"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Âyetü’l-Kübra konuşuluyor: “Risale-i Nur’un manevî bir fihristesi”

16 Ekim 2021, Cumartesi
Yirmiden fazla akademisyenin katılımıyla İzmit’te gerçekleşecek olan çalışmanın sonuçlarının bir hafta sonra, 24 Ekim Pazar günü yapılacak ve Euronur’dan canlı olarak yayımlanacak bir program ile kamuoyu ile paylaşılacağı belirtildi.

SEDAT SERDAR - İSTANBUL
[email protected] 

Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur’un manevî bir fihristesi olarak nitelediği Âyet’l- Kübra Risalesi, Risale-i Nur Enstitüsü tarafından düzenlenen bir masa çalışması ile bugün konuşuluyor. İzmit’te yirmiden fazla araştırmacının katılımıyla gerçekleşecek çalışmada Âyetü’l-Kübra Risalesi çeşitli yönleriyle ele alınacak. 

Program hakkında bilgi veren Risale-i Nur Enstitüsü Sekreteri Ahmet Dursun, Bediüzzaman’ın “itikad-ı küfriye” olarak nitelendirdiği, inkâr-ı uluhiyet fikrine yaslanan çeşitli ideoloji ve fikirlerin istilâsına uğrayan insan ruhu ve aklının yaradılış gayesi, Yaratıcının varlığı ve hayatın anlamı ile ilgili sorular karşısında buhranlar yaşadığını, cevapsız kalan soruların insanlığın buhranına dönüştüğünü, bu bağlamda Âyetü’l Kübra’nın bu buhranları çözebilecek nitelikte güçlü bir eser olduğunu söyledi.

“Bediüzzaman Said Nursî’nin “şimdiki dehşetli tahribata karşı bir hakikat-i Kur’âniye ve bir sedd-i âzamdır” ifadesiyle tanımladığı Âyetül Kübra Risalesi’nin günümüz insanının en güçlü sorularından biri olan “insanın ve kâinatın yaratıcısı kimdir?” sorularına “Kâinattan Hâlık’ını soran bir seyyahın müşahedatı”yla, kâinatın bütün unsurlarını delil olarak sunan tevhid eksenli bir ispat manzumesi olarak anlaşılmayı beklemektedir” diyen Dursun, Bediüzzaman Said Nursî’nin kainattaki işleyişi, modern bilimin zihin kodlarını Allah’ı ispat noktasında kullanarak güncellediğini belirtti. 

İnanç noktasında büyük problemlerle karşı karşıya olan insanlığa Âyetül Kübra Risalesi’nin ne söylediği, bilim-din çatışması meselesinin eserde nasıl halledildiği, Allah’ı inkâr felsefesi üzerine kurulan bilimsel çalışmaların aksine ilmî gelişmelerin Tevhid eksenli çalışmalara nasıl kaynaklık edebileceği, bugün evrim düşüncesinden başlayarak, deizm, ateizm, agnostizm gibi yaradılışla ilgili sorgulamalarda inkârcı yaklaşımları dillendiren ve Allah-insan-kâinat arasındaki bağı koparan fikirlere karşısında Allah ile insan arasındaki iman merkezli bağın tekrar nasıl kurulacağı gibi onlarca soruya Âyetü’l- Kübra Risalesi’nin bize sunduğu imkânlar ile cevap bulmayı amaçladıklarını ifade eden Ahmet Dursun, bu sebeple farklı çalışma alanlarına sahip akademisyenlerle bir masa çalışması düzenlediklerini söyledi.

Okunma Sayısı: 11324
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı