"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Saadet-i Dareyn yolculuğu

02 Kasım 2014, Pazar
"İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül de saadet-i dareyni iktiza eder" der Bediüzzaman Hazretleri.

Şimdi buna baktığımda iman diyor Üstad ilk başta. İman, tereddütsüz inanmak. Allah’a Peygambere… Tereddütsüz. Aklına en ufak bir şüphe gelmeden. ..Geldiğinde hemen izale edebilmek. Gerçekten iman o kadar büyük bir kavram ki Risalenin çoğu bahsi imanla alâkalı. Kur’ân’ın ilk indirilen âyetleri imanla ilgili. “İman insanı insan eder belki de sultan eder”. Demek ki bu düsturlara göre saadet-i dareyni kazanmak istiyorsak ilk başta imanımızın tam olması gerekiyor. İmanımız tam olduktan sonra bu sefer de tevhide geçiyoruz. Allah’ın varlığı ve birliği. Birisi bize böyle bir şey sorduğunda “tabiî ki de Allah var ve birdir” deriz. Ama ispatlamayı yapabilir miyiz ya da ne kadar yapabiliriz? 
Bundan sonra da teslim geliyor. En kolay gibi görünen, ama bana en zor gelen kısım. Şunu fark ettim ki insanın Rabbine teslim olabilmesi için acz ve fakrını görmesi gerekir. İman, tevhid bir insanda tam olması gerekir ki o insan tam teslim olabilsin. Meselâ sevdiğimiz biri öldüğünde teslim ve tevekkülvari olabiliyor muyuz?  Hadi ölümü geçtim ayrılıkta bile… Sevdiklerimizden ayrılacağız diye kendimizi o kadar yıpratıyoruz ki asıl vazifelerimizi maalesef unutuyoruz. Aslında teslim tevekkülü getiriyor. Birbirleriyle beraberler zincirlenmiş gibi, teslim olmazsa tevekkül de olmuyor. Onu koruyamıyoruz. Ben tevekkülü en çok sevdiğimiz bir insan vefat ettiğinde verilen tepkiyle anlayabiliyorum. O kişinin ne kadar tevekkül sahibi bir insan olduğunu... Sevdiği biri öldüğünde “inna lillahi ve inna ileyhi raciun” diyebiliyor mu? Rabbim meleğine sorarmış: “Kulumun sevdiğini yanından aldığında o ne yaptı?” Melek der ki: Kulun sana tam bir teslimiyet içinde tevekkül edip “inna lillahi inna ileyhi raciun” dedi. İşte en sonunda o tevekkül halini kazandığımız da o zaman Rabbimizin bize lütfettiği saadet-i dareyni (o iki dünya saadetini) kazanmış olacağız inşallah. Hem dünyada hem de ahirette rahat edeceğiz. Peygamberlerin, sıddıkların, evliyaların, veli zatların, ehl-i hizmet insanların da yaptığı bu değil mi? İman edip, teslim olup tevekkül etmiyorlar mı?  Elbette ediyorlar. Bizi yaratan ve bu imtihan dünyasına gönderen Rabbimiz elbette burada da asıl memleketimizde de nasıl mutlu olacağımızı bize söylüyor. Şükretmemiz gereken çok fazla şey var. Ama bence en çok şükretmemiz gereken şey bu kadar merhametli, cömert… bir Rabbimiz olması... ..öyle bir Rabbin kulu olmamız... 
Rabbim hepimizi “İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül de saadet-i dareyni iktiza eder” düsturuna uymamızı nasip etsin. Hayırlı, güzel, rahmetli bir hayat yaşamayı bütün herkese nasip etsin...! Âmin!

Gülizar Nur AYDOĞDU

 

Okunma Sayısı: 2322
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı