Balkan Notları...
“Gençler hemen küçük risalelerden bir tanesini alıp, yanlarına koşup ona (Bosnalı hanıma) Boşnakça Risaleyi verdi. Çok memnun oldular. ‘Bize yardım etmiştiniz biz de size teşekkürü bu şekilde yapalım istedik’ deyince çok etkilendi. Oraya geleceksin, parkmetrede yardım edeceksin ve biz teşekkür için Risale-i Nur vereceğiz. İnşallah okur, ahireti kurtulur diye de dua ettik. Otopark ücretini vermek istediğimiz halde almaması bizi çok etkilemişti, Rabbim bu iyiliğine karşın onu Risaleler ile tanıştırdı.”
BOSNA HERSEK’TEYİZ
Akıl kârı değil diyebilirsiniz ama macera yaşamak bu olsa gerek. Siz hata yapmayın, Green sigortasız yola çıkmayın. Hırvat sınırından en yakın Bosna Hersek gümrüğüne doğru yeni bir plan çizerek yola koyulduk. Hersek Novi üzerinden Bosna gümrüğüne geldik. Tabii sigorta kartımız olmadığı için buradan samimi tavırlarımızla geçebiliriz diye düşünerek gelmiştik. Ne de olsa onları bizim insanımız olarak görmüştük. Gümrük memuruna pasaportları uzattık, baktı. Sonra Green Kart deyince içimiz cız etti. İşte tam sıkıntı, ne yapacağız, birbirimize baktık. Yarı İngilizce yarı Türkçe ve tam beden dili ile gözlerinin içine bakarak please please-lütfen lütfen diyerekten bizi içeri almalarını rica ettik. İnsaflı bir ekipti, Türkiye’den geldiğimizi, hekim olduğumuzu ifade ettik. Biraz yumuşama ve sakinlik görünce içimiz biraz olsun ferahladı. Gecenin bir vakti kahve içtik beraber ve tanışıklık artınca sağ olsunlar bizi içeri aldılar. En sıkıntılı saatlerimizdi. Ve geç vakitte Bosna’mıza girebildik. Hırvatistan’a giremediğimiz için, Dubrovnike gitme işi de yatmış oldu. Hayırlısı. Ayrıca konaklamak için internet üzerinden kiraladığımız evin ücreti de (90 Euro idi) yandı. Kısmet değilmiş ama Bosna’ya giremeseydik asıl sıkıntıl o zaman olacaktı. Çok kıymetli deneyimler yaşamış olarak yola devam ediyoruz.
PİLİMİZ BİTMİŞ HALDE MOSTAR’DA MOLA
Yol uzun, gecenin bir saati hiç geçmediğiniz yerlerden geçiyorsunuz. Giderek yorgunluğunuz da artıyor. Direkt Saraybosna’ya ulaşalım desek de Mostar’a gelince adeta pilimiz bitmiş haldeydik. Yorgun argın araba kullanmak da artık riskli olmaya başlıyor, çünkü uykumuz gelmeye başlamıştı.
Saat 02.30 gibi Mostar’a ulaştık. Hiç olmaz ise bu gece burada konaklayalım sabah saatlerinde Mostar’ı gezerek Saraybosna’ya geçeriz diye düşünüyoruz. Bir otele yerleştik. Kişi başı 10 Euro’ya anlaştık. Kahvaltı dâhil yaptıramadık ancak en azından duş, dinlenme ve yatak yüzü görecektik. Biraz olsun dinlenebilmek güzel olacaktı. Otele yerleşir yerleşmez sıcak bir duş almak muhteşemdi.
Bütün günümüz yollarda geçti ama gezi böyle bir şey. Asla yaptığınız planlar tutmuyor. Hemen yeni rota planlayıp yola devam edebilmek önemli. Bunun yanında mutlaka yanınızda rota tayini yapan ve haritaları hallaç pamuğu gibi atan biri varsa korkmayın. Zaman zaman ya buradan gidilmez desek de navigasyona güvenin. Edindiğimiz intiba bu. Şu da bir gerçek; Hırvatlar asla taviz vermiyorlar ve ellerine düşersen acımıyorlar. 10 Euroluk Green Sigorta kâğıdına 250 Euro istemeleri ortada. Hâlâ 2/0’dan 3/2 yaparak kazandığımız milli maçın stresini atamamışlar! Türk olduğumuzu öğrenince çok kibarca konuşarak gerekeni yapıyorlar ama kaç katına.
Sözüm o ki, dikkatli olmak gerek. Sabah kalkıp Mostar’ı gezmeliyiz, inşallah, bakalım ecdat yadigârı buralar bizimle nasıl selamlaşacak.
RİSALELERLE TANIŞTILAR İNŞAALLAH
Otelden ayrıldık ve eski şehre gitmek için şehir merkezine doğru gidiyoruz. Arabamızı park edip yaya gezmek istedik ama parkmetreye para atmanız lazım. Fakat yanımızda KM (Bosna Para birimi) yok. Yanımıza park eden bir Bosnalı hanıma Serdar kardeşim rica etti. O da bize yardımcı oldu ve kendi cebinden parkmetre ücretini ödedi. Ücreti teklif etmemize rağmen kesinlikle almadı. Oradan ayrılarak Old city’ye (eski şehir) doğru yürüyoruz. Bir de baktık ki, önümüzde bize otopark da yardımcı olan bayanlar. Tevafuka bak derken, aklımıza yanımızda dağıtmak için getirdiğimiz küçük ebatlı Risale-i Nurlar vardı. Gençlere dönerek neden Risallerden bir tane vermiyoruz, diye sordum. Gençler hemen küçük risalelerden bir tanesini alıp, yanlarına koşup ona Boşnakça Risaleyi verdi. Çok memnun oldular. “Bize yardım etmiştiniz biz de size teşekkürü bu şekilde yapalım istedik” deyince çok etkilendi. İnanılmaz bir şeydi. Oraya geleceksin, parkmetrede yardım edeceksin ve biz teşekkür için Risale-i Nur vereceğiz. İnşallah okur, ahireti kurtulur diye de dua ettik. Otopark ücretini vermek istediğimiz halde almaması bizi çok etkilemişti, Rabbim bu iyiliğine karşın onu Risaleler ile tanıştırdı.
MİNAREDEN MOSTAR KÖPRÜSÜ
Ve karşımızda Mostar Köprüsü. Çarşının içinden geçerek, Türk konsolosluğunun önünden gelirseniz eğer, sizi karşınızda bekliyor. Mutlaka görmelisiniz. Köprü öncesindeki camide öğle namazımızı kıldık. Tam camiden çıkarken caminin iç kısmından çıkışı olan minare kapısının açık olduğunu fark ettik. Bir an terettüt yaşadık ama gençler beni takip edin deyince hepimiz minarenin şerefesindeydik.
Tüm Mostar’ı minare şerefesinden görmek nasip oldu. Görüntü harikaydı. İnanılmaz bir kalabalık ve turist akını vardı. Mostar köprüsünden atlayan gençler ise canlı gösteri sunuyorlardı. Osmanlının izlerini orada yaşamak, görmek, dokunmak ve hissetmek bizler için çok iftihar vericiydi. Eski şehire bakan yamaçta namaz kılmak için camiye geçtik. Bu arada namaz kıldıran imamla tanıştık. Sohbetimizde Türk olduğumuzu söyleyince her gün Türkiye için dua ettiğini söylemesi bizi çok duygulandırdı. Buralarda emperyalist güçlerin tüm gayrimeşru ve gençleri kendi taraflarına çeken yapılanma gerçekleşmiş. Turistlerle yerli halkın çok bir farkı kalmamış. Özellikle sordum örtülü olanlar kimler diye? Onların da Hariciler olduğunu duyunca üzüldüm. Balkan gençleri ile ilgilenilmesi gerekiyor. Yoksa 50 sene sonra Türkiye ve Osmanlı lafı hiçbir şey ifade etmeyecek. Önlem şart.
İmamların Balkanlarda ki yapılanması da daha fıtri. İslam Birliği adı altında kurulan bir teşkilat tüm Balkanlarda imamların maaşlarını veriyor. Dolayısı ile Bosna’da, Kosova’da ve Makedonya’da imamların kıraatleri çok güzel ve özellikle seçilerek görev veriliyor olması önemli. Ayrıca ücreti de bu yapı veriyor. Camiler sadece namaz vakitlerinde açılıyor. Onun dışında kapalı.
MOSTAR KÖPRÜSÜ NEYİ İFADE EDİYOR?
Bosna Hersek’in Mostar şehrini tam ortadan bölen Neretva Nehri’nin üzerindeki yaşlı bir yapıdır Mostar Köprüsü. Sadece tarihi önemi veya mimari bir harika olması değildir onu özel yapan. Yüzyıllardır sayısız insanın bir kıyıdan diğerine geçişine izin verirken, fiziki ve manevi bir köprü görevi de görmüştür. Zaman içinde çok yara almıştır ama yeniden ve daha güçlü olarak ayağa kalkmıştır. Eğer biraz yakınlaşıp da kendisine kulak verirseniz, size birçok hikâye anlatır. Tarihiyle Mostar Köprüsü 1566 yılında, Mimar Sinan’ın öğrencilerinden olan Mimar Hayreddin tarafından inşa edilmiş ve o kadar beğeni toplamıştı ki, çevresindeki bölge de aynı isimle anılmaya başlamışı. O zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun toprakları arasında olan Hersek Bölgesi’nin ana kenti de bu tarihten sonra Mostar Bölgesi olur. Oldukça ustaca bir teknik kullanılarak inşa edilen köprü, her açıdan Mimar Sinan’ın eğitiminden geçen bir elin eseri olduğunu belli ediyordu. İslam mimarisinin en dikkat çekici yapılarından biri olan ve Boşnakça “Stari Most” olarak isimlendirilen köprü, nehrin iki farklı yakasında yaşayan Hırvat ve Müslüman kesimleri birbirine bağlayarak yüzyıllarca Balkanlar’ın en önemli figürleri arasında yerini sağlamlaştırdı. Tam 427 yıl boyunca ayakta duran Mostar Köprüsü’nün aldığı en büyük darbe ise 9 Kasım 1993’te Bosna Savaşı sırasında oldu. Tanktan köprüye yapılan bombalamayla sadece ihtişamlı bir tarihi yapıya zarar vermiyor, aynı zamanda Bosna-Hersek’in çok uluslu yapısını da yerle bir ediyordu. Balkan topraklarının kardeşlik simgesi yavaş yavaş Neretva Nehri’nin sularına gömülürken, arka planda savaşın yıkıcı darbeleri halendevam ediyordu. Daha sonra Türkiye Mostar köprüsünü sahip çıkarak yeniden inşasını üstlenmiş ve bugünkü haline almıştır. Yaşasın Türkiyem!
Gezi: Op. Dr. Aytekin COŞKUN