Ay tutulması, 27 Temmuz Cuma 22.30 ile 00.13 saatleri arasında Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü'nde teleskopla takip edilebilecek.
'En uzun Ay tutulması' üniversiteden izlenebilecek
Bu yılın en uzun Ay tutulması, "Gözlem Geceleri" kapsamında 27 Temmuz Cuma akşamı İstanbul Üniversitesi'nde de izlenebilecek.
Üniversiteden yapılan açıklamada, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü'nde, Gözlemevi Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliği ve Amatör Astronomlar Kulübü'nün desteğiyle 2017 yılının başından beri halka açık olarak her ay düzenlenen "Gözlem Geceleri" kapsamında 27 Temmuz Cuma akşamı, 1 saat 43 dakika sürmesi beklenen Ay tutulmasının izlenebileceği kaydedildi.
Açıklamada, şu bilgilere verildi:
"Ay tutulması, Türkiye'den 2018-2020 yılları arasında gözlenebilecek 6 tutulmadan ikincisinin gözlenebileceği tarih olan 27 Temmuz akşamı gerçekleşecek. Bu yüzyılın en uzun süreli Ay tutulması 1 saat 43 dakika devam edecek. Tam Ay tutulması ile uydumuz mükemmel bakır kızılı renginde olacak. Ayrıca 27 Temmuz'da Dünya ile Mars da birbirine en yakın konumda olacak. Bu da Mars'ın gökyüzünde oldukça parlak görünmesini sağlayacak. Güneş sisteminin en büyük iki gezegeni Jüpiter ve Satürn de astronomi meraklıları için bir gökyüzü şöleni sunacak. Ay ve Mars doğu ufkuna yakın olsalar da gözlenebilecek."
Etkinlikte "Ay ve Ay Tutulmaları" ve "Astronomideki Güncel Gelişmeler" başlıklı konuşmaların sunulacağı, planetaryum gösterimleri yapılacağı, tarihi kubbe ve Gleissberg Astronomi Koleksiyonu'nun ziyaret edilebileceği belirtilen açıklamada, çocuklara yönelik "Ay ve Tutulmalar" temalı atölye çalışmalarının da yapılacağı aktarıldı.
Açıklamada, gözlemin, havanın yeterince kararmasıyla başlayacağı kaydedilerek, "Tutulma sırasında Ay, 22.30 ile 00.13 saatleri arasında Dünya'nın gölgesinde kalacak ve bu süre boyunca ışığı azalacak ve tutulma ortasında ise kızılımsı bir görünüm sunacak. İstanbul'da havanın açık olması durumunda, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü kompleksindeki teleskopların yanı sıra çeşitli portatif teleskoplarla da Ay, Mars, Jüpiter ve Satürn gözlenebilecek."
***
Okumak İçin Tıklayınız:
Yaratılış kavramı nasıl anlaşılmalıdır? İki yaratılış kavramı: İbda ve inşâ
Risale-i Nur’u okuyan kâinat kitabını okuyabilir
Coğrafyacı gözüyle: Bol tefekkürlü geceler dilerim
Coğrafyacı gözüyle - 1
'Her biri, birer yörüngede akar, durur" Merkür'ün Güneş'in önünden geçişi...
Hâlık-ı Kâinat’ı hatırlatan sistem: Altın Oran
Tabiat Risalesi okumaları: Evrim mi ibda ve inşa mı?
Tabiat Risalesi okumaları: Evrim bize ne söyle(ye)mez?
Medresetüzzehra bir Esma okuludur
Tefekkür penceresi: Ağaçlardaki sistem hayret uyandırdı...
''Bütün insanlarımızı buraya davet ediyorum''
Bahar dahi bir çiçektir: Bahardaki haşir nümunelerine dikkat lâzımdır...
O dolunay
Tefekkürlük Ağrı Dağı
***
Hüsuf namazına hazır mıyız?
Bilim insanları san'at ve hikmetle yaratılan Kainat Kitabı'nı keşfetmeye, tanımaya ve tanıtmaya devam ediyor. Tefekküre sevk eden ve harika yaratılış karşısında hayran bırakan yeni gelişme dikkatli nazarları Cenab-ı Hakk'a çeviriyor.
Bu doğrultudaki her gelişmeyi Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur'da dikkat çektiği hakikatler çerçevesinde değerlendirerek ''Kainat Kitabı'nda Tasarrufat-ı İlahiyi( Cenab-ı Allah'ın tasarrufları) müşahede (gözlemleyerek) ederek tefekkür edebiliriz. Hârika bir kudret-i Samedâniyeyi ( Allah'ın Kudreti), lezzetli bir hayret ile seyredebiliriz.''
Ay tutulmasını ve diğer bütün harika tasarrufları Bediüzzaman'ın Risale-i Nur'da Sözler isimli eserde dikkat çektiği ''İmân hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikâtından kurtulabilir..."ifadeleri ve ''...Evet, tam münevverü’l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimâldir ki, onu korkutmaz. Belki hârika bir kudret-i Samedâniyeyi, lezzetli bir hayret ile seyredecek.'' sözleri çerçevesinde tefekkür vesilesi haline getirerek hakiki imanı elde etmeye çalışmalıyız ve 'Harika bir Kudret-i Samedaniyeyi' 'lezzetli bir hayret ile seyretmeliyiz.'
Güneş'in ve Ay'ın tutulmaları, Küsuf ve Husuf namazlarının vaktidir...
Hüsuf namazına hazır mıyız?
Salih Bey: “Küsuf namazı kılmanın hikmeti güneşin açılması için duâ etmek midir? Bu namazlar nasıl kılınır?”
Güneş tutulduğunda Küsuf Namazı, ay tutulduğunda ise Hüsuf Namazı kılmak sünnettir. Bu namazlar Hanefilere göre herhangi bir nafile namaz gibi 2 rekât olarak kılınır. Dört rekât kılmak ise daha faziletlidir.
Bu gök olayları bütün nazarları semaya, Allah’ın kudret harikalarına çevirecek.
KÜSUF VE HÜSUF NAMAZI NASIL KILINIR?
Küsuf, güneş ışıklarının tamamının veya bir bölümünün, gündüz, güneşle dünya arasına ay’ın gölgesinin girmesi dolayısıyla dünyanın belli bir kısmına ulaşamamasıdır.
Hüsuf da, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamaması olayıdır.
Güneş tutulduğunda Küsuf Namazı, ay tutulduğunda ise Hüsuf Namazı kılmak sünnettir. Bu namazlar Hanefilere göre herhangi bir nafile namaz gibi 2 rekât olarak kılınır. Dört rekât kılmak ise daha faziletlidir.
Şafiîlere, Malikîlere ve Hanbelîlere göre ise Küsuf namazı 2 rekâttır. Her bir rekâtte iki kıyam ve iki rükû yapılır.
Şöyle ki: Birinci kıyamdan sonra rükû, ardından tekrar kıyam, ardından tekrar rükû; sonra secdeler yapılır ve ikinci rekâte kalkılır. İkinci rekâtte yine birinci rekâttaki gibi iki kıyam ve iki rükû yapılır. Her bir kıyamda diğer kıyamlarda olduğu gibi kıraat yapılır. Her bir rükûda diğer rükûlarda olduğu gibi tespih yapılır.
Küsuf ve hüsuf namazları, gökyüzünde cereyan eden İlâhî San’ata şahit olan mü’minlerin hayranlıklarını ve Allah’a ilticalarını ibadet ve duâ diliyle ifade ederler.
PEYGAMBER EFENDİMİZ (asm) KÜSUF NAMAZI KILMIŞTIR
Peygamber Efendimiz’in (asm) devr-i saadetlerinde güneş tutulması yaşandı. Peygamber Efendimiz (asm) derhal mescide gelerek Küsuf namazı kıldırdı.
Namazdan sonra şöyle duâ buyurdu:
“Rabbim! Ben aralarında olduğum müddetçe ümmetime azap etmeyeceğini bana vaad etmedin mi? Rabbim! Sana tevbe ve istiğfâr edip yalvardıkları müddetçe ümmetime azap etmeyeceğini bana söz vermedin mi? Kapına geldik Rabbim! Senden affımızı diliyor ve Sana iltica ediyoruz!”
Namazı kıldırdıktan sonra buyurdu ki:
“Güneş ve ay Allah’ın varlık ve birliğine delâlet eden alâmetlerden sadece ikisidir. Bunlar hiçbir kimsenin ölümü ve hayatı için tutulmazlar. Şayet bunlar tutulursa, duâ edin, Cenâb-ı Hakk’a yönelip ona iltica edin, Allah’ın büyüklüğünü hatırlayın, namaza durup Allah’ı zikretmeye koyulun ve sadaka verin...”1
Ashab-ı Kiram:
Yâ Rasûlallah, biz seni durduğun yerden bir şeye elinle uzandığını gördük. Sonra irkilip geri geri geldiğini gördük.” dediler.
Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (asm):
“Cenneti gördüm ve elimle bir salkıma uzandım. Eğer ben o salkımı koparabilseydim, dünya durdukça ondan yerdiniz. Ve bana ateş de gösterildi. Cehennemi bugün gördüğüm kadar çirkin ve berbat görmedim.”2
GÜNEŞİN TUTULMASI KÜSUF NAMAZININ VAKTİDİR
Bediüzzaman Hazretleri her duânın belirli vakitleri bulunduğunu bildirerek, vakti girdiğinde söz konusu duâyı ve ibadeti yapmanın bir kulluk görevi olduğunu, ibadetin ve duânın emir olduğu için yapılması gerektiğini hatırlatıyor ve diyor ki:
“Nasıl ki, güneşin gurûbu, akşam namazının vaktidir; hem güneşin ve ayın tutulmaları, küsûf ve husûf namazları denilen iki ibâdet-i mahsusanın vakitleridir. Yani, gece ve gündüzün nurânî âyetlerinin nikaplanmasıyla bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medâr olduğundan, Cenâb-ı Hak, ibâdını, o vakitte bir nev’î ibâdete dâvet eder. Yoksa, o namaz, açılması ve ne kadar devam etmesi, müneccim hesâbiyle muayyen olan ay ve güneşin husûf ve küsûflarının inkişafları için değildir.”3
Dipnotlar:
1- Buhârî, Küsûf, 2, 4.
2- Buhârî, Küsûf, 12.
3- Sözler, s. 287.
Tamamını Okumak İçin Tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/kusuf-namazina-hazir-miyiz_326845
***
Tefekkür Penceresi...
Allah'ın Müzeyyin ((herşeyi eşsiz sanatıyla süsleyen, güzelleştiren Allah)) ve Cemil ((Sonsuz güzellik sahibi Allah)) isminin tarif edildiği Risale-i Nur'dan bir bölüm;
''...Eğer o yüksek hakikatleri yakından temâşâ etmek istersen, git, fırtınalı bir denizden, zelzeleli bir zeminden sor. “Ne diyorsunuz?” de. Elbette “Yâ Celîl, yâ Celîl, yâ Azîz, yâ Cebbâr“ dediklerini işiteceksin.
Sonra, deniz içinde ve zemin yüzünde merhamet ve şefkatle terbiye edilen küçük hayvanattan ve yavrulardan sor. “Ne diyorsunuz?” de. Elbette “Yâ Cemîl, yâ Cemîl, yâ Rahîm, yâ Rahîm“ diyecekler.
Semâyı dinle. Nasıl "Yâ Celîl-i Zülcemâl" diyor. Ve arza kulak ver. Nasıl "Yâ Cemîl-i Zülcelâl"diyor. Ve hayvanlara dikkat et. Nasıl "Yâ Rahmân, yâ Rezzâk" diyorlar. Bahardan sor. Bak, nasıl "Yâ Hannân, yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ Kerîm, yâ Lâtif, yâ Atûf, ya Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin" gibi çok esmâyı işiteceksin. Ve insan olan bir insandan sor. Bak, nasıl bütün Esmâ-i Hüsnâyı okuyor ve cephesinde yazılı; sen de dikkat etsen okuyabilirsin. Güya kâinat azîm bir musika-i zikriyedir. En küçük nağme, en gür nağamâta karışmakla, haşmetli bir letâfet veriyor. Ve hâkezâ, kıyas et.''
Sözler, 24. Söz, Birinci Dal - Devamını Okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/sozler/#534
***
"Ne kadar güzeldir" deme!
''Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mânâ-yı harfiyle ((bir şeyin kendisini değil de, san'atkarını, ustasını, sahibini bilip tanıtan mana)) sev; mânâ-yı ismiyle ((birşeyin bizzat kendisine bakan ve kendisini tanıtan manası)) sevme. "Ne kadar güzel yapılmış" de. "Ne kadar güzeldir" deme. Ve kalbin bâtınına, başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü, bâtın-ı kalb âyine-i Sameddir ve Ona mahsustur.''
Risale- Nur, Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf
Risale-i Nur'dan Sözler isimli eserden 32. Söz'ü okumak için tıklayınız;
http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/sozler/#962
***
Tıklayınız:
Her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor: Erfelek Tatlıca Şelaleleri sizi de bekliyor...
Bir tefekkür daveti de Gümüşhane yaylalarından...
Fotoğraflar ve Vecizeler...
'Gelenler mutlaka bir daha gelmek istiyor'
Kartpostallık bir manzara: Tefekkürlük Ağrı Dağı...
***
AA