Yeni Şafak yazarı TV programcısı, yazar Serdar Tuncer, 'FETÖ'nün Belçika imamı' olduğu iddiasıyla gözaltına alınan bir yakınının ismini anmadan ve ayrıntıları yazmadan nasıl serbest bıraktırdığını yazdı. Yeni Şafak'ta yayınlanan bugünkü yazısında Tuncer, "Bu kadar ucuz olmamalı bir insanın haysiyetiyle oynamak!" dedi.
Tuncer'in yazısının bir bölümü şöyle:
Evet, zor zamanlardan geçiyoruz. 15 Temmuz kahpeliği bir kâbus gibi çöktü üzerimize. Evet, olağanüstü hal var ülkede. At izi it izine karışmış. FETÖ’cülükten 600 kişiyi yargılayan adamın FETÖ’den yargılanması bile şaşırtmıyor artık bizi. Evet, kendimizden şüphe eder duruma gelmişiz, kimse kimseye kefil olamıyor. Kurunun yanında yaş da yanabiliyor böylesi durumlarda. Devlet normal şartlar altında asla yapmayacağı bir takım uygulamaları bu gibi zamanlarda yapmak zorunda kalabiliyor. Evet, evet, hepsine evet… Ama bu işler böyle mi olmalı? İşte ona hayır! Bin defa hayır! Bu kadar ucuz olmamalı bir insanın haysiyetiyle oynamak! Bir ihbarla bir insanın hayatını karartmak bu kadar kolay olmamalı en olağanüstü hallerde bile! Bu işin doğru düzgün bir yolu yordamı, adam gibi bir usul erkânı olmalı!
Arkadaşın ismini, olayın geçtiği yeri, konuyla alakalı yetkililerin isimlerini hiç birisini paylaşmadım. Bunun iki sebebi var: Birincisi bizim deli dervişi ve diğer konuyla alakalı kişileri bu yazı sebebiyle rencide etmemek. İkincisi bu yaşanan vahim hatayı bireyselleştirmemek ve benzer durumdaki hakiki mağdurların haline de işaret edebilmek!
Gece oturup sohbet ettik arkadaşla. Şüphelendiği bir iki kişiden bahsetti; niçin böyle bir ihbar yapmış olabileceklerinden... Boş ver dedim ona, bak buradasın, şükürler olsun bu kadarla atlattın, geçmiş olsun. Dualar etti, eşinin çok ağladığından, fakire ve özellikle Aybike’ye çok dua ettiğinden bahsetti, sevindik. Allah için bir iş yapmaya vesile kılınmak, tatili bizim için biraz olsun anlamlı kıldı. Ertesi sabah FETÖ Belçika imamı (!) ve eşi Türkiye’den ayrıldılar.
“Varınca mutlaka ara” demiştim ona. Biraz geç aradı. Meğer telefonuna, bilgisayarına el konulmuş araştırma için. Bir kez daha canım sıkıldı. Akşamki ‘pardon’ telefonu geldi aklıma. Adam aynı akşam bırakılacak kadar temizse niçin eşyalarına el konulur. Eşyalarına el konulacak kadar şüpheliyse nasıl salıverilir?
Anladığım o ki, birisi Serdar Tuncer’in hayatını karartmak istese, bir telefon açması yeterli. Bir iki de uydurma şüphe buldu mu, tamam. Sabahın dördünde palas pandıras içerideyiz. Derdini anlatabildinse, biraz da bahtın varsa ne âlâ, yok anlatamadın mı, o zaman yandı gülüm keten helva!
Haber Merkezi