Almanya'nın Köln şehrinde Bediüzzaman Said Nursî'yi anma programı düzenlendi. Konuşmacılar Risale-i Nur'a atıflar yaparak 'Kötülük problemi'ni anlattılar. Programa “Avrupa’nın dört bir yanı”ndan katılanlar oldu.
Abdullah Efe – Ahmet Danışmaz – Aziz Kurnaz | Yeni Asya - Köln
Avrupa’da Bahar ve Bayram…
Bahar ve bayram kelimeleri hem birbirilerine çok yakışıyor, hem de tamamlıyorlar… Hele bu bayram Nur’un Bayramı” olunca; sevinç, coşku ve heyecan doruğa erişiyor, bu diyarda… Bu bayram’ın mekânı Köln olunca… Ve Köln’de tam çeyrek asır önce ilk kutlamanın gerçekleştiği Mülheim belediye salonu olunca; hasretler, hüzünler, sıla ile firaklar birbirilerine karışıyorlar.
Abdulmuhsin Konevi’den, Mehmet Kutlular’a… Ve Bediüzzaman’ın onlarca taalebesini misafir etmiş bu mekânın, Nurun bayramıyla ödeştiğini sekiz senelik bir ayrılıktan sonra, dünü yaşayanlar bir kez daha anlamış oldular…
Sekiz senelik bir ayrılıktan sonra yine Bediüzzaman’a kavuşan Köln Belediye konferans salonun sahnesinde, bu defa 2010 yılından sonra doğanlar da yer almışlardı. - Türkiye’den gelen misafirlerimiz programa katılan kardeşlerimizle kucaklaşıp, hasret giderdiler.
Programın akışına geçmeden önce, bizi hayrette bırakan bir hususu arzedelim, size. Hava tahmin raporları ve bilhassa radyolar, program gününü fırtınalı ve yağmurlu gösteriyorlardı. Zaman yaklaştıkça galiba fırtına uzaklaşıyordu. O günün raporlarında ise, öğleden sonra yağışın olacağını gösteriyordu. O salona dolan kutlu insanlar ve Nurun programı ile birlikte, hava da latif bir surete bürünmüştü. Güneşli baharın en güzel halini yaşamıştı, Köln’de…
Zaman aynı görünse de, içindeki unsurlar o denli değişmiş ki… Tıpkı bu bayrama gelenler gibi. Yirmi beş sene önce kundakta gelen dünkü bebelerin ellerinde, turfanda bebe sepetleri… Ve yaşlarını almış delikanlılar… Çeyrek asır önceki delikanlıların zirvelerine ise, beyaz karlar yağmış gibi, bu baharda…
Gelenekselleşen bu bayramların, her sene öne çıkan bir konusu/mevzusu olur. Nesiller ve zaman değiştikçe mevzu da hayli terakki etmiş. İlmi kongrelerde ele alınacak bir konuyu; festival havasında geçen bu bayrama serlevha yapmışlar: Adalet-i Mahza Penceresinden hayır ve Şer telakkileri… Batı teolojisinin “theodise” dediği mesele… Teolog ve ilâhiyatçıların konularını; Avrupa Nur Cemaati, bu bayram münasebetiyle geleneksel panellerine mevzu edinmişler…
Aziz Kurnaz
“Avrupa’nın dört bir yanı” kelimesi bu toplantıya çok yaraşıyor. Avusturya, İsviçre, Fransa, Hollanda, Belçika, Berlin ve Güney Almanya’ya kadar… Aileler sevdikleriyle gelmişler… Türkiye’den gelen misafirlerimizi özellikle tebrik ediyoruz.
Açılış Kur’an-ı Kerimini okuyan Necati Çevik Hocamızdan sonra, organizasyon adına açılış konuşmasını yapan Mevlüt Kurnaz; Avrupa’daki hizmetlerin tarihçesine atıflarda bulundu. Çeyrek asır boyunca bu programlara destek verip ahirete gidenlere rahmet, yaşlanmışlara sıhhatli ve hayırlı uzun ömürler ve koşuşturanlara da cemaat adına teşekkürler ederek konuşmasına başladı.
Kur’an-ı Kerim’li program açılışını Necati Çevik Hoca yaptı
Felsefecilerin “Kötülük Problemi” olarak da adlandırdıkları bu konuyu, Risale-i Nur açısından ele alan hocamızın ani rahatsızlığı sebebiyle, organizasyondaki kardeşlerimiz İlahiyatçı Doç. Dr. Ahmet Kavlak hocamızın konuşmasını videokonferens usulüyle dinleyicilere aktardılar.
Hocamızın, İslâm Düşünce Tarihinin ana hatlarını, Doğu- Batı düşüncesinin tarihçelerini, Batı Felsefesine karşı İslâm Coğrafyasındaki Darü’l Hikem ’lerin misyonlarını anlattığı ilk bölüde vurguyu; İslami felsefenin ortaya çıkışına ve Rönesans’a kadar etkilerini nasıl sürdürdüğüne yaparak, o zamanki hür düşünce ve tartışma kültürünü gözlerimiz önünde canlandırdı.
Programın açılış konuşmasını Mevlüt Kurnaz yaptı.
Risale-i Nur Külliyatında Hayır- şer telakkisini kısaca çerçevelediği ikinci bölüm, toplantının ilmi seviyesini gösteriyordu. Salonu dolduran bine yakın dinleyicinin bu ilmi meseleyi pür dikkat dinlemesi, Avrupa Nur Baharı ve Bayramındaki terakkiyi göstermiş oluyordu.
İkinci konuşmacı ise, İsviçre Aarau şehrinden katılan Dr. Gökhan Kızılırmak idi. Risale-i Nur’un bu meseleye bakan onlarca yerlerinden, ilmi tetebbuat ile hayır ve şer meselesini anlatan Gökhan hocamız; Avrupa feylesoflarından örneklerle konuyu mukayeseli olarak anlattı. Darwin’in bu meseleyi anlayamadığından dolayı Batı feylesoflarını yanlış yola ittiği bu konuda; Leibniz gibi alimlerin doğru tanımlarla Marksist felsefenin yanlışlarını azalttığınım ifade ettiler. Ve yeni yetişen teolog ve feylesofların bu konuya, İslâm’a yakın pencerelerden alakadar olduklarını anlatan Kızılırmak; bu önemli konuda Avrupalı feylesoflarla Nur talebelerinin müşterek çalışabilecekleri bilgisini de vermiş oldu. Risale-i Nur’daki ilgi yerleri, ilmi bir disiplin içinde dinleyicilere aktarırken; Yirmi Dördüncü Mektup’taki tevhidi açıklamaların meseleyi tamamen çözdüğünü de ifade etti.
Dr. Gökhan Kızılırmak
Bir saatlik bir ara ile devam eden programın ikinci bölümü de, Avrupa Nur Cemaatinin kimliğine yirmi beş senedir işlediği Tasavvuf Musikisi korosu oldu. İsmi “ BİZ BİZE” olan bu heyetin özelliği ise, yeni modalara ve popülist gelişmelere takılmaksızın taakip ettiği muhteşem musiki yolculuğu olmalıydı. Bilhassa Bediüzzaman’ın ve talebelerinin yazdığı şiirleri de besteleyen heyet, nurun bu bayramında dinleyicilerine, baştan sona orijinal güzellikler sergiledi.
“BİZ BİZE” musikisi korosu salonu dolduran dinleyicilerine baştan sona orijinal güzellikler sergiledi.
Yarım saatlik bir musiki girişinden sonra kürsüye gelen üçüncü panelist ise Şükrü Bulut oldu. Kırk dört senedir gurbetteki nesillerin eğitimiyle ilgilenmiş ve ömrünün ekserisini Avrupa’da yaşamış eğitimci yazar; Risale-i Nur’dan Adalet-i Mahza penceresinden dinleyicileri baktırmadan önce, İmana vurgu yaptı. İmanın altı erkânında zaafı olanlarla kader ve miraç meselelerinin konuşulmasındaki sıkıntıyı anlattıktan sonra, bilhassa Tevhidi anlayamayan insanlarla da; hayır, şer veya kötülük problemi hakkında konuşulmasının faydasız kalacağını ifade etti. Bu meselede ele alınmayan “ sorgulama” üzerinde dururken; Kur’an’daki ilâhi muhaverelere ve bilhassa peygamberlerin Allah’a karşı kullandıkları üsluplardan bahsetti.
Eğitimci-Yazar Şükrü Bulut
Bu arada; divan sahibi ve diğer yakın zamanlarımızdaki şairlerin “ Hayretnamelerine” dinleyicilerin dikkatini çekerken; Bediüzzaman’ın talebelerinden Abdulmuhsin Konevi’nin, yine bu salonda on dört sene önce okuduğu bir şiire atıfta bulundu.
“Üstadım Said Nur
Onun kitapları var Risâle-i Nur
Yanına alır ve kırlara açılır
Rüzgârlar onu okşar
Güneş onu kucaklar
Çiçekler tebessümle ona doğru bakarlar
Çünkü o kâinattaki firaktan, ayrılıktan
Elemden bahsetmedi
Sevinçten, kavuşmaktan, visalden haber verdi.
Böyle tes’îd eyledi nurunun bir bendesini.”
Bediüzzaman’ın, Kur’an’dan derlediği Risale-i Nur tefsiriyle ahir zaman dinsizlerinin ortaya attıkları tüm şüphelere cevaplar verdiği gibi; yaratılış ve kader meselesinde hayrete düşen zihinleri de kurtardığını ifade etti. Bilhassa, zamanımızın ileri teknolojisini kullanarak ehl-i imanı manevi bombardıman altında tutan dinsizlik cereyanlarının hücumlarına karşı, , çocuklarımıza ve gençlerimize hangi metotlarla yardımcı olabileceğimize dair bazı pratik bilgiler verdi.
Sekiz sene önce, bazı sebepleri öne sürerek bu salonu vermeyen müstecir bırakıp gidince; korona ve diğer engellerden sonra Nurun bayramı tekrar Köln’e döndü. Bu sekiz sene zarfında bayramın Duesseldorf ve Ahlen’de kutlanmasına vesile olan kardeşleri de burada teşekkür ile zikretmemiz lazım.
Bunca ayrılıktan sonra yine Bediüzzaman’a kavuşan Köln Belediye konferans salonun sahnesinde, bu defa 2010 yılından sonra doğanlar da yer almışlardı. Avrupa’daki çoğu çocuklarımızın Türkçeyi telaffuzda sıkıntı çektikleri bir zamanda, bu yavrularımızın şiirimizin en ağır güftelerinden seslendirme yapmaları, yeni kuşakların Kur’an davasını hem akıl, hem gönül ve hem de estetik olarak yüklenebildiklerinin bir isbatıydı. İstikbale dair olan ümitlerimize büyük kuvvet verdiler bu sahneler…
Programın kapanış Kur’an’ından önceki sahne de artık gelenek haline gelmiş oldu. Doksan yaşındaki Ziya Fikret Dededen babalarının kucaklarındaki bebelere kadar salon baştan başa; Annem Beni yetiştirdi, Çam Dağından Esen yeller ve Çekilip Nur-u hidayet, yine zindan olacak parçalarını 25.defada bir daha seslendirdiler. Köln, Almanya ve Avrupa bu bahar mevsiminde, onların ulvi seslerine “ Lebbeyk” lerle cevap verdi…
Bu bayramın çok farklı bir unsuru ise; Risale-i Nur’u bu kıtaya taşıyan ilklerden olan Safvet Efe hocamızın programın kapanış Kur’an-ı Kerimini okumasıydı. Köln’ün saff-ı Evvelleleri sayılan Safvet Efe ile Sefer Taşçı hocalarımıza da bu vesile ile hayırlı uzun ömürler diliyoruz. İnşaallah 2025 kutlamasını da aynı mutluluk ve daha geniş katılımlarla idrak ederiz…