"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kuvvetsiz, güçsüz, zayıf insan

Bahriye Kavalcı
25 Ağustos 2024, Pazar
Soğuk yoğun bakım bölümünün bekleme salonunda bekliyoruz.

İçeride, cennet ayakları altında gizlenen annemiz; ayaklarını dahi oynatamadan yatıyor. O bitkin, biz bitkin. Salonda beklerken her gün oraya gelen; artık yüzlerine âşina, hikâyelerine ortak olduğumuz insanlar ve yeni gelenleri görüyoruz. Hepsinin yüzünde bir hüzün bir endişe ve korku hâkim. 

Çevirip gözümü bir başka tarafa bakıyorum. Bu sefer de eşi yoğun bakımda olan yaşlı bir amca, torununun, eşinin durumu hakkındaki sözlerini dinliyor. Başka bir tarafa bakıyorsun ağlayan, haykıran, üzgün, çaresiz insanlar var etrafta. İşte o zamanlarda daha bir anlıyorsun ki insan ölüm karşısında hiç olmadığı kadar acizdir. O salonda sevdiği kişinin acı haberini alma ihtimaline karşı da kul olarak rızası dışında hareket etmemek için sığınağı da Rabbi’dir.

İnsanların en ufak bir şeyde enaniyetine mağlup olup kasıldığı, sevdiklerini hiç uğruna üzdüğü, ‘bana bir şey olmaz!’ vartasıyla gezerken böyle bekleme salonuna geldiğindeki acizliği, zayıflığı bir kere daha ihtar ediyor ki hayatın gerçeğini görmek ve nefsi terbiye etmek için hastanelere ve kabristanlara gitmek gerek. Orada hayatın gerçeklerini okumak gerek.

Dünyanın fânî yüzüne aldanmadan ahiret için çabalamak gerek. Belki bir dakika sonra o yoğun bakım odasına düşme ihtimali varken, bugünün ve sağlığımızın kıymetini bilip ona göre yaşamak gerek.

Ölüm âni, dünya fânî unutmamak gerek. Yeknesak hayatta bunlar akla çok da gelmiyor. Sanki hep aynı düzen yaşanacak sanıyor, aldanıyoruz. O sebepten Peygamber Efendimiz (asm) ölümü hatırlatan kabir ziyaretlerini tavsiye etmiştir. Ve Risale-i Nur’un pek çok yerinde ölüm hakikati detaylıca izah ediliyor.

“Ölmeden önce ölünüz.” hakikatince insanı ölmeden ölüme, hastalanmadan hastalığa, yaşlanmadan ihtiyarlığa ve pek çok musibete giriftar olabilme hâllerine hazırlarken âdeta “Hazırlanınız! Başka daimi bir memlekete gideceksiniz” uyarısı ile esas yurda hazırlıyor. Benim gibi zayıf karakterli, duygusal birisini dahi metanete sevk ediyor. Buna ne kadar şükretsek az.

Ateş düştüğü yeri yakarken en büyük korkum Rabbimin rızası dışında davranıp günaha girmekti. Rahmetli babacığım bize hep vasiyet ederdi: “Eğer ben ölünce feryat figan ağlarsanız size hakkımı helâl etmem.” Ne çok korkardım Rabbimin rızasına ters davranıp üstüne bir de babacığımın hakkına girmekten. Şükür Rabbime okuduğum Sekinelerle, aldığımız dualarla bir metanet verdi Mevlâm. Bir haftalık yoğun bakım sonrası anacığımızı dualarla, okumalarla uğurladık aslî yurduna. Ecel elinden, terhis teskeresini alan anneciğim, sevdiceğine, babama kavuştu. Cenab-ı Hak ikisini de cennette beraber eylesin. 

Bediüzzaman Hazretleri

“Ey insanlar! Fânî, kısa, faydasız ömrünüzü bâkî, uzun, faydalı, meyvedar yapmak ister misiniz? Madem istemek insaniyetin iktizasıdır; Bâkî-i Hakikî’nin yoluna sarf ediniz. Çünkü bâkîye müteveccih olan şey, bekanın cilvesine mazhar olur.” der.

Demek ki; insanın istidadı ve cihazat-ı maneviyesi, başka bir bâkî âleme ve ebedî bir hayata bakıyor ve bunun için insanın kalbi ve şuuru, bütün kuvvetiyle beka istiyor ve lisanı, hadsiz dualarıyla beka için Hâlık’ına yalvarıyor.

Öyleyse; insanın o ömr-ü bâkîde göreceği rahat ve lezzet, bu fânî ömürdeki çalışmasına ve gayretine bağlıdır.

Bediüzzaman Hazretleri hakikati en güzel şekilde özetliyor: “Vermeyi istemeseydi, istemeyi vermezdi.” Evet ya Rabbena bizler de istiyoruz. Can-ı gönülden cennetini, cemalini ve orada ana babamızla, evlâtlarımızla ve tüm sevdiklerimizle beraber olmak istiyoruz. Nasip eyle Ya Rab. Kendine kul, Habibine ümmet, Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerine talebe olabilmeyi ve lâyığınca yaşayıp en güzel şekilde, ebedî yurdumuza, hüsn-ü hatimeyle ulaşabilmeyi nasip eyle. Amin.

(Bizim Aile dergisinin Temmuz 2024 sayısından kısaltılarak alınmıştır.)

Okunma Sayısı: 1579
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arda Yıldız

    25.8.2024 12:27:05

    Allah razı olsun abla çok güzel bir yazı yazmışsınız. Daha sık okumak isteriz.

  • Necmi TORUN

    25.8.2024 00:33:50

    Tebrik ediyorum. Hatırlatıcı,ikaz edici hoş bir yazı olmuş.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı