da başarılar dileriz.
Not: “Kültürümüzün Kırk Ambarı / Cemil Meriç” kitabını bana ulaştıran ve okumama vesile olan Kırıkkale Sınav Dergisi Dershanesi hocalarından Mustafa Erünsal’a çok müteşekkirim.
İSMAİL ÇAKMAK
AA