Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin vefat yıldönümü (23 Mart 1960) sebebiyle bir yazı kaleme alan araştırmacı Tarihçi Mustafa Armağan, polis baskını korkusu sebebiyle Risale-i Nur'ları toprağa gömdüklerini hatırlattı ve "Biz toprağa Risale-i Nur gömmüş bir nesiliz!" dedi.
(Tarihçi Mustafa Armağan)
Mustafa Armağan'ın, Zaman'da yayınlanan bugünkü yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
"Rahmetli İbrahim Ünal’ın Sur Kitabevi’nde tek bir çay kaşığı bulundurması bundan değil miydi? Çayları kararmış demlikten doldurur, herkes sabırla kaşığın kendisine gelmesini beklerdi. Neden birkaç kaşık daha almadığını sorduğumuzda şu sarsıcı cevabı yapıştırırdı: “Böyle daha ihlaslı oluyor çünkü.” Herkes birbirinin dünyasına açık kalıyordu çay karıştırılırken. Haklıydı…
O bir dünya idi ki, bir daha geri gelmez. Şimdi bu satırları okuyanların çoğu fantezi yaptığımı zannedebilir ki haksız değiller. Biz toprağa Risale-i Nur gömmüş bir nesiliz!
Nasıl mı? Anlatayım.
12 Mart darbesinde babam Bursa’da PTT memuru. Tek maaşla 4 çocuk geçindiriyor. Ev desen kira. Zar zor ödüyoruz. Bakır kap kacak dahi sattığımız oluyor (o zamanlar ‘eskiler’ para ederdi, şimdi alacaklara üste para ödüyoruz!). Derken önce dershanelere, sonra evlere baskın haberleri gelmeye başladı. Falanca ‘yakalanmış’, filanca ‘kaçıyormuş’, acaba sıra bize ne zaman gelecek? Küçük memur eşi olan annemin endişesi ur gibi büyüyor. Kitaplar yakalanıp kocası memuriyetten atılırsa ne yapacak?
Tuz Pazarı’ndaki evimizin geniş, gölgeli bahçesinde uygun bir yer. Yaşlı dut ağacının altını kazıp genişçe bir muşambaya sardığımız Risale-i Nurları kara toprağa itinayla gömüyor, daha doğrusu emanet ediyoruz. Babamın haberi olmadığını, olsa müsaade etmeyeceğini biliyorum. Kadınlar bu noktada daha hassas. Bu kesin.
Bir polis baskını yaşamadık gerçi ama kitapları toprağa gömme anı benim dünyamda derin bir yara açtı. 30’lar, 40’larda elle çoğaltılan Risalelerin nasıl takip edildiğini, baskınlar yapıldığını, Üstad’ın neler yaşadığını “Tarihçe-i Hayat”ın sayfaları arasındaki kûşe kâğıda basılı resimlerden görmüştüm. O günlerin geçtiğini zannederken başa sarmıştı film."
Haber Merkezi