Yeni Asya’yı Türk basınında diğer gazetelerden farklı kılan en önemli husus Risale-i Nur hizmetlerinin neşir organı olmasıdır. Söz konusu Risale-i Nur hizmetleri olduğunda Yeni Asya’nın da Risale-i Nur’un her alandaki hizmet prensiplerini şiar edinerek yayın hayatını sürdürme gayretinden başka bir gündemi olamaz.
Türkiye’de başlangıcından itibaren hep sancılı süreçlere konu olan din, devlet ve siyaset ilişkilerinin doğurduğu meseleler, farklı etnisiteli ve çok kültürlü bir toplum oluşun tehdit olarak algılanmasının meydana getirdiği ihtilâf ve bölünmüşlükler, demokratikleşme süreçlerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülememesi ve buna yönelik hamlelerin darbelerle baltalanması sonucu ortaya çıkan sosyal ve siyasî problemler ve Müslüman bir toplumu temel dinamiklerinden koparan her alandaki yozlaşmalara karşı “müsbet hareket” prensibiyle hak ve hakikatten yana olarak bu milletin ve vatanın selâmeti uğrunda çalışmak, Kuranî prensipleri her şart ve zeminde haykırmak vazifesi Yeni Asya’ya nasip olmuştur.
Ama bunu gurur ve övünme vesilesi yapmak ve kendisi dışındakileri tahkir ve aşağılamak gibi bir bayağılığa ne fert olarak Yeni Asya mensupları, ne de kurum olarak Yeni Asya’nın kendisi asla tevessül ve tenezzül etmez. İman hizmetinin kudsî hakikatlerini hiçbir şeye alet etmemeyi prensip edinen, müsbet hareket çizgisini kavl-i leyyinle sürdürme gayreti içinde olan Yeni Asya bu anlayışın dışına taşanları da içinde barındırmaz.
Hz Ömer (ra) gibi adalet timsallerine, Fatih gibi cihan padişahlarına her gün adaleti, ölümü ve Allah’ı hatırlatan civanmert sözcüler olduğu gibi hakikat ve yalanın, adalet ve zulmün iç içe girdiği böyle devirlerin de hakikatperest seslere ihtiyacı vardır. Yeni Asya her dönemde olduğu gibi bu süreçte de böyle bir sestir.
Yeni Asya aynı zamanda bir iman ve hürriyet dâvâsının adıdır. Şiddetli baskı, aldatma, tehdit ve yıldırma amaçlı saldırılar karşısında, maddî ölçülerle bakıldığında “gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz” de görünseler, omuzlarına yüklenen ağır ve meşakkatli iman ve Kur’ân hizmetini ihsan-ı İlâhî kabul edip hiçbir dünyevî-siyasî maksat gütmeden ‘ihlâs’ sırrına dayanarak manen bir ordu kuvvet ve kıymetine erişenlerin omuz verdiği bir dâvânın adıdır.
Bu farkı bildikleri halde yaslandıkları güçten nemalanmak, bilerek ya da bilmeyerek alet oldukları şer güçlere şirin gözükmek, ya da kasten bu vatana ve millete ihanet etmek emelinde olanların Yeni Asya’ya yaptığı iftiralar yalnızca tarihin karanlık sayfalarında kalmayacak, ruz-ı mahşerde de sorgulanacaktır.
Müsbet hareket, iman kardeşliği, şefkat, merhamet, muhabbet, uhuvvet, ahlâk, fazilet, tesanüd, ittihad ve ittifak Yeni Asya’nın beşeri ve sosyal ilişkilerdeki temel kavramlarıdır. Adalet, hürriyet, meşveret, hukukun üstünlüğü, çoğulculuk Yeni Asya’nın hür ve demokratik bir zemin için pusulasıdır. Doğrunun ve hakkın yanında olmak, yalancılarla ve iftiracılarla iş tutmamak Yeni Asya’nın sözüdür. “Aynı Allah’a inanış, aynı ezana uyanış; aynı bayrak, aynı vatan, aynı millet için çırpınış; aynı değerleri ve bağları ifade eden “bir bir bir”leri hatırlatış Yeni Asya’nın birlik ve beraberlik şiarıdır.
Kur’ânî bir emir olan meşvereti esas tutan, meşveret zeminlerinde aldığı kararlar doğrultusunda hareket eden ve hizmetlerini yürüten Yeni Asya, ülkemizin ve İslam dünyasının maruz kaldığı büyük tehditler ve tehlikeler karşısında üzerine düşen vazifeyi yerine getirmeye inşaallah dünya durdukça devam edecektir.
Bu meyanda, İslâm düşünce geleneğinin en canlı tonlarının görüldüğü ve farklı zeminlerde farklı şekillerde yaşatıldığı bu topraklarda meydana gelen 15 Temmuz gibi meş’um bir hadise sonrasında irfanî geleneğimiz, Diyanet gibi kurumlarımız ve siyaset de alet edilerek cemaat ve tarikatların hedef alınması, hattâ “kökünün kazınması” yönündeki çabalara, cemaatlere yönelik haksız itham ve uygulamalara Kur’ân’ın adalet, hakkaniyet ve kardeşlik esaslarının gereği olarak karşı çıktık. Ve ayrım gözetmeden bütün cemaatleri hedef alan bu planlara karşı ortak birlik, dayanışma ve ortak tavır alma çağrısı yapıyoruz.