"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vahiy kâtiplerinden biri:Zeyd bin Sâbit(ra)

25 Mart 2012, Pazar
Peygamber Efendimize (asm) vahiy geldiğinde yazan ve Resûlullah’ın (asm) o anki mânevî hallerine şahit olan vahiy kâtiplerinden biri olan Zeyd bin Sâbit (ra) ile, sahabeleri tanıma yolculuğumuza devam ediyoruz. Buyrun Asr-ı Saadet’e uzanalım...
***
Nazil olan sûre ve âyetleri Peygamber Efendimiz (asm) ezberler ve hem ezberletir, hem de yazdırırdı. İşte âyetleri yazan vahiy kâtiplerinden biri de Zeyd bin Sâbit’tir (ra).
Medineli bir yetim olan Hz. Zeyd (ra) çok zeki idi. 11 yaşında 17 sûreyi ezberlemişti. Okuma yazmayı öğrenmesiyle Resûlullah’a (asm) gelen vahiyleri yazmaya başladı.
Zeyd bin Sâbit, vahiy yazma esnasında şahit olduğu manevî bir haleti şöyle anlatır:
“Resûlullah’a (asm) vahiy geldiği bir gün yanında oturuyordum. Onu bir ağırlık kapladı. Ağırlık kapladığı zaman, onun dizleri benim dizlerimin üzerindeydi. Allah’a yemin ederim ki, hiçbir şeyi Resulullah’ın (asm) dizinden daha ağır bulmadım! Sonra o hâl ondan gitti ve ‘Yaz, ey Zeyd!’ dedi. Ben de bir kürek kemiği aldım. Nisâ Sûresi’nin 95. âyetinin tamamını sonuna kadar yazdım. Âmâ bir zat olan İbni Ümmü Mektum, mücahitlerin faziletini bu âyette duyunca kalktı ve ‘Ya Resulullah! Âmâ ve benzeri gibi olanlardan, Allah yolunda cihada gücü yetmeyenlerin durumları nasıldır?’ dedi. Allah’a yemin ederim ki, onun sözü biter bitmez, Resulullah’ı (asm) tekrar bir ağırlık kapladı. Bu defa onun dizlerini ilkinden daha ağır buldum. Sonra o hâl ondan gitti, ‘Yazdığını oku’ buyurdu. Yazdığım kısmı okuyunca ‘özür sahibi olmaksızın’ meâlindeki cümleyi okudu, bu kısmı o âyete kattım.”
Zeyd bin Sabit, gelen vahiyden başka, hükümdarlara veya bazı kabile reislerine gönderilecek mektupları da yazardı. Peygamberimizin (asm) isteği üzerine İbranice ve Süryanice’yi de öğrendi.
Peygamberimizin bekâ âlemine irtihalinden sonra Hz. Ebûbekir (ra) halife seçildi. Vahiyler, kâğıt parçalarına, tabaklanmış derilere, yassı beyaz taşlara ve develerin kürek kemiklerine yazılıyordu. Bu âyet ve sûreler bir yerde biriktirilmiyordu. Kur’ân hafızlarının birçoğunun Yemame Savaşı’nda şehit olması dolayısıyla sayfaların toplanması düşüncesi ortaya atıldı. Hz. Ebûbekir (ra), Peygamberimiz (asm) böyle bir şey yapmadığından tereddüt etti, ama müzakere, istişare sonunda karar alındı. Bu iş için ise Hz. Zeyd (ra) uygun görüldü. O zamanlar Hz. Zeyd (ra) yirmi yaşındaydı ve böyle mühim bir vazifeye seçilmişti. Hz. Zeyd de ilkin tereddüt etti, ama bunun faydası olacağına inandı, vazifeyi kabul etti. Bu vazifenin zorluğunu da “Allah’a yemin ederim ki, bana bir dağı taşımayı teklif etselerdi, Kur’ân’ı toplama işinden daha ağır gelmezdi” sözleriyle ifade etti.
Zeyd çok ihtiyatlı davrandı, araştırdı, bulduğu âyetleri hemen kabul etmedi. Resûlullah’ın (asm) huzurunda yazıldığına dair iki şahit olursa kaydediyordu. Bir sene gibi kısa bir sürede Sahabe-i Kirâm’ın yardımıyla Kur’ân’ı topladı.
Zeyd bin Sabit’in Kur’ân’a yapmış olduğu mühim hizmetlerden biri de, Hz. Osman’ın (ra) halifeliği zamanına rastlar. Hz. Ebubekir (ra) devrinde toplatılan Mushaf bir adet olduğu için ihtiyaca kâfi gelmiyordu. Her geçen gün İslâmî fetihler çoğalıyor, Kur’ân-ı Kerim’in aydınlattığı çevre genişliyordu. Ermenistan fethi sırasında Hz. Osman, Ashab’ın büyükleriyle istişare etti ve mevcut olan nüshadan birkaç tane çoğaltılmasına karar verdiler. Zeyd bin Sabit’in de içlerinde bulunduğu dört kişilik bir heyet tek nüshayı yedi adet olarak çoğalttılar.
Hz. Zeyd (ra) 92 hadis rivayet etti. Biri şu meâldedir:
“Size iki şey bırakıyorum: Birincisi Allah’ın kitabıdır ki, gök ile yer arasında bir ip mesabesindedir. İkincisi ise, Âl-i Beyt’imdir ki, Havz-ı Kevser bana verilinceye kadar onlar benden ayrılmazlar.”
Bütün hayatı İslâm’a hizmetle geçen Zeyd bin Sâbit, Hicrî 45 yılında beka âlemine irtihal etti.
Allah ondan ebeden razı olsun!
“Üç sıfat vardır ki, her Müslüman onları yerine getirmekle mükelleftir. Bunlar: 1. İhlâs ve Allah rızasından ayrılmamak, 2. Amir durumunda olanlara nasihat etmek, 3. Bir de cemaat ruhunu muhafaza etmektir.” (Hadis-i Şerif)
 Kaynak: Sahabiler Ansiklopedisi
 
ARZU KONAN
Okunma Sayısı: 3499
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • gülsüm yıldızdağ

    26.3.2012 00:00:00

    kaleminize ,yorumunuza, yüreğinize sağlık Arzu hanım böylesi bir yazı okunmazmı,Ya!Rabbim bizlere hz.Zeyd, hz.Ebu Bekir, hz.Ömer gibi ve daha nice islam aşığı gibi islam aşkı ver.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı