Siyasetçi ve idarecilerin Filistin’de yaşananlar karşısında ortaya koydukları tavır genel anlamıyla ‘sınıfta kalmak’ olarak tarif edilebilir.
Hele bazı siyasetçilerin savaşı körükler tarzdaki beyanları yaralara tuz ekmek anlamına geliyor.
Beninli şarkıcı Angelique Kidjo’nun “Hep birlikte barışa nasıl katkı sağlayacağımız, farklılıklarımızın içinde nasıl bir araya gelebileceğimiz, diyalog kurabileceğimiz ve aynı haklara sahip olduğumuzu kabul etmek üzerine kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum” (aa.com.tr, 12 Ekim 2023) demesinin ardından ‘Pink Floyd’un kurucularından Roger Waters’den de anlamlı bir çağrı geldi. Savaşa ve İsrail zulmüne karşı itiraz seslerini yükseltenler elbette bunlarla sınırlı değil. Başka sanatçılar da Filistin’deki vahşete itiraz ediyorlar.
1965’te Londra’da kurulan rock müzik grubu Pink Floyd’un kurucularından Roger Waters’in, ‘savaş’ sürerken Filistin’de çözüm sağlanması için 4 maddelik bir teklifi gündeme taşıması önemli. Sosyal medya hesabından yayımladığı videoda Roger Waters, bölgede yaşananlardan ötürü çok kırgın ve üzgün olduğunu belirterek, “Bunları neredeyse 20 yıldır söylüyorum. Mesajım çok basit. Bunca yıldır kardeşlerimizin eşit haklara sahip olması için tabiatın çağrısına karşı sanki sağır kalmışız gibi hissediyorum. Eşit insan hakları, savaşın tek panzehridir. Geçen cumartesi, savaş suçu iddialarını dinledim ve bunları ayrım yapmadan kınıyorum” demiş. (AA, 15 Ekim 2023)
Taraflar arasındaki çatışmaların bu şekilde devam edemeyeceğini hatırlatan Roger Waters, 4 maddelik çözüm planını şu ifadelerle sunmuş: Birincisi: Derhal ve kalıcı bir ateşkes sağlanmalı. Kimse kimseyi öldürmemeli. İkincisi: Büyük bir masa kurulmalı ve bu kötü karışıklık karşısında tek devletli çözüm için çalışmalara başlanmalı. Tüm vatandaşlarına ırk, din ve bir önceki milliyeti fark etmeksizin eşit hak tanıyan yeni bir devlet. Bu yeni devlette, altını çizerek söylüyorum, mutlak bir demokrasi olmalı. Üçüncüsü: Yeni devlet anayasasında, tıpkı Apartheid sonrası Güney Afrika’da olduğu gibi hakikat ve uzlaşmaya ilişkin hükümler bulunmalı. Dördüncüsü: Golan Tepeleri bu çözüm planının bir parçası değildir. O tepeler Suriye’ye aittir.
Roger Waters, kutsal topraklarda bu gerilimin altında yaşayan herkes için gözyaşı döktüğünün altını çizerek, “Hep birlikte savaşsız bir dünya umalım. Evrensel insan haklarına, herkesin hukuk karşısında eşit olduğuna inanıyor muyuz, inanmıyor muyuz? Babam, 1914’ten 1944’e kadar bu hayalle yaşadı. İtalya’da Nazilere karşı savaşında bu hayalini savunurken öldü. Bu hayali ben de kuruyorum. İlgili makamlara sesleniyorum. Lütfen durun” demiş.
İfade ettiği üzere, “(Filistin’deki) gerilimin altında yaşayan herkes için gözyaşı döken” bir sanatçı tebrik edilmez mi? Hem, “bölgede yaşananlardan ötürü çok kırgın ve üzgün” olduğunu beyan eden bir sanatçı siyasetçilere de örnek olmaz mı? “Eşit insan hakları, savaşın tek panzehridir” tespitine hangi siyasetçi ve idareci itiraz edebilir? “(Kurulacak) Bu yeni devlette, altını çizerek söylüyorum, mutlak bir demokrasi olmalı” mesajı kalıcı çözümü göstermiyor mu?
Ne diyelim? Böyle sanatçıların sayısı artsın ve idarecilere de örnek olsun inşallah.