Saraybosna ve Mostar için çok şey söylenebilir, ama özünde ecdadımızın damgası görmezden gelinemez. Saraybosna ve Mostar’da adım başı bir cami ve yanında medrese var. Bu tablo esasında ecdadımızın ‘insan’a yatırım yaptığını gösterir.
Saraybosna ve Mostar notları DİZİ-3
Faruk Çakı[email protected]
***
KÖPRÜDEN ATLAYAN DALGIÇ
Mostar’a daha çok Mostar Köprüsü’nü görmek için gidiliyor. Haliyle köprü her zaman kalabalık. Köprüyü karşıdan gören ‘seyir yeri’ de dolup taşıyor. Turistlerin ilgisini çeken başka bir nokta da, köprüden nehre atlayan dalgıçların olması. Turistlerden para toplayan dalgıçlar, 100 EURO’yu toplayabildiğinde köprüden nehre atlıyor. Dalgıcın bir an önce nehre atlaması için tezahürat eden turistler oluyor. Mostar Köprüsü hakikaten güzel, hakikaten sanat eseri. Bu köprü de Bosna Savaşı esnasında bombalanmak suretiyle yıkılmış ve sonrasında TİKA, (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) yani Türkiye tarafından taşları nehirden çıkarılarak yeniden imar edilmişti.
TARİHE ŞAHİTLİK EDEN KÖPRÜ
Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edilen Mostar Köprüsü, sadece şehre ismini vermekle kalmayıp kültürleri birleştiren bir simge görevi de yapmış. Şehrin Boşnak ve Hırvat kesimlerini birbirine bağlayan 24 metre yükseklikte, 30 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğindeki köprü, Mostarlı cesur atlayıcılar tarafından yıllarca atlama platformu olarak da kullanılmış.
Bu köprü, 9 Kasım 1993 tarihinde Bosna’daki savaşın en acımasız saldırılarından birinin kurbanı olmuş. Hırvat birliklerinin bir gün önce, 8 Kasım 1993 tarihinde başlattığı yoğun top atışlarına dayanamayan eski köprü, 9 Kasım’da yıkılarak, Neretva Nehri’nin sularına gömülmüştü. Köprü daha sonra Türkiye’nin gayretleriyle aslına uygun olarak yeniden inşa edildi ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çok sayıda devletin temsilcilerinin hazır bulunduğu bir törenle, İngiliz Prensi Charles tarafından 23 Temmuz 2004 tarihinde açıldı.
MOSTAR’IN CAMİLERİ
Mostar’da da çok sayıda küçük ve güzel cami var. Başka yerde pek görmediğimiz bir çatı kaplama örneğini Mostar’da gördük. Bildiğimiz taştan ‘kiremit’ yapılmış ve pek çok çatı bu şekilde kaplanmış. İlk defa gördük ve ilgimizi çekti. Mostar Köprüsü’nün çevresi çok hareketli bir pazar yeri gibi. Köprünün hemen yanında Yunus Emre Enstitüsü’ne ait bir bina hizmet veriyor. Türkiye’den giden kalabalık turist kafileleriyle her yerde karşılaşmak mümkün.
DÖNÜŞ YOLU
Çok geç kalmamak için ikindi namazı sonrası yeniden Mostar Otogarı’na giderek Saraybosna’ya harekete eden otobüse biletimizi aldık. Otobüsümüz hareket ettikten sonra dönüş yolunda da yine yolcu aldı. Bir ara İETT otobüsüne benzer şekilde ayakta yolcu dahi alınması bizim için sürpriz oldu. Neyse, yolun kısa olması bir teselli oldu ve akşam namazı vaktinde Saraybosna’ya, ‘evi’nize ulaştık. Son hazırlıklarımızı yaparak erkenden dinlenmeye geçtik.
Yolculuğumuzun üçüncü günü ki dönüş günüydü, sabah Başçarşı’dan Saraybosna Havalimanına gidecek olan otobüse bindik. Geç kalmadan havaalanına ulaştık ve Yeşilköy Havaalanı’nın açık olduğu son günde İstanbul’a ulaştık.
SON NOT OLARAK NE SÖYLENEBİLİR?
Saraybosna ve Mostar için çok şey söylenebilir, ama özünde ecdadımızın damgası görmezden gelinemez. Hem Saraybosna hem de Mostar’da adım başı bir cami ve yanında medrese var. Bu tablo esasında ecdadımızın ‘insan’a yatırım yaptığını gösterir. Şimdiki halde camiler boş kalmış, ama bunun da kabahati her halde ecdadımızda değil, bizde olsa gerek.
Geçmiş yıllarda benzer sıkıntılar Türkiye’de de yaşanmıştır. Balkanlar, Bosna ve bütün dünyadaki camilerin dolmasını istiyorsak yapılacak iş bellidir: Doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu fiillerimizle, yaşantımızla, ahlâkımızla ortaya koymalıyız.
İnsanlara hizmet etmek isteyenler için Avrupa da, Asya da bir zemindir. Camileri, medreseleri ve çarşıları ile tam bir “Müslüman şehri” tablosu çizen bu şehirler ihmal edilmemeli.
Saraybosna camileri Mostar camilerine nisbetle biraz daha canlı, hareketli. Allah’a şükürler olsun, namaz kılan gençler, çocuklar ve her yaştan insanlar var. İnşallah sayıları daha da artar. Mostar’da ise durum biraz daha farklı. Ziyaretimiz esnasında okunan öğle ezanı sonrasında merkezdeki camide 4 kişi ile namaz kıldık ve 3’ü ‘turist’ idi. Elbette buna da şükretmeliyiz, ama çok fazla çalışmamız gerektiğini de unutamayız.
Mostar’da dikkatimizi çeken bir nokta da ecdadımızın yaptığı camilerin ‘müze’ gibi hizmet vermesi oldu. Ziyaretçiler “Namaz için mi geldiniz?” sorusu soruluyor ve eğer namaz kılmak için gelmediyse ziyaret ücreti isteniyor. İnşallah Mostar’daki camilerin daha dolu, daha canlı olduğu günleri de görmek nasip olur.
Bakir Baba Camii
Saraybosna’da dönemin zengin tüccarlarından Bakir Baba tarafından 1544 yılında yaptırılan ve bu güne kadar 3 defa yıkılan cami, 27 Haziran 2011 tarihinde yeniden tamir edilerek hizmete açılmıştır.
Her havalimanına mescit lâzım
Saraybosna’daki havaalanında da daha büyük mescit ihtiyacı var. Bizim seyahat ettiğimiz gün kalabalık bir Arap turist grubu vardı. Haliyle mescit problemi ortaya çıktı. Kadın ve erkekler için ayrı mescid olmadığı için izdiham yaşandı. İlgililer acaba bu konuları dert eder mi? Arap turistler taleplerinin dikkate alınmamasına biraz içerlediler, ama pek dinleyen olmadı. Her havaalanına en az iki mescid lâzım vesselâm.
Bediüzzaman’ı anlatan kitap
Gazi Hüsrev Bey Medresesi’nin yanındaki bir kitapçıda Bediüzzaman Said Nursî’yi anlatan bir kitap görmek bizim için sürpriz oldu. Maalesef, kitap evi kapalı olduğu için sahibiyle konuşma imkânı bulamadık.
***
Sonsuz Ateş
Sonsuz Ateş (Vjecna Vatra), II. Dünya Savaşı’nda Saraybosna’nın kurtuluşu için dikilmiş bir anıt. Şehrin kurtuluşundan sonra 6 Nisan 1946’da açılan Sonsuz Ateş, II. Dünya Savaşı asker ve sivil ölümlerin hatırasına yapılmış. Marshalla Tito Caddesi’nin köşesinde bulunan bu yer de turistlerin ziyaret ettiği ve hatıra fotoğrafı çektirdiği yerler arasında bulunuyor.
Savaşın şahidi: Latin Köprüsü
Başçarşı’ya yakın bir konumda bulunan Latin Köprüsü (Latinska ćuprija), 1. Dünya Savaşı’nın çıkmasına sebep olan Avusturya Macaristan Prensi Arşidük Franz Ferdinand’ın suikaste uğradığı köprü olarak tarihe şahitlik ediyor. Millî Kütüphane’nin karşısında bulunan köprü, Saraybosna’yı ziyaret edenlerin mutlaka gezdiği yerler arasında.
Şehitlerin ismi duvarlara yazılmış
Kovacı Mezarlığı’nın hemen yanında ‘Soykırım kurbanları anıtı’ yer alıyor. Düzenlenen merkezin duvarlarında savaş esnasında şehit olanların isimleri sıralanmış...
Eh, Bosna’da çaysız olmaz
Çaykur’un Rize’de ürettiği çayları Saraybosna’da görmek iyi geldi. Çaysız olmaz...
Farklı bir köprü
Saraybosna’da diğer köprülere benzemeyen orjinal bir köprü daha dikkatimizi çekiyor. Köprünün ‘tabelâ’sında şöyle yazmışlar: Bu köprü Saraybosna vatandaşlarına bir hediyedir. Mimarlar: Adnan Alagic, Bojan Kanlic, Amila Hrustic.
TURİST İSTEYEN ÜLKEYE TAVSİYE
Bir ülke daha çok turist gelmesini istiyorsa, misafirlerini en iyi şekilde ağırlamalı ve bilgilendirmeli. Hele günümüzde internet imkânı sunmayan seyahatler cazip değil. Türkiye şartlarıyla kıyaslağında yurt dışı internet hizmetleri çok pahalı. 1 gb’lik internet paketleri için bile neredeyse 100 TL isteniyor. Bu bakımdan turist çekmek isteyen ülkeler şehirlerde turistlerin de istifade edebileceği ücretsiz internet hizmeti sunmalıdırlar. Bu noktada sıkıntılar çekildiğini Saraybosna ve Mostar’da da şahit oldu.
Nasip olursa yeni gezi notlarında buluşmak umuduyla.