"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kendimi nasıl uyuşturacağım öğretildi!

08 Aralık 2014, Pazartesi
AYBUDER’in müdavimlerinden Kaan Kılınç 19 yaşında bir genç. Uyuşturucuya başlamadan önce alkolik olmuş. Tedavi olmak için psikiyatra gitmiş, fakat psikiyatrı ona ilâçlarla kendini nasıl uyuşturacağını öğretmiş.

- Dünden devam - 

Bize biraz kendinden ve seni uyuşturucu madde kullanmaya iten sebeplerden bahsedebilir misin?

On dokuz yaşındayım. Alkolle beraber yaklaşık sekiz-dokuz yıllık bir bağımlılık geçmişim var. Annem babam kültürlü, araştıran, hep sorgulayan insanlardı; felsefe ve tasavvufa çok ilgileri vardı. Bana dinin sevgi, hoşgörü ve alçakgönüllülük tarafını öğrettiler. Dışarıda bunu göremedim, hep korkuya yönelik bir eğitim olduğunu gördüm. Bu bana biraz ters geldi ve insanlardan uzaklaşmaya başladım. 
Biz bir şeyi yaşadığımız veya yaptığımız zaman hep derinine inmek isteriz; bağımlıların ortak özelliğidir bu. Dini çok araştırdım; felsefeye ve tasavvufa yöneldim. Baktım ki ruh denen bir varlığım. Benim gerçeğim ruhum, ama ben bunu hissedemiyorum. Bunu hissedememek belli bir süre sonra bana sıkıntı vermeye başladı. 
Ruhsal bir şeylerin olmadığı amaçsız, gayet dünyevî, beşerî bir hayat bana sıkıcı geldi. Bundan dolayı bir kaçış olarak sekiz yaşında alkolle tanıştım. Babamla beraber içiyorduk alkolü. Onlar da, dışarıda içmem yerine yanlarında olmamı tercih ediyorlardı, korumak için. Aslında babamla benim alkol bağımlılığı sürecimiz beraber başladı. O da ben ortaokuldayken iyice arttırmaya başlamıştı, böyle beraber bir alkol bağımlılığı yoluna girdik. 
Zaman geçtikçe insanların sevgisizliğini, hoşgörüsüzlüğünü sorguladım, sisteme kızmaya başladım. Bu arada tabiî alkolden de kurtulmak istiyordum. Bunun için özel hastanenin psikiyatristine gittim. Fakat bir süre sonra faydası olamayacağını anladım. Çünkü beni anlamaya çalışmak yerine, ilâç yazıp gönderdi. Uyuşturucu sürecim bundan sonra başladı. Baktım ki kimyasal haplarla da kafa yapılabiliyor ve bana bunu psikiyatristim öğretti. Ondan sonra da o ilâçlarla alkolü karıştırmaya başladım. Uyuşturucu için torbacıları bulana kadar öksürük haplarından, bazı haplardan küçük sentezlerle uyuşturucu çıkarıp onları kullandım. Lise dönemimde de uyuşturucu yavaş yavaş hayatıma girmeye başladı ve lise son dönemlerimde de kullanımım arttı. Uyuşturucuyu en az haftada bir kullanıyordum, ama alkolü her gün almam gerekiyordu artık. Böyle bir sürece girdiğimde Yavuz Hocayla ve bu dernekle tanıştım. Burada insanların beni anladığını, onların da aynı arayıştan dolayı maddeye bulaştığını gördüm. Bana değerli olduğumu hissettirdiler!  

Maddeyi bırakalı ne kadar zaman oldu? 

Yaklaşık bir buçuk yıldır kullanmıyorum. Dernek kurulmadan önce Yavuz Hocanın yanındayım. Dernekle beraber, ben de hizmet etmeye başladım. 

Toplumda manevî anlamda bir anlayışsızlık ve hoşgörüsüzlük olduğunu ve bunun da madde bağımlılığını tetiklediğini, belki de desteklediğini düşünüyorsunuz! Bu anlamda neler söylemek istersin?

Eğitim çok önemli! Bizim dinimiz hoşgörü dini. Bakın Hz. Mevlânâ hoşgörüsüyle, sevgisiyle bütün dünyada tanınan bir değer. Ama kendi içimizde bu böyle değil. Hep dayatmalar; “Şunu yaparsan cehenneme gidersin, bunu yaparsan böyle olur!” tarzında korkutmalar… Sevgi ve hoşgörü kısmının yayılmasının taraftarıyım ben…

Son olarak uyuşturucu maddeyi nerelerden ve nasıl sağladığını soracağım? Senin için zor oldu mu maddeyi sağlamak?

Maddeyi sağlamak başlarda zordu.  Çünkü ben, içimdeki arayıştan dolayı biraz yalnızlaşmıştım. Kendi yaşıtlarımla değil, daha çok annemin, babamın arkadaşlarıyla konuşuyordum. Yaşıtlarımın sohbeti çok sığ, çocukça geliyordu. Beni onların sohbeti kesiyordu. Benim maddeye başladığım dönemde arkadaştan arkadaşa yayılıyor, artık çok yaygın. Herkes kullanıyor artık, en azından denememiş genç yoktur gözüyle bakıyorum ben. Artık bağımlılar değil, normal insanlar azınlık olmaya başladı! O yüzden bulmak konusunda hiçbir sıkıntı yok, torbacılar zaten her yerde dolaşmaya başladı. Yani bakkaldan ekmek alır gibi rahatlıkla bulabilirsiniz bunu!..

Hayattan ne istiyor ve bekliyorsun Kaan? 

Benim için önemli olan, bugün. Gelecekte hedeflerim olabilir, ama kafamı o hedeflere takmıyorum. Benim hedefim, Yavuz Hocam gibi danışmanlık yapıp bağımlılara yardım etmek! 

Kaan’ın babası Metin Kılınç:

Kaan, alkol kullanımına sizinle birlikte başladığını söyledi Metin Bey! Sizi alkole iten nedenler neydi? 

Aslında alkolün sosyal bir içicilik evresi var. Ayda yılda bir içersiniz, “bir şeyi olmaz” denir! Fakat bu ortamlar ve ortamlardaki paylaşımlarınız artarsa ve burada alkol veya madde unsuru varsa, işte o zaman giderek dozu artıyor. Yani bu hâl, artık senin doğal hâlin oluyor. Alkolü iş yerime kadar taşımıştım. Her akşam alkol alıyordum ve artık güncel hayatımın içinde de kullanır hâle gelmiştim. 

Kaan’ın alkolde ileriye gittiğini gördünüz ve “Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği”ne geldiniz. Burada neyi daha çok görüp anladınız Metin bey? 

Biz yetişkinler olarak hep çocuğumuzu anladığımızı zannediyoruz ve “Ben onu anlıyorum, ama o beni anlamıyor!” diyoruz. En büyük handikap budur işte. “Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği”ne gelince, ilk önce biz iyileştik, aile olarak değişim yaşadık inanın. Burada birbirimizi gerçek anlamda anlamadığımızın farkına vardık! Eğer aile gerçek anlamda bir şeylerin farkına varamazsa, çocuğuna da asla yardımcı olamıyor. Biz burada müşterek farkındalıkları geliştirerek devam edebildik yola. Çünkü geldiğimizde ben Kaan’a kızgındım kararlı olmadığı için, Kaan bana kızgın, eşime kızgın v.s. Bilgisizlikten ve farkındalığın eksikliğinden kaynaklanan şeylerdi bu. Bir mesleği öğrenmek istiyorsanız eğer, mesleğin ustasından süreci bir de yaşayarak öğrenirsiniz. Buraya geldiğimizde “önce siz hastasınız!” denildi ve hatalarımız gösterildi. Önce bizim değişmemiz gerekti. Aynı şeyleri yaşayan ailelerin, insanlar içinde olduğumuz için, sorunları aşmayı becerebildikleri için bunu biliyorlardı. Bir psikiyatristten bunları öğrenebilir miydik, bilmiyorum. Ailemizin bir parçası artık bu dernek. Kaan’ın da dediği gibi, ailemiz büyüdü.

Alkolü siz de burada mı bıraktınız?

Kaan buraya geldiğinde ben alkol almaya devam ediyordum. Körlüğe ve hatanın büyüklüğüne bakar mısınız? Ben alkol kullanırken, oğlumdan maddeyi bırakmasını istiyorum! Bunu bile fark etmemişim… Kaan’ın ayıklığı benden öncedir, ben daha sonra dahil oldum.

Peki, daha iyiye gidebilmek anlamında bir babada nelerin değişmesi gerekiyor Metin Bey? 

Birkaç hedef ifadeyle yahut; “Birbirinize karşı samimî ve açık olun, derinleşmeye çalışın!” demekle bir şey anlatamam. Meselâ “Namaz mü’minin mi’racıdır” denilmiş. Hadi, yaşa bakalım! Anlatabiliyor muyum? Yani işaret kelimeler, cümleler insanı sonuca götürmüyor. Ben buraya gelmeseydim, grup toplantıları ve sohbetlere katılmasaydım eğer, bu farkındalığı yaşayamayacaktım. Bu dernek veya bu dernek benzeri yerlerde madde bağımlılığını deneyimleyip aşmış kişilerle sohbet ederek o farkındalık oluşturulmazsa, kavram ifadelerle bir yere varılmıyor kesinlikle… Ben tasavvufla ilgileniyorum. Tasavvuftaki kişinin nefsiyle olan o mücadelesini günümüz koşullarında çevirip “on iki basamak” diye bir eğitim programı haline getirmişler. Burada onu görürsünüz. “Ne ile gelirsen gel, ama kul hakkıyla gelme” der dinimiz. Olumsuz duyguları, öfkeyi ele alıp kırdığı insanlardan tek tek özür dileme listesi çıkardık. Bunlar üstünde, bizatihi nefsin üstünde çalışmalar var. Bizim eğitim sistemimiz iman koşulunu eksik bırakıp tamamen beşerî robotlar yetiştiriyor. Bu çalışmalarla aslında bu eğitim süreci devam ediyor. 

Kaan uzun süre uyuşturucu madde kullandı ve sonrasında da madde bağımlılığı ile mücadele etti ve 1,5 yıldır da kullanmıyor. Kaan’a şu an baktığınızda neler hissediyorsunuz? 

Kaan harika bir yola çıktı. Hem o derin manevî arayışı, hem ahlâkî duyguları oturtturma üzerinde çalışmak! Şu anda aile olarak çok daha berrak bir geleceğe doğru gidiyoruz. Bu böyle devam edecek. Bilinçlenmenin, gelişimin sonu yok. Bu mücadeleye yeni bilgilerle, bilimin yeni gelişmeleriyle, manevî anlamda daha derinliklere inerek yeni açılımlara, yeni ufuklara doğru yolculuğa devam edeceğiz…

Kaan’ın annesi Nazmiye Kılınç:

Nazmiye Hanım, siz bir annesiniz. Kaan’ın bağımlılık sürecinde neler hissettiniz ve düşündünüz?

Kaan’ın bağımlılığıyla alâkalı düşündüğüm tek şey, bir çözüm bulmaktı. Çözüm odaklı gittim. Yani nasıl bir çözüm bulabilirim, beyninde nasıl bitirebilirim diye düşündüm hep… Çünkü kullanmasından ziyade, beni ürküten ya da benim çözüm aradığım nokta beyindeki kullanma isteğini bitirmek, yok etmekti. En önemlisi oydu benim için. 

Peki, bu dernekle yollarınız nasıl kesişti? 

Çalışıyordum, oğlumun durumundan bahsettim ve “artık ileri safhalara gidebilir, isteği daha da arttı, ben yanında olmalıyım” düşüncesiyle o dönemde işten ayrıldım. Aynı şekilde tanıdığım herkese de söyledim. Gizlemedim! Bir arkadaşımın ablası televizyonda Yavuz Bey’i görmüş. Telefonlarını falan almış. Beni aradı “Kaan için bir çözüm olabilir, hemen oraya gidin, size çok yakın” dedi.

Bir cesaret örneği midir, yoksa aslında olması gereken midir bir annenin “Benim oğlum bağımlı ve bununla ilgili bir çözüm arıyorum!” diyebilmesi?

Bu benim için olması gerekendi! Yani ben oğluma bir çözüm bulabilme yoluna çıkıyorum, bunun aksini düşünmemem gerekiyor. Eğer işten ayrılırken arkadaşlarıma, çevreme, komşularıma, aileme söylememiş olsaydım, saklasaydım arkadaşımın ablası televizyonu seyrettiğinde beni buradan haberdar edemezdi ve ben burayı bulamazdım.

Madde bağımlılığında çözüm bulmak adına bir toplumsal dayanışma gerekiyor, öyle değil mi? 

Toplumsal dayanışma şart! Erken teşhis ve çözüm bulabilmek adına en önemli nokta ise, ailenin bunu gizlememesidir... 

Bir aile evlâdında nelere dikkat etmeli ve çocuğundaki hangi değişikliklerden dolayı üzerine gidip oturup konuşmalı sizce?

Ben ancak yaşadığım süreçten yola çıkarak cevap verebilirim size. Kaan’la iletişimim çocukluğundan beri çok iyidir. Benden hiç gizlisi saklısı olmamıştır. Alkol aldığı, madde kullandığı dönemde de bana hep söylemiştir. Daha öncesinden bildiğim için “Ben fark ettiğimde böyle davrandım” diyemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim; kullandığı dönemlerde işten geldiğimde gözleri hep kapanırdı ve uyku hali içindeydi. “Kaan uykun mu var?” dediğimde “Uykum geliyor anne” derdi. Çocuk uyurgezer gibi oluyor, buradan anlaşılıyor bir kere. Halsiz oluyor, hareket edemiyor, bir şey yapası gelmiyor.  Kalkıp şuradan bir bardak su alacaksa, ona bile zoraki gidiyor. Eğer verecek birisi varsa, ayağa bile kalkmıyor. Belli süre uyuyamadıkları için okula gitmemeleri, devamsızlıkları artıyor ve okulda derslerde uyuyorlar. Bir öğrenci için öğretmenleri; “Çocuğunuz derslerle ilgilenmiyor, aklı başka yerde” diyorsa, muhakkak bir madde kullanıyordur diyorum ben.

Siz, maalesef ki bu noktada tecrübeli bir ailesiniz. Ailelere, özellikle anne babalara madde bağımlılığı hakkında neler söylemek istersiniz? 

Ezbere bir şeyler söylemek tabiî ki yararlı olmayacaktır. Bir anne çocuğuyla arasındaki mesafeyi kaldırıp iletişime girerse ve çocuğuyla ilgili olan problemi babadan saklamazsa, daha çabuk bir şeyler yapacağını düşünüyorum. Genelde biz anneler baba duymasın diye olayları saklıyoruz. Oysaki bunu yapmamaları gerekiyor! Çocukları ile ilgili iyi veya kötü ne varsa, baba da bunu anne ile birlikte bilmeli. Aile birlikte öğrenmeli ki bu süreç birlikte mücadele edebilsinler. Bu gizlilik olmaz ise eğer, her şey çok daha önce fark edilir, çözüm odaklı halledilir. Tabiî baba da bunu duyduğunda ters tepkiyle yaklaşmamalı, dayaktı, cezaydı gibi yöntemlere başvurmamalı. Öbür türlü, çocuğu tamamen kaybedebilirler. Yakın zamanda derneğimizin kurucusu ve başkanı Yavuz Tufan Koçak Bey’in bu konuda bir kitabı çıkacak. Her ailenin o kitabı alıp önbilgi edinmesini tavsiye ediyorum, bu çok önemli!

 “Ayık Yaşamda Buluşalım Değneği”nin kurucusu ve başkanı Yavuz Tufan Koçak Bey’den çok istifade ettiniz değil mi?

 “Çok istifade ettik” ifadesi yanlış, ya da eksik olur. Biz tamamen ondan istifade ettik! Burayı bulamasaydık, o olmasaydı biz böyle olamazdık diyorum. Şu anda başka bir yerde çözüm yok, tek çözüm olarak burayı görüyorum ben. İletişimi öğrenmiş, sorunları uygulanabilir bir şekilde çözülmüş bir aile olarak biz her şeyi burada öğrendik. Bu yüzden içim rahat olarak “yüzde yüz Yavuz Bey’den yararlandık” diyebiliyorum!

“Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği”nden siz çok istifade ettiniz. Peki, dernekten daha fazla istifade edilebilmesi anlamında insanlarımız neler yapmalı ve derneğinize hangi anlamda yardım edilmeli sizce?

İnsanlarımız sosyal statüsüne, maddî olanaklarına göre ellerinden gelen yardımı yapmalıdırlar. İçinde rehabilite merkezleri, atölyeleri olan bir köy kurulmalı. Projede var zaten. Bizim insanımızın bunları yapabilme güçleri var. Aileler ise bilgi edinme adına dernekle irtibata girebilir, bizim burada her Pazar günü yaptığımız toplantılara katılabilir, aldıkları bilgileri komşularına, tanıdıklarına ve çevrelerindeki insanlara aktarabilirler. İnsanlar gittiğimiz duyulmasın diye de gizliyorlar. Buraya gelen aileler de aynı şeyi yapıyor, “Benim çocuğum duyulmasın” diyor ve aldığı bilgiyi tecrübeyi bir diğerine aktaramıyor. Dernek ile iletişime geçtiklerinde ne yapacaklarını onlar da görecekler ve yapabildikleri kadar ellerinden geldiklerini yapacaklar...

Etiketler: melek şafak
Okunma Sayısı: 3403
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı