UZMANLAR UYARIYOR: “SALYA” İSTİLÂSIYLA GÜNDEME GELEN KİRLİLİK, KANAL İSTANBUL’LA DAHA DA ARTACAK
GÖZ GÖRE GÖRE MARMARA DENİZİ ÖLÜYOR
MARMARA DENİZİ ÖLÜYOR
Prof. Dr. Yelda Aktan: “Marmara Denizi ölüyor, çünkü ciddi bir oksijensizlik sorunu var. 10-15 yıl önce kritik seviyelerde iken şimdi üzerine bu kadar yoğun atık eklendi. Yüzeyde görünen atıkların çok daha fazlası dipte birikmiş durumda.” Bunlar yüzeyde gördüğümüz kısmı dışında, su kolonu ve dipte inanılmaz durumda. Bunlar dibe çöktüğü zaman, dipte var olan kritik seviyedeki oksijeni de tüketecekler ve bu dip canlıları için çok ciddi bir sorun.
ARTAN NÜFUSUN ATIKLARI
“Kanal İstanbul’da konunun oşinografik yönünden ayrı olarak, nüfus artış yönünden düşünüldüğünde oraya iki şehir kurulduğu zaman onunla birlikte artan nüfusun atıkları da Marmara Denizine bir yük olarak gelecek.”
***
Kanal’ı bırak Marmara’ya bak
Uzmanların uyarılarına rağmen vazgeçilmeyen Kanal İstanbul projesinin gerçekleştirileceği Marmara Denizi kıyıları, birçok deniz canlısının ölümüne sebep olan deniz salyasıyla boğuşuyor.
Marmara Denizi kıyıları yaklaşık beş aydır müsilaj ya da deniz salyası olarak sarı, beyaz renkte bir sıvıdan muzdarip. İlk önce Şarköy kıyılarında rastlanan musilaj sonrasında Tekirdağ, Gemlik, Mudanya’da görüldükten sonra Kartal, Pendik, Caddebostan, Moda kıyıları ağırlıklı olmak üzere İstanbul’da da görülmeye başladı. Deniz salyası bugünlerde Bandırma ve Erdek kıyılarında yoğun bir tabaka olarak kendisini gösteriyor. Uydu fotoğrafları deniz salyasının Marmara Denizi’nde ne denli etkili olduğunu daha net bir şekilde gösteriyor. Müsilaj yalnız görüntü kirliliği ile kalmıyor; küçük balıklar, karidesler yengeçler başta olmak üzere birçok deniz canlısının kitlesel ölümlerine de sebep oluyor. Aslında her yıl Kasım ve Nisan ayları arasında görülen müsilajın bu yıl hem yoğunluğu arttı hem de etkili olduğu dönem arttı.
Ciddi bir oksijen sorunu var
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Yelda Aktan, Türkiye’de de gündemin özellikle de ekolojik bir konu olduğunda çabuk değiştiğini ve araştırma projesi başvurularının sonuçsuz kaldığını söylüyor. VOA Türkçe’nin haberine göre, tedbir alınsa bile Marmara Denizi’nin eski haline dönemeyeceğini söyleyen Aktan, “Çünkü ne kadar tedbir alınırsa alınsın dibe çökmüş bir atık yükü var. Ama bu durumun daha ileri gitmesini engelleyebiliriz. Marmara denizi ölüyor gerçekten çünkü ciddi bir oksijensizlik sorunu var. Zaten on, on beş sene önce yaptığımız çalışmalarda kritik seviyelerde iken şimdi üzerine bu kadar yoğun atık eklendi. Atık diyorum zira canlılar öldüğü zaman atık oluşturuyorlar denizde. Bunlar yüzeyde gördüğümüz kısmı dışında, su kolonu ve dipte inanılmaz durumda. Bunlar dibe çöktüğü zaman, dipte var olan kritik seviyedeki oksijeni de tüketecekler ve bu dip canlıları için çok ciddi bir sorun.”
Nefes alacak alan bırakılmıyor
“Kanal İstanbul’un yapılması Marmara Denizi’ni nasıl etkiler?” sorusuna Aktan, “Kıyıları doldura doldura Marmara Denizi’nde artık nefes alacak bir alan bırakmıyoruz. Kıyısal alanlar gerçekten çok önemli. O hafif derinleşen alanda birçok canlı bulunuyor. Marmara Denizi’nin kendi sistemini dengeleyen sistemler bunlar. Şimdi Kanal İstanbul’la ilgili de işin oşinografi kısmı çok fazla benim uzmanlık alanım değil. Bununla ilgili konuşabilecek gerçekten çok kıymetli hocalarımız var onlar da olabilecek etkileri hakkındaki düşüncelerini zaten açıkladılar. Elbette modellemeler yapılsa da model bize tam bir sistemi hiçbir zaman yansıtmaz. Ama nüfus artış yönünden düşünüldüğünde oraya iki şehir kurulduğu zaman onunla birlikte artan nüfusun attıkları da Marmara Denizi’ne bir yük olarak gelecek. Yani hep ekonomik kaygılar ön planda tutuluyor, çevre hiçbir zaman ön planda değil” cevabını verdi.