"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hür siyasetin omurgası Demokrat Misyondur

14 Haziran 2018, Perşembe
Dizi Yazısı: Kâzım GÜLEÇYÜZ - Türkiye’nin İhtiyacı Demokrat Misyon - 11

Siyaseti bugün içine düştüğü çıkmazdan kurtarmanın yolu, Demokrat misyon temelinde yeni bir toparlanmadan geçiyor.

Demokratik muhalefet

Bir partinin siyasette kalıcı olup olmadığının ölçülerinden biri, muhalefette iken de fikir, kurum ve kadro olarak varlığını sürdürebilmesi.

Bekası iktidarla kaim bir parti, muhalefete düştüğünde erir ve siyasetten silinir.

Bunun en tipik örneklerinden biri, 12 Eylül döneminde ihtilalcilerin icazetiyle kurulup 1983 seçiminde tek başına iktidar olan ve 1987’de oy oranı gerilediyse de yine iktidarını devam ettiren ANAP’ın, 1991 seçiminde muhalefete düştükten sonra hızla güç kaybedip, 2002 seçimi sonrası siyaset sahnesinden çekilmesi.

Hür siyasetin müdahalelerle tahrip edildiği dönemlerde ortaya çıkan bu tür köksüz partiler, adeta altın tepsiyle kendilerine sunulan iktidarın cazibesiyle, iktidar oldukları sürece çekim odağı olsalar dahi, yıprandıkları an inişe geçerler.

İktidarı kaybedip muhalefete geçtiklerinde bu yıpranış ve iniş iyice hızlanır.

Buna karşılık, öyle veya böyle bir fikir temeline dayanıp çekirdek kadrolarını da muhafaza eden partiler, hiç iktidar olmayıp sürekli muhalefette kalsalar bile siyasetteki varlık ve güçlerini korurlar.

Sandıktan muhalefet olarak çıkmayı hazmetmek, aynı zamanda demok-ratlığın da ölçü ve kriteri olarak görülmeli.

Hep iktidar olmaya ve o konumda kalmaya ayarlı bir siyaset anlayışı ise demokratlıkla bağdaşmaz. Erdoğan’ın, girdiği seçimlerin öncesinde sürekli tekrarladığı “Birinci olamazsak siyaseti bırakırım” resti bu bağlamda çok düşündürücü.

Oysa yıllarca çok yüksek oy oranlarıyla seçim kazanıp iktidar olduktan sonra, maruz kaldığı askerî darbe ve müdahalelerin de yol açtığı çeşitli sebeplerle güç kaybedip seçmen iradesiyle iktidarı bırakmak zorunda kalma tecrübesini de yaşayan Demirel’in, bu tür seçim sonuçlarıyla karşılaştığında “Millet bize muhalefet görevi verdi” deyip halkın tercihini saygıyla karşılaması ve muhalefet görevini hakkını vererek yapmaya çalışması, bu noktada hatırlanması gereken bir demokratlık örneği.

Yine Demirel’in “İktidar her rejimde vardır, ancak muhalefet yalnızca demokrasilerde bulunur” beyanı da çok önemli.

Demokratik muhalefet hem işbaşındaki iktidarı denetlemek için gerekli, hem de iktidar değişimi sürecinde potansiyel ve güçlü bir iktidar alternatifi olmak için...

Toparlanma zamanı

Türkiye’de millete dayalı hür siyasetin omurgası Demokrat misyondur. Kökleri Osmanlıdaki meşrûtiyet döneminin Ahrar Fırkası’na dayanan bu misyon, cumhuriyetten sonra Serbest Fırka ve Terakkîperver Cumhuriyet Fırkası denemeleriyle menfez bulmaya çalıştı, ama tek parti zihniyeti 1946’ya kadar ona bu imkânı vermedi.

Ne zaman ki İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesini takiben dünya konjonktürü temelden değişti, Batıda faşist diktatörlükler yıkılarak yerini demokrasilere bıraktı ve savaş sonrasında ortaya çıkan komünizm tehlikesine karşı demokrasi bloku teşekkül etti; akabinde bu gelişmeler Türkiye’yi de son derece ciddî şekilde etkiledi. 

Türkiye’nin tek parti rejiminden çok partili demokrasiye geçmesi, bu etkilenmenin sonucu olarak gerçekleşti.

Savaş sonrasında bir anda ortaya çıkan ve büyüyen Sovyet tehdidi, Türkiye’yi Batı ittifakına sığınmak mecburiyetinde bıraktı; NATO şemsiyesinden yararlanabilmesi çok parti sistemine geçmesi şartına bağlandığı için, Türkiye zoraki ve kerhen de olsa demokrasiye adım attı.

1946 seçiminden başarıyla çıkması tek parti rejiminin sandık oyunlarıyla engellenen DP’nin 1950 zaferi, bu adımın neticesi. Ve o günden bugüne Türkiye’de yaşanan dalgalı ve fırtınalı demokratikleşme süreci, Demokrat misyonun serencamıyla paralel ve iç içe bir seyir izledi.

Bu süreçte Demokratların iş başında olduğu dönemler manevî ve maddî her alanda Türkiye’nin önünü açıp milleti büyük ölçüde rahatlatan gelişmelere sahne oldu.

Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyaset, gücünü doğrudan doğruya halktan alan Demokrat misyonla şahsiyet ve ağırlık kazandı; Demokrat kadrolar halktan aldıkları bu güçle devletteki dengeleri hukuk ve demokrasi istikametinde adım adım değiştirmeye koyuldular.

Ama ne yazık ki bu sağlıklı süreç, hukuk ve demokrasi dışı müdahalelerle sık sık inkıtaa uğratıldı; ve bu müdahalelerin her biri siyaseti halktan biraz daha kopararak hem güçsüzleştirdi, hem de ciddî şekilde yozlaştırdı.

Eğer bugün siyasetteki kirlenme ve tıkanıklıktan şikâyet ediliyorsa, bunun başlıca sorumlusu Demokrat misyonu hedef alan söz sonusu müdahalelerden başkası değil.

Demokrat misyon bir daha tek başına iktidar olamasın düşüncesiyle uygulamaya konulan bölme, parçalama, zihinleri şaşırtma ve dağıtma stratejileri, neticede siyasetin tamamını halihazırdaki perişan durumuna sürükledi.

Demokrat misyonun önünü kesmek için ortaya sürülen hareketlerin hiçbiri ülkeye hayır getirmedi, sonuçta siyaset sürekli kan kaybederken sorunları çözme yeteneğinden uzaklaştı, aksine kendisi sorun haline geldi.

Bu itibarla, çözümü de bu tesbitlerin ışığında ortaya koyup bir an önce hayata intikal ettirmek gerekiyor.

Siyaseti bugün içine düştüğü çıkmazdan kurtarmanın yolu, Demokrat misyon temelinde yeni bir toparlanma harekâtından geçiyor.

-SON-

Okunma Sayısı: 2620
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı