"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bağımlılık bir kader değil, çaresi var!

05 Aralık 2014, Cuma
Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği”nin Kurucusu ve Başkanı Yavuz Tufan Koçak: Bu sadece durdurulabilen bir hastalıktır. Bu, hastalık ilaç ile değil, sabır ve konuşma ile tedavi edilir. İlaç tedavisi başka bir bağımlılığa, ilaç bağımlılığına sebep olmaktadır. Bence yasaklanmalıdır.

- Dünden devam - 

Hastaneye tedavi için girdim, hasta olarak çıktım

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

İstanbul’da doğdum büyüdüm. Bir asker çocuğuyum. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde yüksek tahsilimi tamamladım. Güzel bir evliliğim, sevdiğim bir eşim ve kendi işim sağlıklı bir-ilk çocuğum doğmuştu o zaman-çocuğum vardı... Rahmetli babam, amcalarım, dedelerim alkol ile sorunu olan insanlardı. Bağımlılıkların yüzde yetmişin üzerinde genetik bir tarafı varmış. Dolayısıyla biz, farkında olmadan bu bağımlılık ile yolculuğa başlamışız zaten. Bir gün öyle bir noktaya geldi ki hastanelik oldum. İlk hastane tedavisine bir alkol sorunu diye gitmiştim. Fakat maalesef ki oradan madde ve uyuşturucu bağımlılığında doktora yaparak çıktım! Bu benim hayatımdaki en büyük ve önemli kırılma noktasıydı. Çünkü hastanelerde verilen ilâçlar ve oralarda tanıştığınız insanlar, size hiç bilmediğiniz bir dünyayı öğretiyorlar. Bugün belki de bu misyonu edinmemin en önemli sebebi buydu; “Ben yandım, başka birileri yanmasın!”

“Alkol bağımlısı olarak girdim, madde bağımlısı olarak ayrıldım!” dediniz. Bunu biraz daha açabilir miyiz lütfen? Madde bağımlılığı hastanede diğer hastaların size sunmuş olduğu bir yol muydu?

Tabiî... Orada yatan diğer hastalar ile bütün gün diyalog halindesiniz doğal olarak. Haliyle uyuşturucu kullanan hastalar size onu anlatıyor. Ama en önemlisi doktorların bize tedavi amacı ile verdiği ilâçlardı. Bunların bir kısmı dışarıda “torbacı” dediğimiz satıcıların sattığı ilâçlardı. Doktorların legal olarak bize verdikleri ile dışarıdaki satıcıların illegal sattığı şey aynı şeydi. Bu ne menem bir şeydir ki, ilâç diye verdiği, tedavi etmek yerine kafa yapıyor. Dolayısıyla alkol kafasının üstünde bir kafayı yakaladım orada ve dışarı çıkınca da onu aradım. Hatta Etileks diye mu’cize bir ilâç çıktı 2008’de. Mu’cize ilâç diye çıkardılar ölümler çok arttığı için sessiz sedasız piyasadan kaldırdılar. Bunları birilerinin sorması gerek. Bakın son on beş yıl incelenirse eğer, birçok mu’cize, olmazsa olmaz ilâçların piyasadan kalktığını göreceksiniz. N’oluyor? Kim denetleyecek bunu? Bana verdikleri ilâçlar ve ek olarak oradaki uyuşturucu bağımlıları ile tanışmam, maddelerin nasıl kullanıldığıyla alâkalı fikir sahibi etti beni. Dışarı çıkınca da hastanede tanıştığım Antalyalı birisinin yanına gitmiştim. İlk esrarımı, hapımı orada kullandım ben... 

Madde bağımlılığı bütün değerlerini yok ediyor

Peki, madde kullanımının devamında sosyal hayatınızda ne gibi değişiklikler oluşmaya başladı?

Her şey kötüye gitmeye başladı. Bana hiç uyacak bir davranış olmamasına rağmen, çok sevdiğim eşime üç kez şiddet uyguladım. İşime gitmemeye başladım ve dolayısıyla işim bozuldu. Bütün ilişkilerim, maddî ve manevî bütün değerlerim kaybolmaya başladı. Sonra tedavi süreçleri başladı. İkinci tedavi, üçüncü hastane, dördüncü hastane derken hacılar, hocalar... Ne varsa denedik ve ben en sonunda çöktüm! Önce eşim terk etti beni. Haklıydı! Geç bile kalmıştı. Daha sonra annem yanına aldı. Bir büyük hata da buydu! Bir yerden sonra tamamıyla yirmi dört saat içmek için yaşıyorsunuz artık. Annem beni hep korudu ve kolladı. Yatak vardı, önüme yemek konuyordu, duşumu alabiliyordum, elbiselerim yıkanıyor, sigaram alınıyordu v.s. Diğer kullandığım şeylerin parasını da annemden alıyordum, ya da çalıyordum. Maddî, manevî çok ciddî sorunlar yaşadım. Paspas olma seviyesine düştüm. Sokakta yattım. Hiç merhaba demeyeceğim insanların elinden köpek öldüren şarabını aynı şişeden ağza diktim... Bu öyle bir şey ki, bütün değerlerinizi bitiriyor! Hırsızlık yapmaya başlıyorsunuz. Fethiye’de, bulunduğumuz bir sitede soymadığım ev kalmadı! Yeri geldiği zaman insanları gasp edecek gibi davranıyordum. Parayı bulabilmek için her şeyi yapacak noktaya geldim... Ben, din ağırlıklı büyüdüm ve ülkücü bir kökenden geliyorum. Çok ciddî mânâda maneviyatım ve inançlarım kuvvetliydi. Öyle bir hale getirdi ki Kadir Gecesinin, mevlitlerin, Ramazan’ın hiçbir anlamı kalmadı! Maddeyi kullanmak yirmi dört saate döndü. Sızıyordum ve uyandığımda kalkıp tekrar kullanmam gerekiyordu. Bağımlıya bu şekilde baston olmak zarar verir! Biz bugün Türkiye’ye bunu da anlatmaya çalışıyoruz. Günümüzde ise, tam tersi yapılıyor. Bağımlıyı koruyacağım diye araba isteyene araba, ev isteyene ev alıyorlar. İş kuruyorlar v.s. Oysa ki bunlar bağımlılığı daha çok tetikler. 

“Konuşmak ve paylaşmak” 
Sırlı iki kelime

Maddeden tamamen kurtulma, bırakma olayınız ne zaman gerçekleşti?

2003 yılının Mayıs ayından bu yana kullanmıyorum. Allah (cc) lütûf etti. Çünkü bu benim kendi başıma başarabileceğim bir şey değildi. Yaşım kırk üçe gelmişti. Maddî ve manevî olarak elimde hiçbir şeyim kalmamıştı artık. Annem beni İstanbul’dan kaçırdı, Bursa’ya, Muğla Fethiye’ye götürdü ve ben oralarda da aynı şeyleri yapmaya devam ettim. Sıfır noktasının altında iken, Allah’ın bir lütfû ile, seksenli yıllarda ülkemize gelen ve ilk toplantılarını Amerikan Hastanesi’nde yapan “Adsız Alkolikler” isimli on iki basamaklı bir grubun toplantılarına katılmaya başladım. İzmir’den bir kızcağız getirmişlerdi ve o da uyuşturucu bağımlısıydı. 1939 yılında Amerika’da da öyle başlamış. İki bağımlı on beş dakika birbirleri ile konuşmak için oturuyorlar, ama bu konuşma altı buçuk saat sürüyor. O altı buçuk saat boyunca canlarının bir şey istemediğini fark ediyorlar. Ondan sonra yanlarına bir üçüncü kişiyi buluyorlar. Ben de o kıza yardım etmeye çalışırken, onu temiz tutmaya çalışırken, alkol ya da uyuşturucun aklıma gelmediğini fark ettim. İşte kıvılcım bu!.. Zamanla, o grup toplantılarında bağımlılarla çalışarak kendi ayıklığımı sigorta altına aldığımı fark ettim ve bunu devam ettirdim. AMATEM ve birkaç özel hastanenin dışında Türkiye’de tedavi adına insanların çaresizliğini giderecek bir sistem, bir çözüm yeri yok maalesef ki! On iki senedir çok şükür aspirin bile kullanmadan, elime kolonyayı bile çok miktarda sürmeden-çünkü gözeneklerin çektiğini, karaciğeri, resöktörleri harekete geçirdiğini biliyoruz-sıfır kimyasal ile hizmete başladım. Tamamıyla karşılıksız bir gönül hizmetidir bu. “Bir Deniz Yıldızı” sloganımız var. Bir çocuğu, bir insanı kurtarabilirsek ne mutlu bize... 

“Bağımlılık bir kader değil, çaresi var!”

Kurucusu ve yöneticisi olduğunuz “Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği”ne kimler geliyor? Kendileri mi tercih ediyor, yoksa sizler mi fark ederek davet ediyorsunuz? 

Ben ayıldığım günden bu yana basına çok yakınım. Gerek gazetelerde, gerekse görsel basında insanlara “Bağımlılık bir kader değil, çaresi var!” diyorum. İnsanların geldikleri noktada umutları bitmiş oluyor. Hastaneleri denemişler, inançlarının gereğini yapmışlar, fakat çözüm bulamamışlar. Benim seslenişlerimi televizyon ya da gazetelerde duyup, okuyanlar canhıraş bir şekilde “Hocam imdat!” diye arıyorlar. İnsanlarımızı bilinçlendirmek adına gücümüzün yettiği kadar bu derneği açık tutuyoruz. Bağımlının burada bizimle yirmi dört saat geçirmesi gerekiyor. Ama burası bir tedavi merkezi değil. Bakın şu çok önemli, bağımlıların tedavisi yok! Bu sadece durdurulabilen bir hastalıktır. Bu, kişisel ve manevî gelişim gerektiren bir rahatsızlıktır ve ömür boyu sürer diyebiliriz. İnsanlar zannediyorlar ki bir ay, on beş gün hastanelerde yattıktan sonra bu iş bitti. Hayır! Şeker hastaları nasıl ömrü boyunca ölene kadar diyeti bozamaz ise, bağımlılar da “Ben bir bira içerim, iki duman sigara çekerim” diyemez! Eline çok fazla kolonya bile sürmeyecek. “Hiç mi bir şey içmeyeceğim?” diyor. Evet! Hiçbir şey içmeyeceksin! İşte, bunu kabullenmekte çok zorlanıyor bizim insanlarımız. “Biz iki bacağı kesilmiş maratoncu gibiyiz. Koşamayacağız artık!” Bu kabullenmeyi yapamayan bağımlı, onun için iyileşemiyor zaten... 

Etiketler: melek şafak
Okunma Sayısı: 5218
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı