DEMOKRASİ KONFERANSINDA KONUŞAN AİHM ESKİ ÜYESİ RIZA TÜRMEN: BUGÜNKÜ REJİM DEMOKRASİ DEĞİL. ÇÖZÜM, HALKIN KARAR MEKANİZMALARINA DOĞRUDAN KATILIMI.
GÜÇ TEK ELDE, FREN-DENGE YOK
“Türkiye tüm yetkilerin tek elde toplandığı, ama hiçbir fren-denge mekanizmasının bulunmadığı otoriter bir rejimle yönetiliyor. TBMM işlevsiz. Hukuk devleti ortadan kalktı. Basın özgürlüğü yok.”
HALK SEYİRCİ DEĞİL, ÖZNE OLMALI
“Özgürlük, iş, aş ve adaletin temelinde demokrasi var. Artık susmaya dayanamıyoruz. Baskıya daha fazla boyun eğmeyiz. Halkı siyasetin seyircisi yerine öznesi yapan katılımcı bir demokrasi öneriyoruz. ”
***
Bu krizden katılımcı demokrasiyle çıkılır
AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, Türkiye’nin içinde bulunduğu krizden katılımcı bir demokrasi ile çıkmasının mümkün olduğunu söyledi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen’in Demokrasi İçin Birlik Meclisi ve medya üzerinden dile getirdiği önerinin ardından çeşitli demok- ratik kurum ve kişiler tarafından çağrısı yapılan Büyük Demokrasi Konferansı başladı. Türkiye’nin tüm yetkilerin tek elde toplandığı, buna karşılık hiçbir fren-denge mekanizmasının bulunmadığı otoriter bir rejimle yönetilmekte olduğunu söyleyen Rıza Türmen, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu rejim için “rekabetçi otoriterlik”, “sultanizm”, “neo-faşizm” gibi tanımlar yapılmakta. Bunlardan hangisinin doğru olduğu tartışılabilir, ama tartışılamayacak olan bu rejimin adının demokrasi olmadığı. Türkiye Cumhuriyet’i kuruluşundan bu yana demokrasi yolunda yürümekte. Bu yolda pek inişler ve çıkışlar oldu ama hedef hep aynıydı. AKP iktidarı döneminde bu yürüyüş tersine çevrildi. Toplumun demokrasi kazanımları yok edildi.”
Bu sistemde TBMM işlevsizleştirilmiştir
Hukuk devletinin ortadan kaldırıldığını söyleyen Türmen, yargının tarafsız ve bağımsızlığından söz etmek olanağının yok olduğunu ifade ediyor: “Hukuksuzluk egemendir. Hukukun olmayışının yarattığı boşluk tek bir irade tarafından doldurulmaktadır. Yargı bağımsızlığının anahtarı olan Hâkimler ve Savcılar Kurulu iktidarın denetimi altındadır. Sulh Ceza Hâkimlikleri tutuklama yetkilerini muhalifleri cezalandırmak amacıyla keyfi bir biçimde kullanmaktadırlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) çıkan ihlâl kararları bu durumun aynasıdır. AİHM kararları uygulanmamaktadır. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala AİHM kararlarına rağmen serbest bırakılmamaktadır. Bu sistemde TBMM işlevsizleştirilmiştir. Yürütme üzerinde hiçbir denetleme yetkisi yoktur.”
Kutuplaşma sona erer
Katılımcı demokrasi öneren Türmen, şunları söyledi: “Biz, Demokrasi Konferansı olarak, Türkiye’nin geleceği üzerinde söz sahibi olmak istiyoruz. Aşağıdan yukarı işleyen, halkı siyasetin seyircisi yerine siyasetin öznesi yapan katılımcı bir demokrasi öneriyoruz. Demokrasinin demokratikleşmesi diyebileceğimiz böyle bir sistemde halkın siyasetle ilişkisi seçim sandığıyla sınırlı olmayacak, halk doğrudan karar mekanizmalarının içinde olacak. Katılımcı demokrasinin gerçekleşeceği yer yerel yönetimler. Böyle bir demokrasinin kurulması için yerel yönetimlerin idarî ve malî özerkliğe sahip olmaları, katılımı sağlayacak kurumların yerleştirilmesi gerekecek. Katılımcı demokrasinin değişik modelleri var. (…) Ancak insanların kendi geleceklerini ellerine alacakları böyle bir sistemle, toplumdaki kutuplaşmanın sona erdirileceğini, daha demokratik, daha özgür, daha eşitlikçi bir Türkiye kurulacağını düşünüyoruz.”
Adaletsizliğe boyun eğmeyeceğiz
Gazete Duvar’ın haberine göre Türmen, “Bu konferans hak arayanların, hakları gasp edilenlerin, ezilmişlerin, dışlanmışların konferansıdır. Bu konferans barış, özgürlük, iş, aş ve adalet isteyenlerin konferansındır. Bu konferans Deniz Poyraz’ların konferansıdır. Artık susmaya dayanamıyoruz. Adaletsizliğe, baskıya daha fazla boyun eğmeyeceğimiz için buradayız. Biz bunun için varız. Özgürlük, adalet, iş, aş ve adalet bunlar hepsi eşittir. Temelinde demokrasi vardır. Türkiye’deki otoriter rejim, hakların ileri sürüleceği kanallar kapalıdır. İşte bu konferansın amacı bu kanalları açmak, ve buradan hareketle ülkeyi yeniden inşa etmektir. Bu çalışmalar çok değerlidir. Ama tabi ki yeni bir toplum yeni Türkiye inşa etmektir. Yeni bir Türkiye’nin inşaası için çığ gibi büyümeyi amaçlıyoruz. Siyasetin amacını ve aktörlerini değiştirmesini amaçlıyoruz. Halkın kendi geleceğini eline alması bu bilinci yerleştirmemiz gerekir” ifadelerini kullandı.