Hırvat fotoğrafçı Petar Sabol Sharpeye objektifini kelebeklerin, tırtılların, yusufçukların renkli görüntülerine çeviriyor.
San'atçılar ve Bilim insanları, san'at ve hikmetle yaratılan Kainat Kitabı'nı keşfetmeye, tanımaya ve tanıtmaya devam ediyor.
Tefekküre sevk eden ve harika yaratılış karşısında hayran bırakan her yeni gelişme, her yeni çalışma dikkatli nazarları Cenab-ı Hakk'a ve O'nu eşsiz ilmine, kudretine, san'atına ve hikmetli yaratılışına çeviriyor.
Tefekküre sevk eden bir çalışma da Hırvat fotoğrafçı Petar Sabol Sharpeye'den geldi.
Sharpeye,obje fotoğrafçılığına olan ilgisiyle tabiat sevgisini birleştirerek harika yaratılışlarıyla dikkat çeken böceklerin yakın çekim ve renkli fotoğraflarını çekti.
BBC'de yer alan habere göre, Sabol, dünyanın çıplak gözle kolayca gözlemlenemeyeceğine dikkat çekiyor ve 'bu fotoğraflar olmadan görebilmenin neredeyse imkansız olduğu anları' yakalamayı amaçlıyor.
Fotoğrafçı son 10 yıldır tabiattaki beklenmedik etkileşimleri ve davranışlara fotoğraflarıyla şahitlik ediyor.. Hırvatistan'ın Palovec şehrinde yaşayan Sabol Kainat Kitabı'ndaki baş döndüren ve içinde nice hikmetleri barındıran faaliyet ve yaratılışa bilerek veya bilmeyerek dikkat çekerek , "En başından beri tabiattan ve onun neşeli dünyasından çok etkilendim" sözleriyle ifade ediyor.
Bütün detaylarıyla
Küçük temaları yakın planlarla fotoğraflamak çok sayıda detayı görünür kılıyor. Bu fotoğrafta, küçük bir yusufçuğun kanatları ve vücudundaki çiğ damlaları gözüküyor.
Detayları ortaya çıkarabilmek için ışık şartlarından azami ölçüde faydalanmak da ayrıca önemli. Bu nedenle gün doğumu ve batımı 'altın saatler' arasında. Gün doğumu ve gün batımı fotoğraflara doku ve gölge verebilmek için de elverişli saatler.
İki kelebeğin kanatları boyunca süzülen ışık pırıltıları bitkinin kıvrımlı sapına da yansıyor.
Tefekkür Penceresi
Sharpeye'ın çalşımalarındaki 'detay' vurgusu, Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur'da üzerinde önemle durduğu tefekkür hakikatine yönlendiren önemli vecizelerini hatırlattı.
Çünkü Risale-i Nur, baştan sona bütün satırlarında tefekkürü ibadet haline getirmiş; “Bir saat tefekkür, bir sene ibadetten hayırlıdır.” Hadis-i Şerifinin feyiz ve bereketine mazhar olmuş bir tefekkür ummanıdır.
Tefekkür pencersi vesilesiyle Kainattan Halıkımızı sormaya devam ediyoruz...
Zerrelerden yıldızlara kadar san'atla ve hikmetle yaratılan ve her sayfasında ve her satırında nice hikmetler gözlemlenen, yaratılış ağacının meyvesi olan insanlığın istifadesine yönelik olarak bünyesinde nice kolaylıklar derc edilen Kainat Kitabı'nı keşfetmeye, tanımaya insanlık olarak devam ediyoruz ve bu vesileyle, hakikatli ve nurlu bir Kur'an tefsiri olan Risale-i Nur eserlerinde de dikkat çekilen 'eserden san'atkara geçmek' prensibiyle kainatı ve içindeki mevcudatı, Kainat Kitabı'nın Sahibine götüren bir güzide eser şeklinde okuyoruz ve tefekkür ediyoruz ve bu çerçevedeki bütün gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Ve Kâinattan Hâlikımızı sorarak haykırıyoruz: "Bir köy muhtarsız olmaz. Bir iğne ustasız olmaz, sahipsiz olamaz. Bir harf kâtipsiz olamaz, biliyorsun. Nasıl oluyor ki, nihayet derecede muntazam şu memleket hâkimsiz olur?
"Bir kelebeğin midesini tanzim eden...''
''...Risale-i Nur, bütün ilimleri câmi oluşudur. Adeta ilim iplikleriyle dokunmuş müzeyyen kumaş gibidir. Ve şimdiye kadar hiçbir ilim erbabı tarafından söylenmemiş ve her ilme olan en derin vukufunu tebarüz ettiren vecizeler mecmuasıdır. Misal olarak birkaçını zikrederek, heyet-i mecmuası hakkında bir fikir edinmek isteyenlere Risale-i Nur bahrine müracaat etmesini tavsiye ederiz.
"Sivrisineğin gözünü halk eden, güneşi dahi o halk etmiştir."
"Bir kelebeğin midesini tanzim eden, Manzume-i Şemsiyeyi dahi o tanzim etmiştir."
"Bir zerreyi icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira şu kitab-ı kebîr-i kâinatın herbir harfinin, bâhusus zîhayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü ve nâzır birer gözü vardır."
"Tabiat, misalî bir matbaadır; tâbi' değil. Nakıştır, nakkaş değil. Mistardır, masdar değil. Nizamdır, nâzım değil. Kanundur, kudret değil. Şeriat-ı iradiyedir, hakikat-i hariciye değil."
Risale-i Nur'dan, Sikke-i Tasdik-i Gaybi
Sâni, Müzeyyin ve Cemil olan Cenab-ı Hakk...
Cenab-ı Hakk'ın Esma-ül Hüsna'sının tecellileri akleden,düşünen, ibretle bakan herkesi tefekküre davet ediyor.
Allah'ın Sâni ((herşeyi san'atlı bir şekilde yaratan Allah)), Müzeyyin ((herşeyi eşsiz sanatıyla süsleyen, güzelleştiren Allah)) ve Cemil ((Sonsuz güzellik sahibi Allah)) isminin tarif edildiği Risale-i Nur'dan bir bölüm;
''...Semâyı dinle. Nasıl "Yâ Celîl-i Zülcemâl" diyor. Ve arza kulak ver. Nasıl "Yâ Cemîl-i Zülcelâl"diyor. Ve hayvanlara dikkat et. Nasıl "Yâ Rahmân, yâ Rezzâk" diyorlar. Bahardan sor. Bak, nasıl "Yâ Hannân, yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ Kerîm, yâ Lâtif, yâ Atûf, ya Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin" gibi çok esmâyı işiteceksin. Ve insan olan bir insandan sor. Bak, nasıl bütün Esmâ-i Hüsnâyı okuyor ve cephesinde yazılı; sen de dikkat etsen okuyabilirsin. Güya kâinat azîm bir musika-i zikriyedir. En küçük nağme, en gür nağamâta karışmakla, haşmetli bir letâfet veriyor. Ve hâkezâ, kıyas et.'' Sözler, 24. Söz, Birinci Dal
Tefekkürün faziletleri
“Âyet, Hadis ve Risale-i Nur’a göre tefekkürün önemi nedir?”
Anlam olarak tefekkür... Tefekkürü emreden bazı Ayet-i Kerime'ler... Risale-i Nur'da tefekkür...
Süleyman Kösmene'nin yazısını okumak için tıklayınız;
http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/tefekkurun-faziletleri_216654